Hayat, doğumdan başlayıp ölüme varıncaya kadar sürekli bir arayışla geçip gider. Hem de neyin arandığı bilinmeden.

Bu arayışlar ise;

Kimi zaman herhangi bir şarkının bir yerine iliştirilmiş biz sözcükte...

Kimi zaman kalınca bir kitabın içinde yer alan kısacık bir cümlede...

Kimi zaman bulunulan ortamda asılı kalan şiirin en etkileyici dizesinde...

Kimi zaman dalında güzel olan çiçeğin içimize çektiğimiz kokusunda...

Kimi zaman bir güzelin gamzesindeki derin kuyuda...

Kimi zaman bir çocuğun gülümsemesinde...

Kimi zaman herhangi birinin gözyaşında...

Kimi zaman kumsalda yürürken ayaklarımızı okşayan küçük bir dalgada...

Kimi zaman bir enstrümanın içinde gizlenen melodide...

Kimi zaman duygusal filmlerin kısacık bir sahnesinde...

Kimi zaman başka başka diyarlarda...

Kimi zaman bir başkasının yüreğinde...

Kimi zaman bir babanın insana güç veren himayesinde...

Kimi zaman bir annenin cennetin kapısının anahtarı olan şefkatinde...

Kimi zaman gökyüzündeki bulutlarda saklı olan bir yağmur katresinde...

Kimi zaman yağmur sonrası ortaya çıkan toprak kokusunda...

Kimi zaman bir öğrencinin umut dolu ve yaşama sevinciyle taşan bakışlarında...

Kimi zaman candan bağlı olunan kardeşlik bağında...

Kimi zaman kan bağına gerek kalmadan oluşan kardeşlik duygusunda...

Kimi zaman elinden tutulan, saçı okşanan çocukların masumiyetinde...

Kimi zaman sonbaharın pastel renginin tonlarını barındırdığı yapraklarında...

Kimi zaman baharın gelişini müjdeleyen bir gülün tomurcuğunda... 

Kimi zaman yazın bereketli topraklarında...

Kimi zaman dışarıda yağan karı izlerken elimize aldığımız bir bardak sıcak çayda...

Kimi zaman uzun zaman boyunca gözlenen o taşlı topraklı yollarda...

Kimi zaman insanların samimiyetinde ya da yalanlarında... 

Kimi zaman soğuk bir günde içimizi ısıtan güçsüz bir gün ışığında...

Kimi zaman çayırda, dağda, bayırda... 

Kimi zaman bir buğday tanesinde saklı olan mucizede... 

Kimi zaman yolcuk esnasında camdan görünen uzaktaki evlerin sönük ışıklarında...

Kimi zaman bir ezan ya da bir sâlâ sesinde...

Kimi zaman dört büyük kitapta...

Kimi zaman bir hadiste...

Kimi zaman semaya açılan ve gönülden gelip dökülen duada...

Kimi zaman kırk yıl hatrı olan bir fincan kahvede...

Kimi zaman dumanı tüten bir bardak sıcak çayda...

Hangisi olursa olsun insanoğlunun bunlarda veya bunların dışında kalan şeylerde  aradığı aslında kendisidir!!! 

“Kendini bulan insanın bu dünyada kaybedecek bir şeyi kalmamıştır.” diye yazmıştı Stefan Zweig bir eserinde. 

Yani insanın yaşamı boyunca kazandıkları ve kaybettiklerinin hepsi onun kendini bulma çabasıdır. Uzun ince bir yol olan bu dünya bir arayış meselesidir. 

 Bunu arayanlar ise hep dışarıda arar olmuştur. Kimse kendi içine dönüp bakmayı pek akıl edememiştir. Yanlış yerlerde doğruyu aramaya çalışır çoğu kişi. Başkalarının aynasında kendi aksini aramak gibi nafile bir çabadır. O aynayı kendine çevirmesi  sorunun gerçek cevabını bulmasını sağlayacaktır.

 Kişi kendini bulduktan sonra kaybettiklerine dönüp baktığında hepsinin pazılın birer parçasını oluşturduğunu görür ve son parçayı da yerleştirdiğinde asıl resim tamamlanır. 

Kaybettikleri aslında onun kendini bulma çabasının birer adımını oluşturmuştur. Hani karda yürürken kimse dönüp ardına bakıpta bıraktığı ayak izlerine bakmaz ve tek amacı biran önce gideceği yere kavuşmaktır ya işte öyledir hayat. Öğrendikleri, kazandıkları, kaybettikleri onun geride bıraktığı ayak izleridir ve genelde kimse dönüp bakmaz onlara taa ki kendisini bulduğu zamana kadar. 

Kendini bulduktan sonra geriye dönüp bakmaya başladığında nerelerden gelip geçtiği ve sonunda nereye vardığını görmeye çalışır. Kısacası aranılan aslında çok yakındır ancak insanlar onu çok uzun ve çetrefilli yolları kullanarak  bulabilmiştir. Tabi ki bu arayıştan sonra çok az kişi kendine ulaşmayı başarmıştır. Çoğunun yanlış değerlere yüklediği doğru anlamlara öncelikle kendini inandırması da onu daha uzaya yollamıştır. Zaten kendini bulan insan artık mutlu insandır ve maalesef geçmişten günümüze kadar geçen bu kadar zaman zarfında mutlu olan insan sayısı da çok azdır.

Peki siz kendinizi doğru yerde arıyor musunuz?

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol