Canınızdan çok sevdiklerinizle uzun süre ayrı kaldınız mı?

Onları düşününce özlemden gözlerinizden sessizce yaşlar aktı mı? Doğanın en güzel yerlerinde yürürken gözleriniz o güzelliği görmeden gözleriniz özledikleriniz için  ıslandı mı?

Televizyonda en ilgi duyduğunuz bir programı dahi izlerken konudan kopup özledikleriniz ile anılarınızı tekrar yaşayıp izlediğiniz programın hiç farkında olmadan bittiğini fark ettiniz mi?

Önceden bulunmaktan çok mutlu olduğunuz arkadaş, dost ortamında sohbete dahil olduğunuz halde bir süre sonra ortamdan kopup fiziken orada ruhen özledikleriniz ile birlikte olduğunuzu his ettiniz mi?

Evinizin her köşesinde sevdiklerinizin, özlediklerinizin hayalini gördünüz mü?

Evinizde özlediklerinizin sesini gecenin sessizliğinde adeta duydunuz mu?

Özlediklerinizin, sevdiklerinizin evde çoğunlukla oturdukları koltuklara bakarak dakikalarca anılarınızı tekrar yaşadınız mı?

Beraber yaşadığınız şehrin her yerinde özledikleriniz ile bıraktığınız anıları orada yürürken yaşadınız mı?

Sevdikleriniz ile bıraktığınız anıları bazen acı tebessüm ile, bazen içiniz yanarak, bazen umutla, bazen beklenti ile yaşadınız mı?

Evinizin her tarafına onların resimlerini yaydınız mı?

Hasret kaldıklarınızın isimlerini anarken gözleriniz doldu, sesiniz titredi mi?

Yaşam çok kısa zaten, bu kısa ömürde sevdikleriniz ile bu kadar uzakta olmaya değer mi diye düşündünüz mü?

Sevdikleriniz uzaktayken doğum günleri, evlilik yıl dönümleri vb özel günleri buruk geçirdiniz mi?

Özlemden burnunuzu sızlatan aile bireylerinin bıraktıkları kıyafetleri koklayarak onların kokusunu içinize sindirdiniz mi?  

Bu sorular, bu duygular ilk aklıma gelen yaşanmışlıklarımdı.

Duyguları ifade etmeye kelimeler yetersiz kalır, bazen de kişiden kişiye değişebilir.

Küçüklüğümden beri ayrılık, özlem beni çok etkilerdi.

Veda sahnelerinde kime şahit olursam olayım gözlerim dolar.

Düğünlerde, havaalanlarında, terminallerde veda anlarından çok etkilenirim.

Çocukluğumda babamın görevi gereği birkaç yıl Adıyaman’da yaşamıştık.

Tatillerde annem ve kardeşim ile Elazığ’a gelirdik.

Babam bizi yolcu ederdi. Her ayrılış bana kâbus gibiydi.

Yüksek okul tahsilimi Diyarbakır’da yapmıştım. Sık sık Elazığ’a geldiğim halde her gidiş gelişimde yine biz kardeşler duygulanırdık, ağlardık.

Evlendikten bir yıl sonra sevgili eşim Asaf VAROL Almanya’ya doktora çalışmaları için gittiğinde yine başlamıştı hasretlik.

İletişim bugün ile kıyaslanmayacak kadar zor ve sınırlıydı. Birkaç ay sonra ben de eşimin yanına gittim. 23 yaşında gençtim.

O zaman ilk yurtdışına çıkışımdı. Sanki yurtdışına çıkınca dönüşte kimseyi göremeyecek sanmıştım.

Eşimin yanına gittiğim için çok mutluydum, özlemiştim ama yine arkada bıraktığım sevdiklerim vardı. Hasretlik vardı.

Bir süre sonra artık insan alışıyor gibiydi.

Eşimin çalışmaları bitince evimize dönmüştük.

Aradan yıllar geçti eşim bu defa da Amerika’ya gitti.

1990 yılı yine ulaşılabilirliğin, iletişimin zor, zor olduğu kadar da pahalı olduğu zamandı.

Onu yolcu ederken ki ağlamamı, sonra eşimin adı geçtiğindeki gözyaşlarımı bütün çevrem bilirdi.

Küçük oğlum 5 yaşındaydı, özellikle akşam olunca pencereden babasının geliş yolunu gözetlemesi, Amerika’nın saat farkını bildiği için gece derin uykudayken uyanıp babamı arayalım diye beklemesi, kendisinden sadece 3 yaş büyük ağabeyinin ona baba şefkatiyle sahiplenmesini görmek özleme özlem katan duygulardı.

Bu durum 9 ay nasıl geçecek derken eşim sağolsun yine birkaç ay sonra ben ve çocuklarımızın yanına gidişini sağlamıştı.

Bu defa Türkiye’den ayrılmam daha kolay oldu.

Artık yurtdışına çıkılsa da günlerin sayılı olduğunu biliyordum, en önemlisi ailenin tek çatı altında olmasının huzurunu yaşıyordum.

Benim eşime, çocuklarımın babalarına olan özlemleri bitmişti.

9 ay sonra tekrar Elazığ’a evimize döndük.

Bu defa da ben İngiltere’ye eğitim amaçlı gidecektim.  

1992 yılında büyük oğlum Cihan 10 yaşında, küçük oğlum Serkan 7 yaşındaydı.

Onları bırakıp gitmem hiç söz konusu olamazdı.

Hatta onların gelmesi mümkün olmazsa İngiltere’ye gitmemeyi de düşünmüştüm.

Eşimin Amerika’ya giderken yaşadığım üzüntü ve özlemden sonra bu defa da “gitmek mi zor?

Kalmak mı zor?” sorularına cevap veremedim.

Yine eşimin desteği ile ben gittikten birkaç gün sonra çocuklarım ve babam İngiltere’ye gelmişti.

Onlar geldi ama yine aile olarak hepimiz bir arada değildik.

Eşim Türkiye’deydi. Çocuklarımızın yaşları küçüktü.

Babaya özlemleri gün geçtikçe artıyordu.

Baba eksikliğini kapatabilmek için hafta sonu programını tamamen onlara göre yapıyordum.

Onların en büyük zevklerinden birisi babalarıyla futbol oynamalarıydı.

O boşluğu kapatabilmek için hafta sonları topumuzu alıp parklara giderdik, ben kaleci olurdum, onlar da zevkle oynardı.

Onları ne kadar oyalamaya çalışsam da her gün takvimde tarihi çizerek babalarının geliş tarihinin yaklaştığını görüp gün sayıyorlardı.

 O yıllarda şimdiki gibi telefonda uzun uzun konuşmak da mümkün değildi.

İlerleyen aylarda eşimde İngiltere’ye gelince özlem bitti ailece 2 ay birlikte kalabildik.

Yıllar hızlı geçiyordu. Çocuklarımız büyüdü.

Eğitim amaçlı Amerika’ya gittiler.

Roller değişti bu defa gidenler onlar, kalanlar anne – baba. Onların gidişi benim sağlığımı bozma anlamında milad sayılacak tarih oldu.

Özlemi iliklerime kadar hissettim, ilk yıllar telefonda konuşurken heyecandan, özlemden ağlamamak için kendimi engellemeye çalışsam da sesimin titremesine engel olamıyordum.

Zaman zaman eşiminde Amerika’da görevli uzun süre kalması, benim çalışmam nedeniyle çoğu zaman gidemeyişim hasretliği artırıyordu.

Bazen düşünüyorum duygusal olarak beni ne en fazla ne yıpratır?, ne etkiler?

ilk aklıma gelen cevap özlem, hasretlik.

Zaten bu kavramlar artık benim için kaçınılmaz oldu.

Evlatlarım ve zaman zaman eşimden uzak kalmamın ömrümü törpülediğinin farkındayım.

Evden ayrılan çocuklarınızın, eşinizin evde son çıkardığı kıyafetleri yıkamadan sakladınız mı?

Onları koklayarak sevdiklerinizin kokusunu içinize çektiniz mi?

Gardropta aylarca asılı duran ceketleri kucaklayıp ağladınız mı?

Duygularınızı kaleme alırken zaman tüneline girip anıları tekrar yaşadığınız için ağladınız mı?

Allah’ıma şükrediyorum ki sevdiklerimin telefonun diğer ucunda sesleri geliyor.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol