Hayatımız sınav sendromu ile geçiyor. İlköğretime eğitime başladıktan birkaç yıl sonra çocuğu ve aileyi LGS (Liseye Geçiş Sınavı) heyecan ve stresi alıyor. Hangi Fen Lisesi, hangi Anadolu Lisesi heyecanı bitiyor ki bu defa da şimdiki adıyla YKS (Yükseköğretim Kurumları Sınavı) hazırlığı başlıyor. Eğitim hayatına başladıktan sonra bitmeyen sınavlar, sınavlar….

YKS sınav sonucu bireyin ondan sonraki yaşamının bütün aşamalarını etkilemektedir. 28 Temmuz 2020 tarihinde bu yıl yapılan YKS sonuçları açıklandı.

Elbette sonuçlardan mutlu olan da vardı, yıl içi başarısını 165 dakikalık o sınavda gösteremeyenler de vardı, umduğunu bulamayanlar vardı.

Sınav sonuçları belirlendikten sonra aday öğrenci, aile, dershane rehber öğretmeni arasında fikir paylaşımları başladı.

Her ilerleyen yıl bu tercih sürecinin daha sancılı olduğunu çevremde görüyorum. Neden mi; aday öğrenci duygu karmaşıklığı içerisindedir. Mutlaka kendisine göre iyi bir meslek seçimi düşünür, ama bu iyi meslek göreceli olabiliyor.

Ayrıca aileden uzağa gitmek, yalnız yaşamak, daha özgür olabilmek adına aile karşı olsa dahi bazen ilerisini görmeden tercih yapıyor, çoğu zaman da ilerleyen yıllarda hatayı anlıyor, ama iş işten geçmiş oluyor.

Topu rehber öğretmene atan aile, rehber öğretmenlerin de bazen öğrencinin etkisinde kalarak yanlış tercih yaptırdıklarına şahit oluyor ve faturasını ödüyor.

Çağdaş bir toplumda özgür bir bireyin önemli gelişimlerinden birisi de mesleğini seçmesidir.

Adayın ne istediğini ve onlara sahip olabilmek için ne gibi imkanlara sahip olduğunu bilmesi gerekir.

Bazen meslek seçimi kararının sağlıklı şekilde oluşturulmasını zorlaştıran bazı faktörler vardır.

Bu faktörlerin bazısı çalışma dünyası ve insan nitelikleri hakkındaki yanlış varsayımlar ve genellemelerdir.

Bazen çoğumuz zikrederiz.

“Bu sınav sistemiyle insanlar istedikleri yere giremiyorlar” bu genelleme yanlış olabilir.

Ancak özel durumlarda doğruluğu da vardır.

Örneğin; tıp fakültesi veya diş hekimlik gibi alanda okuyabilecek kapasitedeki çocuğu uzun ve masraflı bir öğrenim olduğu için, aile bazen ekonomik sıkıntılar nedeniyle gönderemeyebiliyor.

“Toplumda saygın görülen bir mesleğe sahip olmalıyım” ifadesi de sık kullanılmaktadır.

Her insan saygı görmek ister. Kendisine duyulacak saygıyı mesleğinden dolayı olacak diye düşünenler oluyor.

Ne yazık ki toplumda saygın olan veya saygın olmayan meslek grupları algısı var.

Oysa insan bir mesleğin başarılı çalışanı olursa zaten saygınlık kazanır.

“İlk düşünülen hangi bölüm olduğu önemli değil. Sadece iyi bir üniversite olsun” bu düşünce de her zaman doğru değildir.

Tercih yapılan fakülte ya da bölümü sadece üniversitenin adından dolayı yapanlar, sonraları hayal kırıklığına uğrayabilirler. Ya istemedikleri alandır veya mezun olduktan sonra istihdam edilemeyen alanlardır.

O nedenle tercih edilecek alanın özellikleri, eğitim kadrosu ve imkânları ön planda tutulmalıdır.

Üniversite tercihlerinde mutlaka en az 4 yıllık eğitim tercih edilmektedir. Haklılar da. 2 yıllık (ön lisans) Meslek Yüksekokulları yanlış algıdan dolayı üniversite öğrenimi gibi kabul etmeyenler olabilmektedir.

Bu da yanlış algıdır. Devlet dairelerinde iş alanı gittikçe daralmakta ve özel sektör dünyası da büyümektedir.

Özel sektörde iyi bir üniversiteden alınmış diploma iş bulmada önemli bir faktör olsa da o iş alanında tutunabilmek ve kalabilmek hatta aranır eleman olabilmek için diplomanın hangi fakülte ya da hangi üniversitenin olmasından ziyade, kişinin yeterliliğini ve becerisini kanıtlamasına bağlıdır.

Birey ve aile üniversite tercihlerini yaparken gelecekte hangi mesleğin geçerli olacağını araştırmalıdır.

Bazı meslek dalları var ki popülaritesini yıllarca koruyabilmektedirler.

Çünkü ihtiyaç vardır, istihdam edilmektedirler.

Sonradan gelişen teknolojik gelişmeler ve ekonomideki değişimler meslek tercihlerini de değiştirebilmektedir.

Sağlıklı bir meslek kararı verebilmenin en önemli kısmı seçenekler hakkında bilgi sahibi olunmalıdır.

Gün geçtikçe gerek adayların gerek bilinçli ailelerin bu konuda daha araştırmacı, daha sorgulayıcı olduklarını görüyoruz.

Tercihler yapılırken mutlaka adayın girdiği yüzdelik dilimi önemlidir.

Ancak sadece o yüzdelik dilimine kanıp istemediği bölüme gitmesi de ilerleyen zamanda sıkıntı yaratabilir.

Tercihlerde adayın kendi özelliklerini mutlaka değerlendirmesi gerekir.

İnsanlar bütünüyle kendisini bilmeyi de tamamen başaramaz.

İnsanların kendisini değerlendireceği en önemli özellikleri dikkate alması gerekir.

Kendi bildiği özellikleri, çevresinin verdiği özellikleri, Kişinin ve çevrenin bildiği özellikleri, gizemli olan kimsenin bilmediği özellikleri gibi kişisel özellikleri de değerlendirebilir.

Tercih süresi yaklaşık 10 gün sonra sona erecektir.

Gençler size sesleniyorum.

Tercihlerinizi yaparken duygularınıza esir olmayın, gideceğiniz üniversitede bu zevke çabuk ulaşırsınız.

Ülkemizin ihtiyacı olan alanlara, gelecek vaat eden alanlara, başaracağınıza ve sindirebileceğinize inandığınız alanlara yöneliniz.

Bu konuda deneyimli uzman kişiler ve aileleriniz ile birlikte karar almanızda fayda vardır.

Tercih ettiğiniz alanları çok iyi irdeleyiniz.

Bu konuda deneyimli ve sizi tanıyan uzman kişilere, bilinçli ailelere kulak veriniz.

Gönlünüzce meslek edinmeniz dileğiyle…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol