Yeni Ufuk Gazetesi - Elazığ Haberleri - Haberler
2021-03-24 14:40:49

Şükür kavuşturana

Süreyya Kaya

24 Mart 2021, 14:40

Yıllar sonra güzel bir mevsim, güzel bir kış geçirdik.

Bu kış bereketiyle geldi..

Kar ve yağmur yağdığında hep deriz ya ‘bereket, bu sene bereketli geçecek inşallah’ diye...

Ve bu cümle dökülür anında dilimizden.

Kar yağmasıyla bir anda kendimizi dışarıda bulduk!

Karantina dönemi bizim ne kadar özgürlüğümüzü kısıtlamış düşüncesiyle.

Yağan karda çocuklar gibi coştuķ özlem çektiğimiz kartopumuzu oynadık, kar altında yürüdük kardan adamlarımızı yaptık.

Anılarda kalması üzere resimler çekindik..

‘Var mı sağlık gibisi?’ derim ve hemen aklıma cihan padişahı Kanuni Sultan

Süleymanın bu sözü gelir.

“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,

Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi” sözü, sağlık hakkında söylenmiş çok önemli bir sözdür. Gerçekten de sağlığımızı kaybettiğimiz, geçici bir hastalık anında, basit bir soğuk algınlığı, grip gibi bir hastalıkta bile sağlığın önemini daha çok anlıyoruz!

Yasakların kalkmasıyla da baharın güzelliğini yaşamak için kendimizi doğaya bıraktık. Geçen yıl baharı sadece pencerelerden izlemiştik.

İşte bir an böyle rehavetlere kapılıp normalleştik diye tedbiri elden bırakmayalım.

Bahar geldi görecek miyiz yoksa yine sobelenecek miyiz dememeliyiz..

Bu düşünceyle de yaşamak istemiyoruz tabiki!

Gecen yıl bu zamanlarlar salgından kapandık evlerimize.

Dünyayı kasıp kavuran, insanları çaresiz bırakan günleri şaşkınlıkla izledik.

Nice canlar gitti, nice canlar kavruldu, şehit ateşiyle sönmemiş yüreklerimizdeki ateş daha da alevlendi.

Deprem haberleri derken bir şehrin insanlarının sokakta zor şartlar altında ki yaşamlarını sürdürmeleri yarınlara derin izler bıraktı.

Birde koronaya teslim almamız insanlık için ne çok zor günler olduğunu söylemeye gerek yok tabi ki.

Ne de çaresiz kaldık değil mi?

Dua ve sabırdan başka bir şey gelmez oldu elimizden.

Bir yılın ardından yaşayamadığımız baharı yaşamak hayaliyle bir bahar daha görecek miyiz derken.

Kavuştuk yeni bahara.

Kandillere..cemrelere....derken nevruzda geçti içimizde yaşam sevinci bırakarak...

Ve lâkin Ramazan-ı Şeriffimize kavuştuk.

Önümüzde sayılı günler var..

İslâm alemi için çok önemli olan bu mübârek günlerimizi sağlıklı geçirmek istiyorsak kurallarımızı unutmayalım..

Bayram şekeri tadında bayrama ve güzel günlere kavuşmak istiyorsak sabır ve dualarımızla devletimize de yardımcı olmalıyız diyorum.

Her şeye sevdiklerimize bize yaşam sunan doğamıza daha sıkı sarılıp baharın getirdiği tazelik ve coşkuyla hayatı doyasıya yaşayacak, kırda, bağda, bahçede, deniz kenarlarında özlem gidereceğimiz günleri düşlerken salgının kol gezdiği günlerde yine düş kırıklığı da yaşamaktayız.

Dedim ya salgın devam ediyor hem de mutasyona uğrayıp kendini tekrar gösteriyor.

Can özlerim yurdumun güzel kadirşinas insanları havaların güzelliğinden mecbur kalmadıkça dışarıya çıkmayalım.

Ben hala hafta sonu çıkmıyorum.

Çünkü çalışanlar bu günü değerlendirsin.

Varsın olsun biz tedbiri elden bırakmayalım ..

Veya daha sakin yerleri tercih edelim..

Köyü olanlar şanslı diyorum..

Temiz havayı soluyarak, ekip biçeceği toprakları olup da günlerini boşa geçmeyeceğini düşünüyorum..

Gözümüzün nuru çocuklarımızın eğitiminin devam etmesi için..

Çalışanlarımızın daha sağlıklı ortamda çalışabilmeleri ve toplu taşıma araçlarında sıkıntı yaşamamaları için kural haline getirdiğimiz bazı alışkanlıklarımızı devam ettirmeliyiz..

Yaşlılarımız üzülmesin yasaklara ...Siz önemlisiniz geçmiş ve gelecek arasında önemli bir bağsınız.

Bu kurallar evlatlarımız için..

Sizin sağlığınız için...

Duyarlılığınız için de teşekkürler diyorum..

Daha önemlisi de sağlık çalışanlarımız için!

Onlar olmasa biz ne yaparız???

 "Allahım gönül gözümüzü kör etme

Gönlünüze hasret yükleme"

Sevdiklerimizden ayırıp da...

Bu cümlem ile Yüce Allah’tan dileğim ki Ramazanımız hayır, mutluluk, sevinç, huzur ve sağlık içinde geçsin...Rabbim her türlü afatlardan korusun, dünyamızı yurdumuzu ve tüm insanlığı...Sağlıkla kalın.

Bir kaç şiirimle yazımı taçlandıracağım.

HAMDÜ SENÂLAR OLSUN

Söz ile saltanatı yaşıyor duru gönlüm

Şahıma Sultanıma Hamdü senalar olsun

Şeytani nefse uyup düşmüyor zay'a gönlüm

Her kulu Yaradana Hamdü senâlar olsun..

Milyonlarca yıldızı galakside toplayan

Ay la gece saltanat güneşi günle sayan

Yedi iklim üstünde dört mevsim hesaplayan

Gökleri Yaradana Hamdü senâlar olsun..

On sekiz bin âlemi zerreye cân vereni

Bahçelerde goncayı gül gülşenle dereni

Tabiatı doldurup binbir rahmet vereni

Seheri Yaradana Hamdü senâlar olsun..

Yağmurlar yağar sebil cennet kevseri denir

Çosa gelir sürülür toprağa rahmet verir

Kudrettin hikmetleri nesillere verilir

Ummanlar Yaradana Hamdü senâlar olsun..

Gökten indirir yere nice kar taneleri

İncitmez birbirini serer gök haneleri

Semâda döner durur tevhitdedir sesleri

Deryâlar Yaradana Hamdü senalar olsun

Ya Hayy diye dönüyor evliyâlar erenler

ÂŞIK olup ilmine dönen şu pervâneler

Himmetiyle doluyor sıralanmış meyhaneler

Âlemler Yaradana Hamdü senalar olsun..

Sırrül esrar-ı beden tevhidindedir her dem

Süreyyalar parlıyor nurunla dönüyor dem

Sonsuzluk kudretiyle varlığa secde eden

Cenneti Yaradana Hamdü senâlar olsun..

YOK ETME YEŞİLİ KALSIN DOĞADA

Çır çıplak yamaçlar yakışmaz yurda

Varlığın büyüsü kurt ile kuşta

Ademi yaratan süphana koşta

Yok etme yeşili kalsın yamaçta

Bereket fışkırır yaktığın toprak

Koyun kuzu besler her yeşil yaprak

Her türlü şifânın kaynağı toprak

Yok etme yeşili kalsın yamaçta

Cennettir diyorum kusursuz nizâm

Ab-ı hayat suyu akar muntazam

Gökten rahmet yağar donanır yer an

Yok etme yeşili kalsın yamaçta

Rengârenk her çiçek kokusu rânâ

Arılar öz taşır sırlı kovana

Mânâda derin giz cân ile cânâ

Yok etme yeşili kalsın yamaçta

Yedi kat yer ve gök umman yaratan

Ay güneş yıldızı nizâmda tutan

Semâda nurunla ârş‐ı parlatan

Yok etme yeşili kalsın yamaçta

Cemre düşer hava su ve toprağa

Çoşturur doğayı çimeni başta

Tazelenir yaşam ilâhi âşkla

 Yok etme yeşili kalsın yamaçta

Gördüğün kâinat bilin ummanda

Us durur çözülmez sırlı mânâda

O'Kudretin zülfü değmiş doğada

Yok etme yeşili kalsın yamaçta

Sonsuz hamd ederiz yüce mevlâyâ

Duâlar yükselir ârşı âlâyâ

Kerem kapısında şifâ rahiyâ

Yok etme yeşili kalsın yamaçta

Yakut mercan elmas bu topraklarda

Çiğdem lâle nergiz açar bağrında

Ezeli örtüyü bozma karıpta

Yok etme yeşili kalsın yamaçta

Rahmetler sererken her türlü envâr

Yok ettiğin toprak billâh sitemkâr

Gelecek bağrını yakacak bin har

Yok etme yeşili kalsın doğada

Karacakız söyler bedenim toprak

Gül endâmımı elif gibi saracak

Ölsemde başımda salınsın yaprak

Sevrviler gölgesi sessiz son durak

Yok etme yeşili kalsın doğada

DELİ GÖNÜL

Şu fâni dünyaya sen tamah etme

Gel hâkikat sırrına erelim gönül

Kelâmın sözünden sen nazar etme

Erenler diliyle hayy deli gönül

Gördüm ki mevsimler dönüyor kışa

Sanma ki bu devran taşıyor boşa

Emanet bedenin yatınca taşa

Arifler diliyle say deli gönül

Dilde eyleme her türlü niyazı

Kulu hakir görme sarar avazı

Insana hizmet et kadere razı

Kamiller diliyle yay deli gönül

RAHMET sofrasında âlem tarlası

Esmanın geniş sonsuz mahyası

Her faninin ayrı düşte dünyası

Evliyâlar diliyle doy deli gönül

Keremullah sırrı onda bilirim

Hûdânın zikriyle âşka gelirim

Hidayeti ister canda bilirim

Ulemalar diliyle say deli gönül

Beş vakit namazı imanınla kıl

Bil en büyük hikmet akıldır akıl

İhlasla kıldığın her secde kabil

Ermişler diliyle oy deli gönül

KARACAKIZ zikrin taşı divâna

Anda ecel gelir özde cânâna

Kim kalmış ki bu koskoca hana

Velilerin diliyle ey deli gönül

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.