Biz ne ara bu hale geldik. Ne kadar duyarlıydık. Ben değil bizdik.

Evimizin bulunduğu sokakta vefat olsaydı dahi evlerde radyolarda müzik programları dinlenmezdi, evlerde, balkon, bahçelerde sohbetlerde ses tonlarına dikkat edilirdi, yüksek sesle gülemezdik.

Empati yapılırdı, komşumuzun üzüntüsü bizim üzüntümüz, komşumuzun mutluluğu bizim mutluluğumuz, komşumuzun matemi bizim matemimizdi.

Hatta komşu veya akraba kaybında kıyafetlere dahi dikkat edilir, bir süre daha sade ve koyu renk kıyafet tercih edilirdi.

Çocukken ailemizden böyle görmüştük.

Bu konularda ailelerimiz tarafından da uyarılırdık, dersimizi alırdık.

Öyle öğretildi bize.

Yetişkin olduk, orta yaş olduk, halen bu kurallar bizim için önemini ve güzelliğini koruyor.

Bu saygı aile içerisinde kazandırılmalı ki toplumu oluşturan aileler de topluma kazandırabilsin.

Yıllardır zaman zaman beni ve eminim ki benim gibi birçok kişiyi rahatsız eden yazacağım duyarsızlık içimizi acıtıyor.

Uyanalım, uyanalım.

“Ateş düştüğü yeri yakar” sözü ne yazık ki gerçekmiş.

Tabii ki hiç kimse vefat edenlerin yakınları kadar üzülemez, ama sıradan haber gibi TV kanallarından izlenip de unutulmamalı.

05.04.2021 Perşembe günü Tatvan’da düşen askeri helikopterde ki 11 şehit en son canımızı yakan, bütün Türkiye’nin kilitlendiği olay değil miydi?

Elazığ ve Elazığlıların gönüllerinde yer alan Korgeneral Osman Erbaş ve 10 askerin vefat haberi yürekleri yaktı.

Sanırım tanıyınca halk daha çok etkilendi.

Öğle sonu kaza gerçekleşti, arama kurtarma çalışmaları başlatıldı, cenazelerin Elazığ’a getirilmesi beklendi.

Ertesi gün sabahın nerdeyse ilk ışıklarına kadar iki yerel TV kanalı canlı yayın yaparak toplumu haberdar ettiler, sunucular o kadar çok etkilenmişlerdi ki sözcükler net değildi, ağlamaklılardı.

Şehit Korgeneral Osman Erbaş her kesim tarafından takdir dolu sözler ile anlatıldı.  

Sabah Elazığ Hava alanında yapılan törenler canlı yayın ile verildi.

Biz izleyiciler bayrağa sarılı dizi dizi tabutlardaki şehitlere ağladık, arkalarında bıraktıkları, tabutlara koşan, tabutlara dokunmak isteyen, dizlerinin bağı çözülüp yere çöken, şehitlerin resimlerini öpen, eşlere ağladık, analara ağladık, babalara ağladık, evlatlara ağladık, olayı anlamaya çalışan kucaktaki evlatlara ağladık, ağladık, ağladık….

Dualar ettik, anında onlar için camilerde okutulan dualara ellerimizi açarak dualara katıldık…

Her iki yerel TV kanalımız programları canlı canlı evlerimize getirdi.

Ulusal medya kazanın gerçekleştiği gün müzik programlarını yayından kaldırdılar.

Doğrusu beklenilen 3-5 günlük yas değil midir?

Yani yas derken eğlence programlarının kaldırılması dahi yeterli diye düşünülür.

11 şehidimiz 5-6 Mart günü toprakla buluştular.

6 Mart Cumartesi günü TV kanallarını gezerken, bir kanalda müzik programının aynı devam etmesi içimi yaktı.

Evet, program canlı değil, önceden çekimi yapılmıştı.

Ama o program o hafta programa konulmasa ne olurdu ki?

Birkaç dakika programa bakakaldım ve vicdanım çok sızladı, kendimi suçlu hissettim, bir an o törendeki manzara gözlerimin önüne gelince kaçar gibi kanal değiştirdim.

Bu duyarsızlık ilk değil ki… O kadar çok örneği oldu ki… şu an hatırladığım bir haberi de paylaşmak isterim.

28 Haziran 2016 tarihinde bir terör örgütüne ait 3 kişi İstanbul Atatürk Havalimanı dış hatlar terminalinin önünde önce silahlarla etrafı taramış sonra da üzerlerindeki bombaları patlatmışlardı. Bu terör saldırısı sonrası 44-45 kişi hayatını kayıp etmiş 236 kişi de yaralanmıştı.

Yine bazı ocaklar sönmüştü.

Günahsız insanların tek şanssızlıkları o saatlerde yolculuk yapabilmek için orada olmalarıydı.

İki gün sonra yani 30 Haziran 2016 tarihinde Osmangazi köprüsünün açılışı üst yönetim tarafından yapılmıştı.

O açılış töreni birkaç gün sonraya ertelenemez miydi?

Diye düşünürken bir cümle daha yürekleri incitti.

Açılış ile teröre darbeyi ilişkilendirdiler. 

Matemin çok taze olduğu gün “Bu gün burada bayram havası yaşıyoruz.

Bu eserler teröre verilen en güzel cevaplar olacaktır” gibi sözler ile incimedik mi?

Üzülmedik mi?

Hatta köprü açılışını oynayarak kutlayan insanlara ne demeli?

Hafızalarımızı yoklarsak duyarlı insanlar tarafından sosyal medyada da konuyu eleştiren sözler ve ilgili fotoğraflar kullanılmıştı.

Ne ara bu hale geldik…

Gelecek nesillere güzel miras bırakalım.

Şehitlerimize Allah’tan Rahmet, değerli ailelerine ve bu acıyı hisseden duyarlı insanlara başsağlığı diliyorum.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol