Artık akıllı cep telefonuna sahip herkes, sosyal medyayı sıkça kullanıyor.

Facebook, Twitter ve Instagram ülkemizde en çok kullanılan sosyal medya uygulamaları arasında yer alırken, son 1-2 yıl içerisinde Tik Tok denilen bir diğer sosyal medya uygulaması Türkiye’de hızla yükseliyor.

Peki, nedir bu Tik Tok?

Yaşamımız nasıl etkiliyor?

bu yazımda bu konuya değinmek istiyorum.

Bu uygulama 2016 yılında Çin’de Douyin, ByteDance tarafından piyasaya sürüldü ve Eylül 2017'de Endonezya'da yayılmaya başladığında uluslararası pazara uygun olması için uygulamaya TikTok ismi verildi.

Kısa sürede özellikle gençler arasında çok rağbet görmeye başladı ve hızla yayılıyor. Korona virüsü misali yayıldıkça yayılıyor ve en kötüsü de bağımlılık yapıyor.

Tik Tok uygulamasında kısa videolar çekiliyor.

Bu videolar üzerine çeşitli ses ve görüntü efektleri eklenebiliyor.

Süresi ortalama 15-20 saniye civarında olan bu videolarda, bir akım başlatılıyor ve birçok kişi o hareketleri taklit ediyor.

Genellikle de genç kız ve erkeklerin yoğunlukla olduğu Tik Tok, artık siyasiler ve tanınmış sanatçılar tarafından da kullanılmaya başladı. 

Örneğin Sayın Cumhurbaşkanımızın “receptayiperdogan” etiketiyle 7290 takipçisi ve hesabında 195 videosu var.

İstanbul Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun “ekrem.imamoglu” etiketiyle 287 bin takipçisi ve hesabında 98 video yüklü.

Hadise’nin de “hadise” etiketi ile 17 bini aşkın takipçisi var.

Bu arada Türkiye’deki bazı mafya babaları da Tik Tok’ta videolar yayınlıyorlar.

Burada şimdi tek tek kimlerin hesapları var yazmaya gerek yok.

Ama başlangıçta genç kızların genellikle müzik eşliğinde kısa videoları yer alırken, şimdi orta yaşlıların, sanatçıların, siyasetçilerin uğrak yeri oldu Tik Tok.

Aslında Tik Tok denilince benim aklıma gençlerin vakit geçirmek, kendilerini videolarla teşhir etmek, arkadaşlar edinmek, bazıları siyasi propaganda yapmak, toplumsal aktivist gösterileri platform üzerinden yaymak geliyor. Saatlerce Tik Tok’tan çıkamayanlar var.

Hatta ilk dönemlerde orta ya da daha yaşlı kişiler Tik Tok’da baş gösterince, gençler tarafından “amca, dayı, nine senin burada işin ne?” tepkisi aldıkları oluyordu.

Ama günden güne demografik dağılım değişiyor ve artık çocuklar hariç her yaştan insanlara rastlanılabiliyor.

Tik Tok’da son zamanlarla yaygın olan diğer bir hastalık ise canlı yayınların başlatılmasıdır.

Saatlerce canlı yayında kişiye gelen mesajlar okunuyor.

Gençlerin tabiriyle geyik muhabbeti yapılıyor desem daha doğru.

Erkek ve kızlar karşı cinsten birileri ile arkadaşlık kurmak için çabalıyor.

Tik Tok’da bazıları maalesef çok argo kelimeler kullanmaktalar.

Rakip gördüğü siyasi düşüncelere karşı kışkırtıcı sözler sarf edebiliyor.

En çok endişe ettiğim konu, Tik Tok’ta başlayacak bir düelloya çağırmanın sonradan sokağa taşınabileceği ve birbirini yaralama ve Allah korusun öldürmeye kadar gidebileceğidir.

Bunu abartmıyorum ve maalesef sosyal medyada başlayan bir sataşmanın sonradan ölümle bittiğini biliyorum.

Yıl 2000, Elazığ’da İnternet Kafeler tıklım tıklım…

Gençler sohbet yapıyorlar.

Kayhan Gündüz ve Servet Atılgan isimli gençler aynı kentte dahi yaşadıklarını bile bilmediklerini, bir süre sonra “Sen nerelisin?”

“Ben şuralıyım” derken ikisinin de Elazığlı ve Palulu olduğu, dahası aynı cadde üzerinde aralarında 200 metre mesafe bulunan iki internet kafeden chat yaptıkları anlaşılıyor.

Birisinin rumuz İstiklal, diğerinki Varya…

Tartışma Varya rumuzunun ne anlama geldiği ile başlıyor ve rumuzun aşağılanması ile sanal kavgaya dönüşüyor. İkisi de 20’li yaşlarındaki delikanlılar Mimar Faruk Caddesi’nde buluşmaya karar veriyorlar. Kavgaya bilahare abileri de iştirak ediyor. Bıçaklar çekiliyor ve Varya (Serbet Atılgan) ölüyor, İstiklal (Kayhan Gündüz) ise cinayet suçu ile tutuklanıyor.

Bu olayı eşim Asaf Varol İstanbul’da 3 gün süren “Türkiye’de İnternet” konferansındaki panelde İnternet kafelerin olumsuz yönleri için örnek olay diye anlatmıştı. Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Meral Tamer de 13 Kasım 2000 tarihinde köşesinde “kavga sanal, cinayet gerçek” başlığı ile bu olayı köşesine taşımıştı. 

Tik tok’da da birbirlerini düelloya davet edenler çok fazla. Özellikle siyasi amaçlı bazı videolarda birbirini dağlara çağıranlar, mafya babaları arasında gövde gösterisi yapanlar, birbirlerine küfürler edenler, Sin Kaflı konuşma yapanlarının hadi hesabı yok. 

Oysa bütün sosyal ağlarda olduğu gibi Tik Tok, avantaja da dönüştürülebilir. İnsanlık yararına duyuruların yapıldığı, tanıtımların sergilendiği platform olabilir. Üniversiteler 15 saniyelik videolar ile bölümlerini tanıtabilir, seyredilen filmler ya da okunan kitaplar hakkında kısa bilgiler paylaşılabilir.

Böylece Tik Tok’un bıraktığı genel izlenim kanaati değişebilir.
Mademki canlı yayın yapılabiliyor ve bu yayınlar oldukça uzun süre devam edebiliyor, örneğin sosyal medyanın toplumda yarattığı bağımlılığı Tik Tok’ta tartışmaya açmayı düşünüyorum.

Okuduğum güzel kitapları dinleyicilerime Tik Tok üzerinden özetleyebilirim.

Gençlere yaşamımdaki unutulmayan olayları ders çıkarmaları amacıyla sohbet havasında anlatabilirim.

 Mademki gazetelerde 2008 yılından beri köşe yazarlığı yapıyorum, her hafta yazdığım köşe yazımı bu defa seyircilerimle canlı yayında Tik Tok üzerinden paylaşmaya ne dersiniz?

Eminim bazılarınız bu tür canlı bir yayını kimse seyretmez diyordur.

Ama ben denenmemişi ilk defa denemek istiyorum.

Maliyeti de yok. İnternet var.

Cep telefonu da var.

Bu iki araç bu tür bir yayın yapmaya yetiyor.

Sadece Tik Tok’a çekim için vakit ayırabilmek gerekli.

Bekleyelim görelim, bakalım gelişmeleri nasıl olacak?           
      

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol