Dost güvenilen sevilen anlamlarını taşır.

Bu anlam çerçevesinde bakıldığında  günümüzde dost bulmak mümkün mü?

Günümüzde dostluk ilişkilerine neden güvenilmez?

Bu konu üzerine kafa yormak ,Sosyolojik bir veri olarak değerlendirmesi gerektiğini cidden düşünüyorum.

Birçoğu  günümüzde dost yoktur dese de, henüz özgül ağırlığını yitirmemiş, gerçek dost, az da olsa vardır. Menfaatten uzak olmayan gönül dünyasına dayalı olarak gerçekleştirilemeyen dostluk ilişkileri kuru kepek gibidir.

Seküler anlayış, Maddi menfaatleri ön plana çıkarıp maddeyi asıl gaye yaptığı içindir ki toplumsal yarara dayalı olan samimi ilişkilere az rastlıyoruz.

Halbuki maddi menfaate dayalı dostluklar uzun sürmez.Hadiste:’Kişi:

Dostunun dini üzerindedir yüzden kimi dost edindiğine baksın’ ’buyrulur Şuurlu bir Müslümanın iç dünyasında: Madde amaç değil, araçtır yüzdendir  ki kurmuş olduğu dostluğu değerler ekseninde değerlendirir.

Toplumsal yapının bütünlüğü kurulan samimi dostluk ilişkileri ile güvence altına alınır. Toplumsal yararı ölçü alan dostluk ilişkileri belli normlar çerçevesinde gerçekleştirilir. Hadiste ifade edildiği gibi :’’ Kişi sevdiği ile beraberdir.

Sevgiyi esas alan dostluklar çoğalırsa topluma zarar veren kişi ve kurumlar amaçladıkları ortamı bulamaz.

Aydın ÇAVAK olarak derim ki : İyilikleri çoğaltalım ki kötülere yer kalmasın.

Bu köşe yazımda Dost olarak hayatını toplumsal yarara adamış  mümtaz Değerli Hocam Pr.Dr Reşat ÖZERCAN’dan  bahsedeceğim.

Kendisi hakkında yazdıklarım, İnşallah! Dua, mahiyetine geçer.

Yıllardır Kendisine hiçbir menfaatim olmadığı halde mütevazi kişiliği ve üslubu ile Aydın Bey!

Herhangi bir sıkıntın olduğu zaman rahatlıkla  bana gelebilirsin demişti.

Herhangi bir sıkıntım anında bana maddi ve  manevi olarak destek olan bir dostumun varlığını düşünmem hayatıma pozitif yönde katkı sağlayacağı önemli bir durumdu.

Değerli hocama birçok kere desteğine ihtiyaç duyduğumda hiç düşünmeden yardımıma koştu.

Hadisi şerifte : ‘’ İnsanların en hayırlısı başkasına faydalı olanınızdır’’  buyuruluyor.

Başkasının yararına olacak tavır ve davranışlarda bulunmanın önemi ortaya çıkıyor.

Kişisel çıkardan feragat edip toplumsal yararı ön plana almak dostluk açısından erdemli bir davranış olduğunu eminim herkes kabul eder.

Ziyaret amaçlı bir araya  geldiğimizde toplumsal problemlerden bahseder.

Kişisel konu gıybet ve dedikoduya asla yer vermezdi.

Kendisine hitaben Hocam siz ecdadın 3 Z kuralını fiilen uyguluyorsunuz(Zarafet, Ziyaret, Ziyafet ) dediğimde: Mütebessim bir çehre ile Hüsnü zan ediyorsunuz deyişini, dün duymuşum gibi hatırlıyorum.

Ulaşamadığım an geri dönüş yapar.

Mahcup bir tavırla kusura bakmayın o  an cevap veremedim der.

Aynı ilde yaşamıyor oluşumuz dostluğumuza bir engel teşkil etmiyor.

Bediüzzaman hazretleri ne güzel ifade etmiş:

Birimiz şarkta birimiz garpta olsak dahi kardeşlik ve dostluk sırrı ile aynı safta bir ve beraberiz.

Bizi bir ve beraber yapan değerler açısından olaya bakıldığında, zaman ve mekân kavramları ortadan kalkıyor.

Statülerini benliğini tatmin etmeye adayanların bu dostluk ilişkilerine anlam vereceğini düşünmüyorum.

Statüler resmiyete dayalı olduğu için normların(kural) soğuk yüzü ile karşılaşılır.

Dostluklar rabbin rızasını kazanmaya yönelik olunca değerinden bir şey kaybetmiyor.

Bu dostlukta şan şeref makam tutkunluğu yok ve gönül kapıları ardına kadar açık Kardeşinin sıkıntısını gidermenin hazzı var.

 İfade edildiği gibi:’’ Kim Müslüman kardeşinin sıkıntısını giderirse Allah ’da onun ahiretteki sıkıntısını giderir.’’

Bu düşünce ile hareket eden dostlarımızın çoğalması temennisi ile tüm gönül dostlarımıza Reşat Hocamın şahsında tüm ÖZERCAN ailesine ve özellikle Şinasi ve İbrahim ÖZERCAN ‘a Selam ve hürmetlerimle…

Dua eder ve dua beklerim. 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol