Öne Çıkanlar TEK AMACIMIZ ESNAFIMIZA HİZMET ETMEK Türk Eğitim Sen  malatya argovan spor Zülfü Demirbağ BAŞKAN YAVUZ SİTEM ETTİ

Bu haber kez okundu.

Küresel Isınma mı, Küresel İklim Değişikliği mi?

ÖZEL HABER-GÜLÇİN TURGUT

Elazığ’da hava sıcaklığının da mevsim normallerinde seyrettiğini bazı günler ise mevsim normallerinden 3 - 4 °C fazla olduğunu kaydeden Prof. Dr. Taner Şengün, “Küresel iklim değişikliği demek için ortalama değerlerin en az 30 yıllık değişimi şart…” dedi.

FÜ İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi Coğrafya Bölümü Başkanı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Şengün, küresel ısınmadan, iklim değişikliğine son günlerde ülkeyi etkisi altına alan sıcaklardan barajlara kadar birçok konuda gazetemize değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’de 1990 yıllardan, 2 binli yıllara kadar çok fazla sıcaklık artışı gözlenmediğini söyleyen Prof. Dr. Taner Şengün, İklim değişikliği ve hava sıcaklığının aynı kavramlar olmadığını söyledi. Öte yandan Temmuz ayının son çeyreğinde ve Ağustos Ayı’nda Elazığ ve çevresinde sıcaklıklarda artış gözlenebileceğini ifade eden Prof. Dr. Şengün, vatandaşlara tedbir almaları konusunda uyarılarda bulunarak, son günlerse görülen bu aşırı sıcakların artık insan yaşamını etkileyecek tehlikeli boyutlara ulaşmaya başladığını ifade etti

DÜNYADA YENİ NORMALLER KONUŞULMAYA BAŞLANDI

Dünya geneli belli bölgelerde ısınma, belli bölgelerde soğuma olduğunu kaydeden FÜ İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Şengün, bu nedenle küresel iklim değişikliği kavramı üzerinde durulmaya başlandığını dile getirerek, “Dünya ölçeğinde belirli miktarda sıcaklıklar artıyor ama belli bölgelerde normal seyrinde gidiyor.  Hatta bazı bölgelerde ise uluslararası yayınları dikkate aldığımızda küresel soğumayı da savunan ülkeler var. Özellikle bazı ülkelerde yaz aylarında extrem sıcaklık değerleri, kış aylarında ise extrem düşük sıcaklıkları görebilmekteyiz. Bu nedenle küresel iklim değişikliği kavramı Dünyada yeni normallerin konuşulmasına vesile olmaktadır. Bu durum küresel iklim değişiminin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Küresel ısınma birazcık arka plana itildi.” dedi.

MİNİMAL ÖLÇÜDE KÜÇÜK BİR YÜKSELME SÖZ KONUSU

Araştırmalara göre, Türkiye 1990 yıllarından 2 binli yılları kadar çok fazla sıcaklık artışı gözlenmediğini söyleyen Prof. Dr. Şengün, “Ülkemizde iklimlerde birçok büyük değişiklikler olmuyor. Ama zaman zaman extrem sıcaklıklar, zaman zaman extrem yağışlar, hortumlar, fırtınalar gibi olaylar görülebiliyor. Bu durum küresel iklim değişiminin bir sonucudur. 1990’lardan beri tartışılan bir konu vardı. Dünya ölçeğinde extrem(olağan dışı) olaylar artacak dendi. Günümüzde özellikle orta enlemlerde bu durum yağış, sıcaklık ve diğer atmosfer olaylarında görülmeye başlandı. Türkiye'deki sıcaklık artışına baktığımız zaman minimal ölçüde küçük bir yükselme söz konusu. Yaklaşık 30-40 yıllık dönemde hafif bir yükselmenin söz konusu olduğunu söyleyebiliriz. Ama bazı yıllarda da düşmeler var. Ancak trend sıcaklık artışı şeklinde ” diye konuştu.

İKLİM FARKLI BİR KAVRAM, HAVA SICAKLIĞI FARKLI BİR KAVRAMDIR

İklim değişikliği ve hava sıcaklığının aynı kavramlar olmadığı bu iki farklı kavramı karıştırmamak gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Şengün, “Bir yerde iklim değişikliğinden bahsedebilmek için en az 30 yıllık bir değerin ortalamasının değişmesi ve bunun aynı seyirde gitmesi lazım. 2021 yılında bir sıcak artışları oldu. Özellikle iç bölgelerimizde yağış azlığı oldu, sadece bir veya birkaç yıla bakarak kuraklık iklime girdik veya çöl iklimine girdik demek yanlış olur. İklim farklı bir kavram hava sıcaklığı farklı bir kavramdır. Öncelikle bunu çok iyi ayırt etmek lazımdır. Bu nedenle atmosfer içerisinde extrem sıcaklıklar, yağışlar, soğumalar olabiliyor bunlar önemli değil” ifadelerini kullandı.

ÜLKEMİZDE ÇOK FAZLA BİR SICAKLIK ARTIŞI GÖZLENMİYOR

Ülkemizde çok fazla bir sıcaklık artışı gözlenmediğini dile getiren Prof. Dr. Şengün, “Elazığ’da Temmuz- Ağustos Ayını göz önüne alıp değerlendirmede bulunursak geçmişte 42 veya 42.4 sıcaklıkların görüldüğü dönemler var. Bu bağlamda düşündüğümüz zaman Elazığ’da en yüksek sıcaklıklara Temmuz, Ağustos ayında ulaşılıyor.  Elazığ’da uzun yıllar ortalamasını 35 °C civarındadır. Günümüzde ise 37, 39 derecede seyrediyor.  Mevsim normallerini 3-4 °C aştığı görülüyor.” dedi.

KÜRESEL ISINMA DEMEK İÇİN 30 YILLIK BİR DEĞİŞİM ŞART

Küresel ısınma demek için 30 yıl bir süreçte sıcaklıkta artış olması gerekliğini kaydeden Prof. Dr. Şengün, “Türkiye açısından ortalama değere baktığımız zaman ortalama sıcaklıkların 3 - 4 °C üzerinde seyrediyor. Bu şekilde devam ederse uzun yıllar bu değerler devam ederse tabi ki biz o zaman iklim değişikliği diyebiliriz. Mesela şu anki ortalama değerler 35 derece 30 yıl sonra 38 derecece yıllık ortalama değer seyrederse iklimde bir ısınma olduğunu ifade edebiliriz.” şeklinde konuştu.

El NİNO, KÜRESEL BİR OKYANUS-ATMOSFER OLAYIDIR

El Nino’nun ülkemize olan etkisini değerlendiren Prof. Dr. Taner Şengün, “El Nino, küresel bir okyanus-atmosfer olayıdır. Dünyada ifade edilen bir durum ülkemizi de etkiliyor. Son yıllarda özellikle kara içlerinde El Nino etkisine bağlı olarak sıcak hava dalgalarının oluştuğunu görüyoruz. Güney Amerika'da, Asya'nın özellikle Güney kesimlerinde bunun etkileri daha fazla.  Ama son yıllarda kuzey yarımkürede de kara içlerinde de El Nino etkisinin ön plana çıktığını görüyoruz. ”dedi.

AĞUSTOS’TA SICAKLIK ARTACAK

Ağustos Ayı’nda Elazığ ve çevresinde sıcaklık artışı olacağını ifade eden Prof. Dr. Şengün, özellikle Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu hatta Elazığ, Malatya çevresinde de sıcaklığın mevsim normallerinin üzerine çıkacağını düşünüyoruz. Buna bağlı olarak da kara içlerinde özellikle İç Anadolu, Doğu Anadolu’nun Güneyi ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Temmuz ayı ve Ağustos ayının çok sıcak geçeceğini öngörüyoruz.” diye konuştu. Şengün “Özellikle Avrupa’nın güneyinde özellikle İspanya, İtalya ve Yunanistan’da çok yüksek sıcaklıkların görüldüğü ve bu sıcaklıkların afet boyutuna ulaştığını söylemek mümkün. Son günlerde Anadolu’nun batısında görülen yüksek sıcaklıkların Okyanus üzerinden gelen bu sıcak hava dalgasının bir sonucu olduğunu” ifade etti. Özellikle günümüzde Çin, Pakistan, Hindistan Amerika’da Kaliforniya Eyaleti, İspanya ve Yunanistan çevresinde görülen aşırı sıcaklar kara içlerindeki sıcak hava dalgalarının bir sonucudur.

AŞIRI SICAKLIK DOĞAYA ZARAR VERİR

Prof. Dr. Şengün, aşırı sıcakların insanlara, doğaya, tarımsal üretime aynı zamanda çeşitli bitkilerin zarar görmesini sebebiyet verdiğini söylerken, “Bu durum sadece Türkiye'ye mahsus değil. Özellikle şu an Yunanistan'da, İtalya’da, İspanya'da,  çok aşırı sıcaklar var. Aşırı sıcaklıkların özellikle orman yangınlarına da sebep verdiğini görüyoruz. Aşırı sıcaklar tarımsal üretimde de bazı sıkıntılar oluşturabiliyor. Özellikle sonbahar başlangıcında toplanacak bazı meyveler aşırı sıcaklar nedeniyle etkilenebilir kalite ve rekolte düşüşlerine sebep olabilir. “ dedi

SU AZLIĞINI DA ORTAYA ÇIKARABİLİYOR

Türkiye olarak yer altı suyu açısından yeterli bir durumda olmadığımızı söyleyen Prof. Dr. Şengün, “Yüksek sıcaklıklar aşırı su tüketimini de ortaya çıkarabiliyor. 2022- 2023 yağış döneminde Elazığ ve Türkiye’nin belli bölgelerinde yeteri miktarda olduğu düşünülse de yeraltı sularında fazla bir yükseliş olduğunu düşünmüyoruz. Hala yeraltı suyu seviyesinde önemli miktarda su eksiğimiz var. Yeraltı suyu açısından önceki yıllara göre hala yeterli bir durumda değiliz.” şeklinde konuştu.

AŞIRI SICAKLAR BARAJLARI DA ETKİLİYOR

Barajlarda oluşan buharlaşmanın su seviyesini düşürdüğü kaydeden Prof. Dr. Şengün, “Türkiye'deki özellikle İstanbul çevresi bu yıl çok yağış almadı. Bu nedenle bu bölge barajları açısında büyük risk. Nitekim İstanbul çevresindeki barajlardan daha çok içme suyu ihtiyacı karşılanmaktadır. Elazığ’daki barajlar daha çok sulama ve enerji amaçlı kullanılıyor. Aşırı sıcaklar ve bunun ortaya çıkardığı buharlaşma enerji üretimine de yansıyacaktır.  Çünkü buharlaşma arttıkça da barajlardaki seviye hızla düşmeye başlayacak. Bunun sonucu olarak da bir su azlığı ve su stresi dediğimiz bir olay ortaya çıkacaktır.” dedi.

BARAJLAR İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE SEBEP DEĞİL

Barajların iklim üzerinde çok fazla bir etkisi olmadığını kaydeden Prof. Dr. Şengün, “Barajların su toplama haznesinde biriken sular iklim anlamında o bölgede çok büyük değişiklere sebebiyet vermemektedir. Bunun dışında Baraj gölleri; karın yerde kalma süresi, düşen yağışların cinsi, ortamdaki nemlilik konusunda çok cüzi artışlara sebebiyet vermektedir. Bilinenin aksine baraj gölleri iklim değişimine sebep olmamaktadır. İklim değişimi dediğimiz zaman bütün iklim verilerinin ve parametrelerin değişmesi gerekiyor. Elazığ ve Keban Baraj Gölü çevresinde Barajın yapıldığı 1975 yılı öncesi 25 yıl ve sonrası 25 yılın verilerini inceleyerek yaptığımız çalışmada belirgin değişiklik göremedik.” ifadelerini kullandı.

10.00 İLE 16.00 ARASINDA DİKKAT

Aşırı sıcaklara karşı vatandaşları da uyaran Prof. Dr. Şengün, “Vatandaşlarımız özellikle saat 10.00 ile 16.00 arasında işi olmadığı müddetçe dışarı çıkmamasın. Yine şapka, gerekirse şemsiye kullanmalarını tavsiye ediyorum. Bol sıvı tüketimi gerekmektedir. Son yıllarda klima kullanımındaki artış had safhada. Bu da enerji tüketimine ve karbon salınımı artışına sebep olmaktadır.  Bunun yanında enerji kullanımındaki artış şehirlerde önemli bir sorunu da ortaya çıkarıyor. Özellikle şehirlerde ısı adası değimiz daha sıcak ortamların oluşmasına sebep olmaktadır.” dedi.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol