Öne Çıkanlar yenıufuk yeniufuk gazetesi elazığyerelhaber DEPREM İstanbul teşekkür

Bu haber kez okundu.

Akın: "Türkiye Devasa Problemlerle Karşı Karşıya"

Akın, yaptığı açıklamada Türkiye'nin, başta ekonomi olmak üzere devasa problemlerle karşı karşıya olduğunu, asıl konuşulması gereken gerçeklerin üzerinin örtüldüğünü söyledi.

Türkiye'de toplumun bir infial yaşadığını ifade eden Akın, "Ülkemize genel olarak baktığımızda milletimizin bir yalana inandırıldığı sonucu ile karşılaşmaktayız. İnsanların şu anki düzene uymaları durumunda huzur ve mutluluk bulacağına inandırılmışlardır. Ancak gelin görün ki aslında kurulan bu düzen sadece ve sadece bir sonuca hizmet ediyor. Nedir o sonuç; Milletimizi borca esir edip, ahlakını yok etmektir.  Şu an bir gerçek var ki toplum bir infial yaşıyor. Bu infialin altında yatan en önemli sebeplerden birisi mevcut ekonomik şartlar, Milletimizin yaşadığı geçim sıkıntısı ve adalete olması gereken güvenin kaybolmasıdır. Bugün Türkiye’nin asıl gündemini özetlersem;  Her gün gencecik evlatlarımızı toprağa vermek zorunda kaldığımız terördür.  Türkiye’nin gerçek gündemi çöken ekonomidir. İşsizliktir.  Devletin bütünüyle üretime dönük yatırımlardan el çekmesidir. Artık sürdürülemez hale gelen iç ve dış borçtur. - Bitirilen tarım, yok edilen hayvancılıktır. -Çöken eğitim sistemimizdir. Adım adım yok olan ahlaki değerlerimizdir. Kaybolan adalet duygusudur.  Dış politikada yaşanan krizlerdir. Faize ayrılan milyon Dolar’lardır." dedi.

"HÜKÜMET İSRAFTA GÖRÜLMEMİŞ BİR NOKTAYA GELDİ"

Hükümetin israfta tarihte görülmemiş bir noktaya geldiğini ifade eden Akın, "Toplanan vergiler devletimize milletimize helal hoş olsun. Ancak şu iyi bilinmelidir ki milletimizin bu helal kazancı alınıp emin olmayan ellerde har vurulup harman savrularak milletimiz daha da fakirleştirilmektedir. Bugünkü Hükümet israfta tarihte görülmemiş bir noktaya geldi. Ve kimse de buna dur demiyor. İşte valilerin, belediye başkanlarının, müdürlerin, idarecilerin bindiği lüks otomobiller, lüks makam odaları, gereksiz ve önceliği olmayan kamu binaları vs. milyonları buluyor bunlar. Söz konusu lüks araçların rölantide çalışırken harcadığı yakıtı bile bu esnaf kardeşimiz, bu asgari ücretli emekçi kardeşimiz ödüyor. Nasıl ödüyor bu millet, verdiği vergilerle. Yine Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi plansız programsız yatırımların bir benzerini de ilimizde görmek mümkün. Yatırımlardaki gereksiz lükse düşkünlük ve şatafat şu an sadece geri kalmış ülkelerde ancak görülebiliyor. Bir tarafta Basit bir restorasyona aktarılan bu milletin milyonları varken, diğer tarafta bir bakıyorsunuz deprem olmuş, ardından salgın hastalıkla boğuşan Elazığımıza yapılacak, ulaştırılacak yardımlar çok görülüyor. Milletin parası milyonluk lüks araçlara aktarılırken, Elazığımızda depremde ağır hasar görmüş evlerin yeniden yapılması için bu millet bankalara mahkum ediliyor. İşte Türkiye’de durum neyse gördüğünüz gibi Elazığ’da da durum aynıdır." diye konuştu.

HÜKÜMET MİLLETİN PARASINI FAİZE AKTARIYOR
Hükümetin ekonomi politikasını eleştiren Akın, şunları kaydetti: "Bu ülkede paradan para kazanan, hiçbir emek sarfetmeden para kazanmak istiyorum diyen insanlar ve kuruluşlar var. Hükümet para lazım olduğu zaman bu kişilerden faiziyle geri ödemek koşuluyla para almaktadır. Ve sonrasında bu borcu ve faizini milletten aldığı vergilerle ödemektedir. Yani bu tarafta işçisi memuru esnafı sanayicisi can hıraş bir şekilde çalışıp vergi veriyor, bu hükümet de milletimizin parasını alıp faize aktarıyor. Bu millet kendine soruyor Niçin ben yaşayacak kadar para alamıyorum? Niçin bir işim yok? Niçin bir araba almak bile benim için hayal? Çünkü para faize gidiyor. Niçin faize gidiyor Çünkü borçlar alınmış Niçin borçlar alınmış Çünkü kamuda israf yapılmış lüks otomobillere lüks kamu binalarına aktarılmış, başkan odalarına banyo yapılmış, gereksiz yatırımlara aktarılmış, sanayiciye verilmemiş. Üretime dayalı bir kalkınma modeli izlenmemiş de ondan bu borçlar alınmış. Şimdi ise milletimiz büyük bir borç batağına girmiş. Artık borçların faizini bile zorlukla ödüyor bu milletin vergileri. Borcu yeni borçlarla kapatıyor bu hükümet artık. Çünkü vergiler bunları karşılamaya artık yetmiyor. Biz ne diyoruz? Milli kaynaklardan ihtiyacımızı karşılayalım, para faize, israfa, yolsuzluğa gitmesin. milletin cebine girsin istiyoruz. İşte bu iki cümleye milli görüş derler. Ordan birileri çıkmış diyor ki efendim güzel şeylerde yapıldı. Yapıldı da hangi parayla kaç katına yapıldı. Niçin bunu da söylemiyorsunuz. Hükümet 1bina yaparken bir bina müteahhit firmaya yetmez 1 binada siyonist bankalara yapıyor. Çünkü aldığı para faizli borç paradır. Eğri cetvelle düz çizgi çizilmez bunu insanlarımız artık biliyor ve bunun cevabını sandıkta en güzel şekilde cevabını verecektir."

"ELAZIĞ YAMALI BOHÇA OLARAK KALMAYI SÜRDÜRECEKTİR"

Elazığ Belediyesinin imar revizyonunu da eleştiren SP İl Başkanı Akın, "Türkiye nasıl kötü yönetiliyorsa Elazığ’da o derece kötü yönetiliyor. Şehrimiz büyük bir felaket geçirdi! Bu felaketin travmalarını atlatmak öyle kolay değil. Depremin üzerinden 10 ay geçmesine rağmen Elazığ, yıkılan evinin, kapanan işyerinin sıkıntısıyla her geçen gün daha da perişan olan insanların yaşamaya çalıştığı, yıkık ya da yıkılmak için sıra bekleyen, binalardan oluşan, toz toprak içindeki görüntüsüyle harabe bir kent hâline gelmiştir. Yüksek oranda göç veren, geleceği belirsiz, sahipsiz bir Elazığ’da konuşacak o kadar çok konu var ki saatlerce konuşabiliriz. Yeni Revize İmar Planı; Elli, altmış hatta yetmiş yıllık eski evlerde oturuyoruz. Bunların çoğu depreme dayanıklı olmayan evler. Şayet 24 Ocak 2020’de 7 ve 7’den daha şiddetli bir depremi yaşamış olsaydık Elazığ’daki evlerin emin olun yarısı yerle bir olmuştu! Binlerce ev orta, ağır ve hafif hasarlı olarak depremi atlattı. Ağır hasarlı 14700 bina aralıklarla yıkıldı. Orta hasarlı binlerce binaya gelince bu binalar emin olun kaderine terkedildi. Elazığ halkının büyük çoğunluğu memur ya da işçidir. Bu dar gelirli ailelerin orta hasarlı evleri yıkıp yeniden yapmaları mümkün değil! Bunu Yöneticilerimiz de, Belediye Başkanımız da biliyor! Yöneticilerimiz Devletin güçlendirme için yardımda bulunduğunu ya da bulunacağını söyleyebilir. Bana göre Devletin vereceği 27 bin lira ile bu binalar sağlıklı bir güçlendirmeye tabi tutulamaz. Kaldı ki bu işin uzmanları olan mühendisler bile 40-50 yıllık binaları güçlendirme yerine yıkıp yeniden yapmak lazım diyorlar! Orta hasarlı binalarda oturanlar ise bir çıkmazın içindeler. Ne yapacaklarını bilmiyorlar. Bu belirsizliklerin temel kaynağı yeni revize edilen imar sorunudur. Sayın Şerifoğluları, 24 Ocak 2020 depremini bir fırsata çevirebilseydi, Elazığ’ın bütün binalarını hepten yenileyebilirdi. Evet, yenilenebilirdi diyorum. Nasıl mı? Ağır hasarlı binaları zaten devlet yapıyor. Orta hasarlı ve hafif hasarlı binaları da kat artırımına gidilerek müteahhitler kanalıyla yeniden inşa edebilirdik! Sayın Cumhurbaşkanı’nın dikine mimariden vazgeçelim demesi Elazığ için uygulanmamalıydı. Çünkü deprem öncesi Elazığ’da 15’den 27. kata kadar yapılan çok sayıda bina vardı. Peki, bunları nereye koyacağız? Bu çok katlı ruhsatları iptal mı edecek Sayın Başkan? Bazı mahallelere 5 kata 12 kat verilirken, bazı mahalleler 5 kat iken yine 5, bazı caddeler de 8 kat iken yine 8’de kalması akılla izah edilebilir mi? Hâlbuki deprem yönetmeliğine göre kat artırımı yapılacak olan bu binalar elbette güvenli inşa edilecekti. Sayın Belediye Başkanı kat artırımı konusunu Şehircilik Bakanına bağlayarak işin içinden katiyen çıkamaz. Elazığ’ı tümden yenileme fırsatı varken, şimdi yamalı bohça olarak kalmayı sürdürecektir." diye konuştu.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol