İnsanlar çocukken zamanın nasıl akıp gittiğini bilmez , bunun üzerine kafa da yormazlar zaten, ve pek de plan yapmaz vakit geçirmek için.

Acıkınca yemek yer, uykusu gelince uyur, oynamak istediğinde sokağa çıkıp oynar.

Plan yapmaz ve doğaçlama takılır genellikle.

Yani vaktini geçirmek için değil her anını layıkıyla ve içinden geldiği gibi yaşamaya çalışır.

İçten hesaplı değillerdir onlar ve küslükleri de fazla sürmez çünkü mutlulukları gururlarından önde gelir.

Paylaşmayı severler ve bencillikle de pek alışverişleri olmaz.

Bundandır ki yaş ilerledikçe çocukluğa duyulan özlem artar!

Ergenlik dönemiyle beraber insanların duyguları ve hayata bakışları değişmeye başlar.

Gurur denilen yanlış bir arkadaş edinirler ve onunla beraber bencillik gelip yerleşmeye başlar başuçlarına.

Artık zaman yetmez oluverir onlara.

Zamanın yetmediği gibi tatminsizleşmeye başlarlar.

Özellikle son dönemlerde bu daha fazla artmıştır.

Gece ve gündüz ayrımı kalmamaya başladı zamane gençlerinde.

Akıllı telefonlara hapsettikleri zamanlarının esiri oldular.

Dillerinde olan en çok “Canım sıkılıyor!” diye içi tamamen boş bir cümle yer edinir. İnsanlar kendilerini meşgul eden bir uğraş bulamayınca can sıkıntısı denilen bir arkadaşları oluverir.

Can sıkıntılarını alan tek şey ise içinde sınırsız interneti olan bir cep telefonlarıydı.

Zamanın onlar için de bir anlamı olmamaya başlıyor ama gençlerin zaman kavramları çocukluk dönemleriyle eşdeğer değildir.

Çocukken plansız ve hayatı sonuna kadar yaşarken, ergenlik döneminde ise zaman, gün kavramları kalmaz neredeyse.

Yani sokaktan toplananlar artık bırakın sokağa çıkmayı odalarından bile çıkmamaya başlarlar ve böylelikle zaman kavramlarını yitirme noktasına gelirler.

Gerçek dostlar yerine sanal arkadaşlar edinirler.

Son dönemler yaşanılan virüs salgını yüzünden evden çıkamayan gençler için aslında pek bir şey de fark etmedi.

Onlar küçücük ekran karşısında buldukları ve kendilerine ait kurdukları dünyalarında yaşamaya devam ediyorlar ancak yaşlılar için aynı şeyi söylemek doğru değil maalesef.

Onların geçirdikleri çocukluk ve gençlik farklı olduğu için yaşlılıkları da farklı olacaktır elbet.

Onlar sohbet ehli insanlar olduğu için kapanılan çayevleri veya parklar nefes alabildikleri mekanlardır.

Dört duvar arasına sığamazlar şimdiki gençler gibi.

Onlar yapay bir dünyada değil gerçek bir dünyada yaşamaya alıştıkları için eve kapanmak en çok onları sıkıyordur.

Ancak asıl değinilmesi gereken konu ise başkadır.

Eve kapanmak zorunda olan aile bireylerinin arasındaki ilişkilerde bazı değişimler meydana gelmiştir.

Önceleri neredeyse gerekmedikçe muhabbet etmeyen aile bireyleri şimdi neredeyse 24 saati birlikte geçirdikleri için konuştukları veya paylaşım yaptıkları konular da değişmiştir.

Zamanın bol olduğunu görünce herkes kitap okumaya başladı neredeyse.

Aslında kitap boş zamanı doldurmak için değil boş olan ruhlarımızı doyurmak için okunmalıdır.

Bu insanlar için de aynıdır. Sadece can sıkıntısı giderebilmek için muhabbet edilmez, asıl muhabbet özlem duyulanlarla yapılmalıdır.

İşte şimdi bu virüs bir yönüyle de aslında özlemini duyduğumuz ama bunun için de hiçbir mücadele vermediğimiz muhabbet imkanını bizlere sundu.

Bizler aile içindeki muhabbeti, paylaşımı artırabilsek belki de gençlerin can sıkıntısı dahi kalmaz.

Çoktan unuttuğumuz aile kavramının ne olduğunu hatırlatmaya çalışılmalıyız hem gençlere hem de kendimize.

Evet, teknolojinin hayatımıza bu kadar fazla girdiği bir dönemden ondan tamamen kopmak elbet de pek mümkün değil ancak ona fazlasıyla da bağımlı kalıp etrafımızdakileri, arkadaşlarımızı, ailemizi, yaşamımızı, değerlerimizi vb şeyleri kenara itmemek gerek.

Tam aksine bu zor dönemlerde onlara sıkı sıkı tutunmaya çalışmalıyız aksi halde tutunmaya çalıştığımız her şey elimizde kalacaktır. 

Düşünsenize, sevdiklerimize sarılamamak, öpüp koklayamamak ne kadar da acı?

 Bu dönem bizleri şunları öğretmiş olmalı en azından: 

“ İnsan, insana iyi gelir.”

 “Ne olursa olsun hayat paylaşınca güzelleşir!”

“Kırgınlıkları unutmak gerek yarını belli olmayan bu dünyada!”

Peki sizlere neyi öğretti..?

-

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol