Hani Malatya’nın Öznur Çalık’ına, Bingöl’ün Fevzi Berdbek’ine veya Cevdet Yılmaz’ına.
Hani bizimkiler için hiç kimse iç geçirmez ya...
Hani sorarız neden diye.
Ya da aradaki fark nedir diye.
Aradaki fark şu: iç geçirip gıpta ettiğimiz komşu illerin milletvekillerinin bir duruşları var bir de olduruşları...
Onlar kendi şehirleri üzerinde tasarruf hakkı kullanmaya kalkan milletvekillerine karşı bir duruş sergilerler.
Duruşları vardır çünkü.
Komşu şehir üzerinde kendileri bir şey yapmak isterlerse, olsun derler olur.
Olduruşları vardır çünkü.
Bu günlerde Bingöl Milletvekillerinin bir çaba içerisinde olduğunu hayretle izliyoruz.
Elazığ’da ki bir hemşerilerinin mini bir talebini emir telakki edercesine kabul buyurmuşlar ve başında başarılı bir Elazığlı bürokratın bulunduğu kuruma müdür olarak atanmasını sağlamak için bizimkilerden ricada bulunmuşlar...
Falan arkadaşımızın atanması için uygun bir kurum bulduk tavassutta bulunursanız seviniriz.
Bak bak bak bak!
Başka şehirden bir milletvekili kendilerinden böyle bir talepte bulunsa emin olun bu Bingöl vekilleri haklı olarak şunu söylerler: iyi de arkadaş zaten o kurumun başında bir müdür var.
Başarılı mı, başarılı.
Kurumu temsil edebiliyor mu, ediyor.
Bi defosu falan var mı, Allah için yok.
Kurumunda yönetimsel bir sıkıntı var mı, yok.
Bulunduğu makamın hakkını veriyor mu, veriyor.
İyi de mübarek adam, peki böyle bir hemşerimizi görevden alıp sizinkini getirirsek bu millete nasıl hesap veririz hiç düşündünüz mü?
Lütfen kusurumuza bakmayın!
Evet, emin olun aynen böyle derler.
Yani lisan-ı münasiple o teklifle giden bir başka ilin milletvekillerini yerin dibine sokarlar.
Sonra çıkarırlar tekrar sokarlar.
Niye, çünkü onlar neyin ne olduğunun farkında, böyle bir densizliğe müsamaha gösterirlerse başlarına neler geleceğinin de bilincindeler.
Ya bizimkiler...
Evet sıkı durun söyliyeyim.
Bizimkiler veren el alan elden üstündür diyerek adeta siz ne istediniz de biz yok dedik moduna girmişler.
İddia o ki; kuvvetle muhtemel bizimkiler hatır uğruna çiğ tavuk yemek için kurulan sofraya oturacaklar.
Olan bizim değerli ve de başarılı bürokratımıza olacak.
Aslında olan kendilerine olacak da farkında değiller.
Eğer bu talep gerçekleşir Elazığlı bürokrata kıyılır komşu illi bürokrata kıyak geçilirse bizim vekillere yandı gülüm keten helva türküsünü söylemek düşer de kimse dinlemez.
Onun için biz kendilerine buradan tarihi ve vicdani bir ikazda bulunalım;
Sayın Metin Bulut, Sayın Zülfü Demirbağ, Sayın Tolga Ağar ve Sayın Sermin Balık...
Bakın isminizin başına saygıdan Sayın ibaresini koyarak size hitap ediyoruz.
Sizler de bizi sayın ve ikazımızı lütfen dikkate alın.
Size gelen talep masum bir talep değil.
O talep karşılık bulursa onlar kendi şehirlerinde kahraman ilan edilirken sizler bu memlekette insanların yüzüne bakacak yüz, bu insanlara söyleyecek söz bulamazsınız.
Lisan-ı münasiple uygun bir talep olmadığını onlara söyleyin lütfen.
Ha bu arkadaşımızın bir kurumun başına geçme gibi bir talebi var da siz de komşu ilin vekillerini kırmaktan imtina mı ediyorsunuz, yani ille de hatıra mı boğulacaksınız?
Ya da ille de kurulan o sofraya oturup o çiğ tavuğu yiyecek misiniz?
Ya hu ister boğulun, ister çiğ tavuk yiyin ama başarılı bir bürokrata dokunmayın.
İlle de bir kıyak çekecekseniz, başarılı olmayan, kerameti kendinden menkul kurum müdürleri var bu şehirde onlardan biri ile değiş tokuş yapsanıza.
Niye ille de başarılı olana kıyıp daha önce de denenmiş birine kıyak çekmenin derdine düşmüşsünüz?
Dördünüz komşunun iki vekili kadar kadar olamazsanız size de, bize de, bu şehire de yazık olur.
Yazık etmeyin!..
