İnsanlık tarihi boyunca İnsanoğlu şu üç-K anlayışından vazgeçemedi.

Defalarca denemesine karşı her defasında hüsrana uğradı,pes etmedi ısrarla yine sarıldı bu işin kendisi için kolay olduğu duygusuna kapıldı.

İnsandaki gel git olan duygular ve nefsinin fısıltılarıyla yine denedi,yine aldatıldı,yine kendini kandırdı.

İnsanın ömründeki hatalarına bir yenisini daha eklendi. 

Tarih İnsanı aldatan pişmanlık yaşamasına neden olan bu üç-K anlayışın mağdurlarıyla doludur.

İnsanın peşine düştüğü üç-K nedir?                                                                                                                            

-Kendimi bilirim..                                                                               

-Kendimi yönetirim..

-Kendime yeterim.

Sokratesin ifade ettiği ”insanın kendini bilmesi ve tanıması hayatındaki en önemli görevi ve sorumluluğudur” açıklaması hayatta karşılığını bulamamıştır. 

Geldiğimiz noktada ise İnsanoğlu kendini bilmek yerine kendini kaybetmiştir.

Hakikatı arıyormuş gibi yapıp gerçekte Hakikat tan kaçmıştır.                                                  

Hakikatı bulduğu zaman çıkarıyla hakikat arasında bocalamış genelde çıkarını tercih etmiştir.                                                                                                           

Hakikat karşısında kendisine verilen aklı ya kullanmamış ya da kiraya vermiştir. Durum böyle olunca üç- K karşısında defalarca yanılgıya uğramış,hem kendi hem de etrafındakileri ne olmadık acılar ve zararlar vermiştir.

Kendini bilmenin bir yönü kendinle yüzleşmektir fakat çoğumuz bundan ve kendimizden kaçarız

Tarih boyunca İnsanoğlu kendini bilmek yerine haddini aşarak başta kendisiyle olmak üzere her şeyle kavga eden bir duruma düşmüştür.

Kendini bilemeyen İnsanoğlu kendini bilememenin ezikliğiyle,bir çeşit havalara girerek kendimi ve başkalarını yönetirim tezini savunmuş,gel gör ki işler istediği gibi gitmemiş.

Tarih boyunca sosyal olaylar çalkantılar artarak devam etmiştir.

Kendini bilme ve kendini yönetme konusunda işe nereden başlayacağını ve nasıl yapacağı,konusunda bazı düşünürlerin bilge kişilerin görüşüne baş vursalar bile çok zaman işlerine gelmedikleri için,çok bilirim edasıyla yine kendi bildiklerini yapmışlardır.

Kendini bilme ve kendini yönetme konusunda kendine kılavuzluk veya rehberlik edenlerin,düşünce, görüş, fikir ve yorumlarından yeterince faydalanamamış. Kendisine kılavuz ve rehberlik edenleri de yeterince sorgulamayınca tarihinin en büyük yalanına başvurmuş.

Söylediği bu yalan hayli okkalı olmuş, kendiside inanmadığı halde inanıyormuş gibi yapıp önce kendini sonra başkalarını kandırmaya çalışmış.

Bu yalanı şöyle ifade etmiş;                                                                                                                  

” Ben kendi kendime yeterim”.

Sosyal bir varlık olan İnsanın ben kendi kendime yeterim demesi ve buna inanması kendini inkar etmekle eş anlamlıdır.

Kendisine çeşitli rehber bulan İnsan ilahi rehberliğin bu konuda kendisine ne söylediğine kulak vermemiş.

İlahi rehberliğin ilk işaret ettiği İnsanın azgınlaşmasıyla ilgili,zira azgınlaşan İnsan ne kendini bilir nede kendini yönetebilir.

Bakın Rabbimiz Alak süresinin ilk ayetlerinde İnsana okumasını ve yaratılışını hatırlatırken 6 ayetinde ne diyor.

“ Hayır, insan kendini yeterli gördüğü için mutlaka azgınlık eder”.

Azan kişinin kendini bilmesi veya kendini yönetmesi de mümkün görünmüyor,azgınlaşmasının ilk başladığı yer kendi kendime yeterim duygusunun kendisinde hakim olmasıdır.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol