Eylül, gelince herkese bir şairlik ruhu gelip konu verir duygularının en kuytu noktasına. İnsanı tamamen duygusallaştırır ve bir renk cümbüşüdür bu güzel duyguların sebebi aslında.

Ancak sohbahar da aslında bir nevi yitirmektir...

Yapraklar terk eder dallarını...

Kuşlar göç eyler uzak diyarlara...

Umutlar tükenir başka baharda yeşermek için...

Ama en kötüsü de insanın bir yaprak misali yaşama tutunduğu dalından düşüp de toprağa karışmasıdır.

O vakit sonbaharın aslında neden “hazan” diye diye anıldığını anlarsınız..

Bugün de önemli bir sinema sanatçısını olan Haldun Boysan’ı kaybettik.

Dizi çekimleri için gittiği Nevşehir’de kaldığı otel odasında geçirdiği kalp krizi sonucu hastaneye kaldırıldı ancak yapılan müdahalelere rağmen hayata döndürülemeyip herkesin bir gün çıkacağı ebedi yolculuğa çıktı. Kendini çok ihmal ettiği aşikardı çünkü yıllarca kırık ayağı için bile hastaneye gitmemişti.

Hatta son dönemdeki salgında dolayı hastaneye gidip kalp pilini dahi degişmeyi ihmal etmişti.

 Son olarak yönetmen Faruk Teber’in de dediği gibi;

“Bu dünyada senden bir tane daha yok. Lütfen kendini bu kadar ihmal etme.”

Anca o yine bunu dinlemeyip son olarak bütğn sevenlerini üzerek onları da yalnız bırakıp gitti...

 Tiyatro kökenli oyunculardandır.

O sahne tozunu yutanlardandı.

Yıllarca şehir tiyatrolarında da oyunlar sahneye koydu birçok oyunca arkadaşıyla ama daha çok sinema fimleriyle ya da dizilerdeki performansıyla tanındı.

Ancak kime onun ismini sorsak ya da fotoğrafını göstersek söyleyeceği ilk isim şu olur; “Tombalacı!”

Kurtlar Vadisi dizisiyle daha çok tanınmaya başlandı.

“Tombalacı Hayri” ismi de üzerine bir kıyafet gibi yapışıp kaldı.

Bu da hayat verdiği karakterleri ne kadar benimseyerek oynadığının kanıtıdır.

Ancak oynadığı onca dizi ve sinema filmi saymak bitirilmez.

Belki de hiçbir filmde başrol oyuncusu olamadı ama gerçek bir karakter oyuncusu olduğunu ortaya koyduğu perfonmanslarla göstermişti. 

Yabancı sinema fimlerimi izlerken de onun sesi sizlere eşlik etmiştir yıllarca.

Oyunculuğu kadar başarılı olduğu başka bir alandı seslendirme ustalığı.

Orada da birçok karaktere sesiyle hayat verdi.

Tok ve etkileyici bir ses tonuna sahipti.

Kimi zaman gangterin, kimi zaman bir patronun, kimi zaman bir işçinin sesi olup bizlere ulaştı.

Bazen de çocukların hayal dünyasına hitap eden çizgi filmlerde sesiyle çıktı karşımıza.

Bundan sonra onu, eski dizilerin tekrarlarında yüzüne ya da yabancı fimlerim dublajlarında sesine olan hasretimizi gidereceğiz. Türk sineması oyunculuk ve seslendirmede mihenk taşlarından birini kaybetti. 

Allah rahmet eylesin...

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol