Yaşayıp gidiyoruz da, nasıl, nereye, neden, niçin, sorularını kendimize sormaya başladıysak bir kere, işimiz zor gibi.

Tek düze hayatları sevmiyoruz, aktif, aksiyonlu hayatlar yoruyor bizi.

Hep denir, yazılır anlatılır ya ‘’DENGE’’ yi yakalayabilsek, orta yolu bulabilsek, her şey düzelecek sanki.

Denge nedir, nereden alınır, nereye satılır gibi kaçamak sorularda sıyrılarak kendimizi dinlememiz gerek.

Her insan kendi dengesini kendisi belirleyecek ve kendisi oluşturacaktır.

Bilim geniş alanlarda, çalışmalar, araştırmalar yapmakta, saptamalarını ortaya koymaktadır. İnsan olarak bilime, bilim adamlarına, çalışma ve tespitlerine inanmak ve hayatımıza almak durumundayız.

Bilimin ortaya koyduğu saptamalar, kurallar geçmişten günümüze kadar olanlar baz alınarak ortaya çıkarılmıştır.

Bilimsel sonuçlarda her değişim gibi değişim halindedir. Kutsallığı, ulaşılmazlığı yoktur, bilim bir süreçtir.

Dünyamız da, farklı coğrafya ve birimler de her gün, her an yeni çalışmalar ve tespitler yapıla dursun, bizler insanlar olarak anlamakta, algılamakta yetersiz halimizle, günlük yaşantımıza menfi söylemler, mizahi yaklaşımlarla baltalama çabamızdan da geri kalmıyoruz.

Bilim benim saf, birikimsiz halimle şöyle bir tanım içindedir; doğruya ulaşmak adına yapılan tüm çalışmaların tek kelime ile ifadesidir.

Korku hali tavan yapmış bir insanımız çareyi bilim adamında ararken mizahi bir tecrübesini aktarmış, ben aynı haliyle size sunayım;
^^ Psikoloğa giden bir adam,
”Geceleri uyuyamıyorum efendim” demiş, ”Sürekli yatağın altında biri var gibi geliyor. Yatağın altına girip orada uyumayı deniyorum. Bu defa da yatağın üstünde biri var gibi geliyor…”
Adamı dikkatle dinleyen psikolog ”Hallederiz bu saplantıyı” demiş. ”Bana haftada iki kere geleceksiniz. 6 aylık bir tedavi sonunda sizi iyileştireceğimi umuyorum.”
”Her viziteye ne kadar ödeyeceğim?”
”Her vizite 200 TL, buna göre 6 ayda 9600 TL ödeyeceksiniz”
Adam gitmiş, o gidiş…
Psikolog, birkaç ay sonra adama sokakta rastlamış ;
”Ne oldu, hastalığınız?” diye sormuş
”10 TL” ye hallettim… ”
”Nasıl oldu?”
”Sizden çıktıktan sonra, ilerideki bara uğradım. Biramı içerken, barmene hastalığımı anlattım. ‘Karyolanın bacaklarını kes’ dedi… Kestim; mesele halloldu! ”  

Anlatım, mizahi yönü güzel, güzel olmayan mizahi halden çıkıp, kolay yoldan çözüm bulmak adına hayatımız içinde yaptığımız absürt uygulamalardır. İnsan her ne seviyede, yeterlilikte olursa olsun, hata yapması, yapabilmesi mümkündür. Hayatımızda ki sorunlarımıza çareler ararken; en hızlı, en kolay, en rahat, en ucuz, gündelik alışkanlıklarımıza pek dokunmayan çözümlerin peşine düşeriz. Bu akılcı verilerle yaptığımız çare bulma halinden sıkıldığımız an, anti fikirler üretmekte sınır tanımayız, yaşadıklarımızı ya da yaşanmış bir olayı eklemelerle çığırından çıkarırız. İlk mizahi yaklaşımda bulunan kişi, anlatım ve eklemelerle anlattığının son haline vakıf olabilse, belki büyük pişmanlıklar duyacak, tekrarına tövbe edecektir.

Yazımı okuyan birçok insan ‘’BEN ANLAMIŞTIM’’ diyerek, yazının gereksizliğini düşünebilir. Yazı milyonda birlik seviyede dahi olsa absürt hallere kulak kabartmadan bilim temelinde yaşamayı daim kılmaktır. Üzücü olan sosyal, akademik, ticari, ilahiyat vb kurumlardan paye almış, unvan edinmiş kişilerin yapmış olduğu açıklamalar, yönlendirmeler var ki, yorum yapmakta dahi zorlanmaktayım. Her insan gibi isminin önüne yazdığı unvan sizleri de yanıltmakta, yanıltabilmektedir. ’’Prof.Dr’’payesini isminin önüne ekleyen birisi 10 yaşın altındaki biriyle dahi evlenmenin mümkünlüğünden bahsediyor, diğeri eşini bir başka erkekle birlikte olmasının dahi normal görebileceğinden bahsediyor.

Bilim, teknoloji çalışmaları hayatımıza her an yeni bir katkı sunarken, tek çaremiz, danışmanımız ‘’AKLIMIZ’’ olsun. Paranoyak hallere kapılmadan her şeyi seviyesince sorgulayalım, akıl süzgecimizden geçirelim. Fikir yürütmekte zorlandığımız bir konu ise, fikirleri, doğru tespitleri olan kişileri dinleyip, okuyalım.
 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol