Yıllarca savaşmış Sırplarla ve onların müttefiklerinin askerleriyle.

Sonun silahlı mücadele bitince köyüne geri dönüyor.

Ancak bıraktı hiçbir şey yerinde değil, taş üstünde taş bile...

Ailesindeki erkekler öldürülmüş, çocuklar kurşuna dizilmiş analarının gözleri önünde.

Kadınlara tecavüz edilmiş ve kafalarına sıkılıp açtıkları bir çukura gömmüşler.

Köydeki evler yakılıp yıkılmış...

Bu yalan dünyada yaşanacak olacak gerçek acıların en derinlerinden biridir bu.

Sevdiklerinin bıraktığın yerde bulamamak...

Ama o göğsünde islamın ateşini taşıyan asker, bunu kelimelere de dökerek insanlık dersini veriyor nasibini almayanlara...

“Ben ne olursa olsun düşmanımdan bu kadar nefret edemem ve ona bu kötülükleri yapamam...”

İslamiyetin hüküm sürdüğü coğrafyalarda, tarih boyunca hiçbir gayri müslim bu tür bir zulüme maruz kalmamıştır.

Zaten tarih boyunca islamın zorla sökülüp atıldığı coğrafyalarda kan ve gözyaşı hüküm sürmüştür uzun yıllar. 

Bu gözyaşları onların acılarını söndürmese de kinlerini diri tutmamıştır çünkü bir müslümanda, bir müminde kin olmamalıdır.

Yani kendi nefsi için hiçbir canlıya kıymamalıdır. 

Her yıl, 11 Temmuz’da bu acı tekrar hatırlanır veya hatırlatılır diğer ülkelere ancak onu yaşayanlar bunu hiçbir zaman unutmamıştır.

Bir ananın evlanın mezarını, kardeşinin mezarını, eşinin mezarını ya da babasının mezarını gözyaşlarıyla sulamıştır her zaman. 

Yaşanılan bu tür soykırımlara baktığımızda, batılı medeniyetlerin nelerle beslendiğini görmüş oluyoruz ve bu hiçbir zaman değişmeyecektir.

Kiliselerde tek bir mermi izi bile yoktur bu savaştan sonra ancak yıkılan ve harap edilen birçok cami vardır.

Müslümanlar ne olursa olsun bir başkasının inancına daima saygılı olmuştur.

Bizler her ne olursa olsun bunları bilerek hareket etmeliyiz.

İnancımız gereği ateşin düştüğü her yerde su olmalıyız, kanayan her yaraya derman olmalıyız, akan her gözyaşına yetişmeliyiz ve onun yere düşmesini engellemeliyiz. 

Binlerce insan katledildi Bosna toprakların ve tüm dünyanın gözleri önünde.

Ancak yine de ne islamiyeti sökebildiler ne de Boşnakları yok edebildiler... 

Ne demişti Bilge Kral;

“Bizleri toprağa gömmeye çalıştılar fakat tohum olduğumuzu bilmiyorlardı.”

Toprağa gömdüğümüz diriler cennette birer gül olup peygamberimiz gibi kokacaklardır ve o tohumlar her yerde islamın sancağını dalgalandıracaklardır.

Hilal, her daim gökyüzünde var olacaktır...

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol