Yeni Ufuk Gazetesi - Elazığ Haberleri - Haberler
2025-05-14 15:10:40

BENDE MEVSİM HAZAN!!!

Mehmet Zülfü Yarcel

14 Mayıs 2025, 15:10

Her mevsimin kendine has bir güzelliği vardır onu diğer mevsimlerden ayıran. Sahip oldukları özelliklerden dolayı onlara farklı anlamlar yüklenmiştir. Sıcağı seven yazın gelmesini bekler biran önce, soğuğu severen kışın düşen kar tanesini bekler. Serinliği seven baharı iple çekerken pastel renkleri seven sonbarın sararan yapraklarını parmaklarında hissetmeyi ister. Ancak saymaya çalıştıklarımdan ziyade bir mevsimin, bir günün, kısa bir anın, bir şarkının sözlerinin, zamanın küçük bir kareye sığdırıldığı bir fotoğrafın, bir çiçeğin kokusunun vb. şeylerin herkes için farklı bir anlam taşıyabileceğini unutmayalım!..
Benim için de öyle!..
Mevsimlerden bahardı, aylardan mayıs ve günlerden perşembe… Yağmur sonrası güneş yüzünü gösterirken gri bulutların ardından, güller tomurcuklarını patlatmıştı yavaştan ve kırlara, sokaklara bülbüllerin tarifsiz sesinin naifliği dökülüyordu inceden inceye. Derken öğle vakti acı bir sela yankılandı baharı yavaş yavaş karşılayan sokaklara. Henüz tomurcuklanan dallarına ansızın dolu vuran bir badem ağacı misali yandı dallarımda açan çiçeklerim. Talan oluverdi bahçelerim, güllerim yaprak dökerken ellerimde dikenlerin sancısı kaldı… Mayıs ayında bu dünyadan ilk nasibi olan nefesi içine çekmişken yine bir mayıs günü son nefesini vererek terk eyledi bu yalan dünyayı BABAM!…
O gün, baharın bütün güzellikleri solup gitmişti gözümde. Güller açmaktan ar etmiş, bülbüller sessizliğe gömülmüştü.
Masmavi göğümü kara bulutlar kaplamıştı baştan başa. Hiçbir çiçeğin kokusunu alamaz olmuştum toprak kokusundan gayrı. Aldığım her nefes yüreğime batar olmuştu bir hançer misali. Her insan gibi dönerken yaradana ellerimle koydum seni o toprağın altına.
Dışarıdan bakan herkes, metanetimi görüyordu oysaki gözyaşlarım içime akıyordu yüreğime düşen kor ateşleri söndürmek için. Herkes ağlarken benim pınarlarım kurumuştu, feryad figan ederken etrafımdakiler ben suskundum. Aslında avaz avaz bağırıyordum fakat bunu yalnızca ben duyabiliyordum hem de sağır olurcasına.
Mezarının üzerine o son toprağı attıklarında henüz anlayamamıştım yetimliğimi. Akşam olup da eve dönünce, sedirdeki yerin boş kalınca anladım bir daha dönemeyeceğini. Sensiz geçen o ilk akşamın karanlığında herkes uyurken döktüm kirpiklerime tutunan gözyaşlarımı. O gece manasına varmıştım yetimliğimin. Babasını kaybeden her evlat gibi o gün başladım büyümeye çünkü “Bir insanın yaşı kaç olursa olsun babasını kaybettiği gün bir çocuktur ve o günden sonra yavaş yavaş büyür.”
Artık bende mevsimlerin herhangi bir anlamı yok çünkü hepsi bir mevsime dönüşmüştü ve benim için hepsi hüznü barındıran “hazan”dı…
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.