Depreme dayanaksız 66 okulumuz vardı.

Kısa sürede tamamını yıktık.

Devlet - Vatandaş işbirliği ile 24 ayda; 51 okul (718 Derslik),

195 Okul Kütüphanesi,

100 Tasarım Beceri Atölyesi,

2 Pansiyon,

46 Okul güçlendirmesi ve;

2 Okul spor salonu yaptık, hayırlı olsun.

*

24 Ay; 2 yıl yani.

2 Yılda bu kadar işi yapandan da yapımına vesile olandan da Allah razı olsun.

Sayın Valiyi ayakta alkışlamak lazım, ben alkışlıyorum.

*

Bu satırları okuyup da şehir adına heyecanlanmamak elde değil, değil mi?

Ama siz yine de heyecanlanmayın çünkü ayakta alkışladığımız Vali bizim Valimiz değil.

Yani 2 yıla bu kadar işin sığdırılıp eğitimin bu denli önemsendiği şehir de Elazığ değil.

Yukarıda aktardığım o devasa yatırımları şehre kazandıran Vali’nin adı; ne Çetin Oktay Kaldırım, ne Erkaya Yırık değil. Dr. Ömer Toraman hiç değil çünkü kendileri bu şehre yeni atandılar.

O Valinin adı; Tuncay SONEL

Tunceli’nin eski Ordu’nun mevcut Valisi.

Sayın Sonel’in bu verileri Twetter hesabından paylaştığını görünce iktibas etmek istedim.

Sayın Sonel Ordu’ya 2 yıl önce atandı.

Bahse konu olan bu iki yıllık süre içerisinde ise Elazığ’da 3 Vali görev yaptı: Çetin Oktay Kaldırım, Erkaya Yırık ve Dr. Ömer Toraman.

Demem o ki; o kadar şanssız bir şehiriz ki, bir Valinin Ordu’da yaptıklarını 3 Vali Elazığ’da yapamadı.

Hem de yaşanan depremden sonra eşi görülmemiş şekilde Elazığ’a aktarılan dünya dolusu kaynaklara rağmen.

Demek Elazığ’a son 2 Buçuk yılda aktarılan kaynaklar Sayın Tuncay Sonel’e aktarılsaydı Ordu Paris olurdu.

Şimdi bu yazıyı okuyanlar mukayese yoluna girip bu başarının gerekçesini Karadeniz olayına bağlayabilirler; Sayın Cumhurbaşkanının Karadenizli olmasından yola çıkarak.

Peşinen söyleyeyim; asla öyle değil.

Şayet öyle olsaydı Ordu’nun bütün Milletvekilleri Ak Partili olurdu.

Oysa Ak Partinin Elazığ’da 4 milletvekili varken Sayın Cumhurbaşkanının memleketi sayılabilecek olan Ordu da Ak Parti 3 Milletvekili çıkarmış.

Üstelik Elazığ’da sözüm ona bir tane de Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda MKYK Üyesi var. Bakan yardımcılarımız da cabası.

Öyleyse mesele nedir, mesele atın sahibine göre kişneme meselesidir.

Mesele Elazığ’ın siyasette temsil edilememe meselesidir.

Mesele siyaset mekanizmasının şehir yöneticileri üzerinde irade gösterememe meselesidir.

Mesele, Elazığ’ın Bahtsız Bedevi olma meselesidir.

Mesele, bu şehrin gerek muhalefet gerekse iktidar kanadından yeteri derecede önemsenmeme meselesidir.

Şimdi iktidar mensupları; “Haksızlık ediyorsun bize, biz Elazığ’ı Ankara’da da, TBMM’de de temsil ediyoruz.” deyip tu kaka ilan edecekler yine beni.

Önemli değil onlar yanılgı içerisinde olduklarını bile bilmiyorlar çünkü.

Onlar Elazığ siyasetçileri olarak mensubu veya yöneticisi oldukları partiyi Elazığ adına temsil etmeyi Elazığ’ı temsil ediyoruz zannediyorlar.

Temsil etmiş olsalardı depremde yaralanan bu şehri tedavi eder iyileştirirlerdi, saldım çayıra Mevla’m kayıra mantığıyla yönetip yataklara düşürmezlerdi.

Temsil edebilselerdi yukarıda saydığımız yatırımların kat be kat fazlasını depremi de bahane ederek Elazığ’a kazandırırlardı.

Kaldı ki; Sayın Sonel sadece eğitim ile ilgili olan yatırımları paylaşmış twetter hesabında. Kim bilir diğer konularda ne kadar yatırımın Ordu’ya kazandırılmasına vesile olmuştur.

Oysa Elazığ’da 2 buçuk yıl önce deprem nedeniyle yıkılan okulların bırakın yapımını, güçlendirilmelerinin hala devam ettiğini brifing dosyalarına koydukları için Milli Eğitim Bakanı tarafından papara yemişlerdi yöneticiler.

Kaç gündür yazıp çiziyoruz; en bariz örneği Esentepe Mahallesindeki Esentepe İlkokulu değil mi?

Yerinde yeller esiyor, arsasında geceleri sarhoşlar alem yapıyor.

Kumaş ortada iken kimse kalkıp da demesin biz siyaseten temsil ediyoruz bu şehri.

Hele şu muhalefete bir baksanıza…

Ya hu gözleriniz var da görmüyor, kulaklarınız var da duymuyor musunuz?

Ya da görüyor, duyuyor da işinize mi gelmiyor gerçekleri dillendirmek…

Bir gün de çıkıp 2 buçuk yılda neler yaptınız diye sorsanız boyunuz mu kısalır yoksa sizi idama mı götürürler.

Bir gün zahmet edip Milli Eğitim Müdürlüğüne veya İl Özel İdaresine gidip de; “2 buçuk yılda kaç tane okul yıkıldı kaç tanesi yeniden yapıldı?” diye sorup kamuoyunu bildirseniz sermayeden zarar mı edersiniz.

Ya hu hiçbir şey yapamıyorsanız dahi, deprem sürecinde sayısız firmalar, kurumlar kuruluşlar, sendikalar bu şehre okul yapma sözü vermemişler miydi?

Bunlardan hangilerinin sözünde durduklarını, hangilerinin bu şehir üzerinden reklamlarını yaptıktan sonra verdikleri sözü yerine getirmediklerini sorup öğrensenize.

Yapmazlar, etmezler. Sormaz, soruşturmazlar yazdığımızda da burun bükerler.

Çok da umurumuzdaydı zaten.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol