Dün, Şehvet yani aşırı tutku, aşırı bağlılık nedir, kısaca anlatmaya çalışmıştım, ramazan yazılarının üçüncüsü olarak aklı anlamaya çalışalım.

İnsan hayatına egemen olan üç kuvvet olarak, Şehvet, akıl ve öfke kavramlarının nefsi terbiyesindeki önemi reddedilemez.

Akıl, dilimizde ''UKL'' kökünden türeyen bir Arapça kelime olarak yer almıştır.

Türkçe karşılığı US dur.
Yaygın olarak Aklı tercih ederiz.

Akıl, anlama, kavrama, düşünme, yorumlama yetisini anlatır bize.

Bu yetenek sadece İnsana verilen bir özelliktir.

Bu yetenek hakkında insanlık tarihine de çok şey söylendi, çok şey yazıldı.

Akıl ile alay eden tasavvuf şeyhleri oldu.

Akıl ile her şeyin kavranabileceğini savunan pozitivist filozoflar çıktı.

Aklın tek başına bir anlam ifade etmeyeceğini, ruhsal bütünlük gerekir diyenler oldu.

Biz bu görüşlerin kendi içindeki gerekçelerine, savunmalarına saygı duyarız.

Sadece aklın kullanımı meselesinde bir kaç şey söylemek isteriz.

Çok sade bir anlatım ile aklı, kıyas, mukayese etme, karşılaştırma yeteneği ile doğru ve yanlışın kavranması, fark edilmesi, ayrıştırılması, elekten geçirilmesi yetisi olarak tarif edelim.

Bu nakış açısı ile yapılan, ayrıştırma, eleme sonuçlarından elde edilenler insana tercih etme fırsatı da vermektedir.

Bu tercih yeteneği, bu seçme özgürlüğü sadece insan da vardır.

Bir kedinin bonfile ile sakatatı ayırma yeteneği yoktur, ikisini yiyecek olarak görür ve yer.

İnsan bonfile ile sakatat arasındaki farkı bilir ve birini tercih etme yeteneği vardır.

İnsanın dramı tam da bu noktada başlıyor, aklın kullanımı meselesi insanın geleceğini belirliyor, aklın kullanımı doğanın geleceğini belirliyor, aklın kullanımı tüm varlıkların akıbetini etkiliyor.

Bu ayrıştırma, eleme ve tercih etme yeteneğinde, insan tarih boyunca sendelemiş, yanılmış, kötü kullanıma yönelmede daha istekli olmuştur.

Bu kötü kullanma, Dünyayı yaşanamaz hale getirmiş, savaşlara, salgın hastalıklara, yoksulluğa, şiddete, tecavüze, alan açmış, fırsat tanımıştır.

Bu yanılgının temelin de, insanda olan iki özellik yatar, nefsin arzu ve istekleridir bunlar, iyiyi isteme, kötüyü arzu etme özelliği, yani insanı insan yapan temel iki özellik, yani insanı meleklerden ayıran temel iki özellik, yani insanı hayvanlardan ayıran temel iki yetenek.

İnsanın akıbetini belirleyen bu iki özellik, akıl ile birleşir, akıl ile buluşur doğruyu tercih yönünde olur ise, insanlık huzur bulur, yücelir, savaşlardan kandan,şiddetten uzak kalır.

Aksi durumda, bu günkü Dünya gibi, kan şiddet ve gözyaşının hakim olduğu Dünyaya dönüşür..

İnsanın Dünya ötesi geleceği de büyük oranda, akli tercihleri ile ilgilidir.

Yasaklardan uzak durarak, nefsin ıslahını hedefleyen bir ibadet ve alıştırma fiili olan Oruç, Savm yani sakınma bu işin anahtarıdır, bu anahtar sadece bir aylık, yeme den, içime den uzak durma olarak kalmamalıdır.

Umarız, aklın doğru kullanımı olarak, tüm yaşam boyu, iyiyi tercih eden bir anahtara dönüşür.

Sadece aç, susuz kalma, iftar vakti ile birlikte ve bayram sonrası helal, haram, yasak dinlemeden, hodbin, yani bencil, şerir, yani kötülükçü hayata dönüş ile sonuçlanmaz Oruç.

Başaranlara Kutlu olsun SAVM.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol