Dünyaya geldikten sonra ilk adımlarımızı atmaya başladığımız andan itibaren sonunun neresi olduğu bilinmeyen hayat yolculuğumuz başlar. Bu yolculuk esnasında nereye ve nasıl varacağımız kadere bağlı olsa da bazı şeyler de insanın gayretine bırakılmış Yaradan tarafından. Yaptığımız seçimler ve bu seçimle birlikte vereceğimiz mücadeleye bağlı olarak hayatımız şekillenir.
Hayatımızı doğrularımız kadar yanlışlarımız da şekillendirir. Bu iki tezat anlamlı sözcük akrep ve yelkovan misali birbirini ardı sıra takip eder, hangisinin daha hızlı olduğuysa tamamen bize bağlıdır.
Bazen bir dağın yamacını tırmanırken attığımız adımımız kaygan bir zemine denk gelince bizi metrelerce aşağıya sürükleyebilir. Bu, bizi geriye değil tam aksine daha da ileriye götürecektir çünkü attığımız adımın hatalı olduğunu görüp birkaç adımla geriye düştüğümüz noktadan daha ileriye gidebiliriz.
Bu ve buna benzer eylemlerimizin bir grafiğe döküldüğünü düşünürsek kalp ritmini gösteren bir EKG sonucu gibi yukarı aşağı şeklinde olduğunu görürüz. Bu da bizim hâlâ yaşadığımızın belirtisidir. Kalp grafiğini düşünürsek eğer yukarı ve aşağı doğru sürekli farklı şekilde çizgiler çizen o grafik düz bir çizgi halini aldığında hayat bitmiş olur. O yüzden yaşamı dümdüz bir çizgiden oluşan insanlar risk almaktan çekinen ve hata yapmaktan korkan kişilerdir. Böyle olunca da yaşamadıkları bir hayatın yükünü sırtlarında taşımış olurlar. Ömürleri boyunca yaşadıklarını sanıp aslında yaşamadan bu iki kapılı handan geçip giderler.
Son günlerde karşıma çıkan bir Çin atasözü aslında anlatmaya çalıştığım şeyi az ve öz biçimde ifade ediyor.
“Çarpık ağaç hayatını yaşar, doğru ağaç ise masaya dönüştürülür”
Hatasız ve muhteşem bir yaşam sürdürdüklerini düşünenler önünde sonunda başkalarının onlara çizdiği bir güzergâh üzere yürüdüklerini idrâk ettiklerinde vakit çok geç olacaktır. Oysa kişinin yürüdüğü yolun bazen yanlış yere çıkmasıyla yılmadan yeni yolları denemesi ve bu arayış esnasında yaşamın da farklı ve güzel yönlerini keşfetmesi hayatını renklendirir.
Hayat beyaz bir sayfaya benzer ve üzerinde bulunan her bir karalama verilen mücadelenin nişanesidir. Başarılı insanlarda da öyle olmamış mıdır? Binlerce deneyin sonucunda icatlar ortaya çıkmıştır tarih boyunca. Her yanlış aslında kişiyi doğruya götüren birer basamaktır. Ancak sahip olduğu o beyaz sayfanın üzerinde silgi tozları ya da karalanmış cümleler yoksa eğer kişi bir başkasının cümlelerine kulak vermiştir yalnızca ve günü gelince de başkalarının izleri üzerinde yürüyerek hayatını noktalayacaktır. Kendine ait hayali bile olmadan dalmıştır rüyalara…
Başka bir pencereden bakarsak bu ifadeye “keşke”ler olacaktır hayatın içerisinde muhakkak çünkü hatasız ve kusursuz diye bir şey yoktur. Hatalarımız ve kusurlarımızdır bizleri ömrümüzce geliştiren ve olgunlaştıran. Hayatta hiç “keşke”nizin olmaması hayatınızı doğru yaşadığınız anlamına gelmez. Eğer öyleyseniz yürüdüğünüz yolda başkalarının ayak izleri vardır.
“Keşkesi çok olan yanlış yaşamıştır, keşkesi olmayan ise hiç yaşamamıştır!…”
Yani hata yapacağız, hata yapmaktan korkmayacağız… Hatalarımızdan ders çıkarıp doğru olana ulaşacağız!… Bir elimizde kalem varken diğer elimizde silgi olmalıdır ve hata yapmaktan korkmayıp defalarca denemeliyiz.



