Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, Kent Konseyi'nin düzenlediği 'Deprem ve Sonrası Şehrin İnşası' konulu panelde konuştu.
"EKSİKLİKLER OLDU AMA İHMAL YOK"
Depremden sonra Elazığ'da yürütülen çalışmalara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erol, "24 Ocak gecesi devlet Elazığ'daydı. Kimdir devlet? Cumhurbaşkanıdır, hükümettir, siyasi partilerdir, parti ayrımı yapmaksızın tüm belediyelerdir, Türkiye'de yaşayan 83 milyondur. Türkiye'de yaşayan 83 Milyonun kalbi Elazığ'ın acısını sarmak için aynı anda, aynı duygularla Elazığ'ı andılar. Elazığ'a sahip çıkmak için herkes elinden geleni yaptı. Süreç doğru mu yönetildi? Evet. 3 bakanın Elazığ'a gönderilmesi, kriz yönetimini doğru planlaması burada gerçekten yaşanacak mağduriyetlerin önüne geçti. Aksaklıklar oldu mu? Oldu. Eksiklikler oldu ama ihmal yok. İhmal olsaydı ben söylerdim. Siyaseten bir eksikliği görüp bunun üzerinden yorum yapıp siyasi rant elde etmek yöntemi değildir. Aynı şekilde devlet olma sorumluluğuyla krizi yönetmek de siyasi bir rant beklemek için yeterli derecede geçerli değildir: Devletin de sorumluluğu vardır. Milletinde sorumluluğu vardır. Siyasi partilerin de sorumluluğu vardır. " diye konuştu.
ESAS SORUN BUNDAN SONRA...
Depremin ardından yürütülen çalışmaların doğru yönetildiğini ancak surunun bundan sonra başlayacağını söyleyen Milletvekili Erol, "Kriz doğru yönetilmiştir ve bu noktaya gelinmiştir. Esas sorun bundan sonra. Yani 4 bina yıkıldı ama umutlar da yıkılmaya başlandı. İnsanların beklentileri de yıkılmaya başlandı. Bizim süreçle ilgili doğru bir planlama doğru bir yönetim anlayışı ve insanların beklentilerine yönelik mağduriyetlerin giderilmesi lazım. Sorun çok tahmin edemeyeceğiniz boyutlarda önümüze çıkacak. Bunu eleştirmek anlamında değil, doğru yönlendirmek adına söylüyorum. 7269 sayılı yasaya göre bugün Elazığ'daki mağdurların sorunlarının çözülmesi mümkün değildir. 1959 yılında çıkan bir kanunun bugün 2020 yılındaki bir mağduriyeti gidermesi mümkün değildir. Bunun geçmişte bir örneğini Erzincan depremiyle ilgili Afete maruz bölge ilan edilen ve arkasından 3838 sayılı kanuna göre ilin ihtiyaçları belirlenip ek geçici maddelerle Erzincan depreminin yaraları sarılmış. Örnek var, biz de bu şekilde yapalım dedik. Ama sonuç itibariyle verilen karar, Afete maruz bölgenin doğru bir yöntem olmadığı söylendi. ve bu şekilde 7269'un farklı maddeleriyle ilgili sorun çözülmeye çalışılan bir sürece girdik. Bir kenti ayağa kaldırmak, bir kenti depremden kaynaklı yaralarını sarmak yalnızca yıkılan binaları yapmakla mümkün değildir. Eğer o kentte yaşayan insanların heyecanını, umudunu, beklentilerini yerine getirememişseniz, kenti sadece mimari dokusuyla değil, yaşamıyla, kültürüyle, yaşanmışlıklarla geri getiremezseniz o kentin ekonomisini de o kentin kültürünü de devam ettirme şansınız yok." ifadelerine yer verdi.
ELAZIĞ BELEDİYE BAŞKANINA SESLENİYORUM
Konuşmasında Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları'na da seslenen Milletvekili Erol, şöyle konuştu: "Eğer göçün önüne geçemezsek, kenti yeniden planlayamazsak kenti bir marka değerine kavuşturamazsak ve Elazığ'ı depremden sonra yeni bir anlayışla yeni bir modelle çekim merkezi yapamadığımız sürece göçlerin önüne geçemeyiz. Bu depremde 37 can kaybımız oldu. Allah rahmet eylesin. Elazığ için bir şans, bir fırsat. Buradan Elazığ Belediye başkanına sesleniyorum. Bu fırsat ve şansı değerlendiren belediye başkanı Elazığ tarihe geçer. Müthiş bir şans. Elazığ'ı yeniden yapılandırma mimarisiyle, dokusuyla, kültürüyle, gelenekleriyle her şeyiyle yapılandırma şansımız var."
"VATANDAŞIN BEKLENTİSİNİ EN DÜŞÜK SEVİYEDE TUTMAK LAZIM"
Depremzedeler için yapılan konutların fiyatının yüksek olduğu yönündeki sitemlere de değinen Milletvekili Erol, "TOKİ'nin yapmış olduğu konut ihalelerinin yüksekliği ile ilgili sitem var. TOKİ başkanımızla görüştüm. Söylediği şu; Kendilerinin birim fiyatları var, kanunen tespit edilen. Metrekare üzerinden yapılan inşaat birim fiyat üzerinden çıkan ihale bedelleri bu. Bu sosyal ve kar amaçlı bir proje değil. Siz bir okulu veya kamu binasını yaparken birim fiyatları kullanarak istediğiniz fiyatı verebilirsiniz. Ama bu konutların parasını devlet vermeyecek. Bu konutların parasını yemeyen, içmeyen dişinden, tırnağından arttırarak çocuğunun rızkını keserek başını sokmak için bir ev alan ama evi yıkılan vatandaş ödeyecek. Onun için vatandaşın bu beklentisini en düşük seviyede tutmak lazım. Elazığ'da bir üniversite var. Elazığ'daki üniversitenin aklını kullanmak yerine arsalarını kullanmak doğru bir tercih değil. Buna herkesin karşı çıması lazım. Üniversiteler bilim yuvasıdır. Üniversitenin bu süreçle ilgili arsaları değil, akademik kadrolarının aklı kullanılmadır. Bu deprem sonrasını bir şans, Elazığ için bir fırsat, Elazığ için yeni bir gelecek olmasını diliyorum."
