Geçen haftaki yazımdan dolayı bazı okurlar, meseleye tek taraflı baktığım eleştirisinde bulundular.

Hatta cinsiyetçilik yaptığımı ima eden bazı bayan okurlar bile oldu.

Kadın erkek ilişkileri üzerine, özellikle de bir kadının dünyası üzerine yazılar yazdığımı bu köşenin müdavimleri iyi bilirler...

Hilmi ve Ceren'in on yıllık evlilikleri delikanlıyı boşanmanın eşiğine getirmişti.

Ceren'i hayatından çıkarmaya karar veren delikanlı, içindekileri de bir mektupla dile getirmişti.

Ceren mektubu okuduğunda yazılanlara inanamadı.

Bir hayalkırıklığından çok, yazılanlara duyduğu üzüntü, genç kadını derin bir sessizliğe bürüdü.

Bir kadının sessizliği belki de en korkulacak şeydir, derler.

Bir süre sonra o da kağıda kaleme sarılıp iddialara ve suçlamalara kendince yanıt verdi...

"Kendimi aklamaya çalışmayacağım.

Bunun ne denli boş bir uğraş olduğunu, yazdıklarını ve bana yaşattıklarını gördükten sonra anladım.

Suçlamalarda haklı olduğun taraflar var, kabul ediyorum.

Ama sütten çıkma ak kaşık edasıyla mağduru oynaman yakışıksız olmuş.

Șimdi kalkıp sen de şunları yaptın demek pek benim tarzım değil ama o kadar çok suçlama var ki, bir kaçına değinmeden edemeyeceğim...

Sen fedakar eș, ben tu kaka, öyle mi?

Sen on yıldır sorunlu birine katlanmaya çalışan, hep özveride bulunan mağdur, ben evin yaramazı, öyle mi?

Yani Orhan Veli'nin dediği gibi, ben ciğercinin kedisi sen sokak kedisi, öyle mi?

Bir evlilikte eğer yolunda gitmeyen bir şeyler varsa, burada potansiyel suçlu arayıp kendini temize çıkarmak, işin kolayına kaçmak olur ve sorunları da asla çözmez.

Aksine sorunlara hep yeni sorunlar ekler ve çiftler arasındaki bağı zayıflatarak uçurumu da derinleștirir.

Sen işaret parmağıyla sürekli beni gösterip suçlu bu kadın, imasında bulunuyorsun ama aslında bu görüntüde daha ilginç bir gerçek gizli. İşaret parmağın suçlu diye beni gösterirken, diğer üç parmağın kapalı bir şekilde seni gösteriyor.

Zaten bu empatiyi yapabilseydin, ön yargılarından arınıp sağlıklı düșünebilirdin.

O zaman da bu ilişki belki bir arpa boyu da olsa, mesafe kat edebilirdi.

Biliyor musun, dünyada en kolay şeylerden biridir, bir kadını mutlu etmek.

Ama cinsiyetçi bakış açısı seni o kadar esir almış ki, beni de diğer kadınlarla aynı kefeye koymaktan hiç vazgeçmedin.

Farklı olduğumu görmedin, göremedin.

Bir kadın erkeğinden çok şey istemez.

Bir güler yüz, sevgi dolu bir yürek ve sevildiğini hissettirmek...

Sen bunlardan kaçını yapabildin bugüne kadar?

Önce bi dön de kendine bi bak ki, başkalarını suçlamaya yüzün olsun...

Hani üstadın dediği gibi, "varlıktan nasibini almamış olan, nasıl olur da varlık bahședebilirki..."

Neyse çok da uzatmak istemiyorum.

Madem kararını bu yönde verdin, var, bildiğin gibi yap.

Sana zorluk çıkarmayacağım.

Bu ülkede çocuklu dul bir kadın olmanın mücadelesini veremeyeğimi sanıyorsan, yanılıyorsun.

Her türlü zorluğa bir şekilde katlanırım.

Beni bilirsin, kolay kolay pes etmem, etmeyeceğim de...

Efecan bundan böyle bu hayattaki tek dayanağım olacak.

Son bir şey daha...

Șerefine leke sürecek hiçbir şey yapmadım.

Ve seni her şeye rağmen sevdim...

Ceren..."

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol