Öne Çıkanlar 2023 yeniufuk elazığyeniufuk spor Bilgilendirme Toplantıları Devam Ediyor Cumhuriyet Bayramı Coşkuyla Kutlandı

Bu haber kez okundu.

"Tek Adam Rejimi Bitmeden, Ekonomi Düzelmez!"

Fabrikaların, işletmelerin, madenlerin, limanların satıldığını söyleyen Başkan Gürgözeler, plansız programsız ve denetimsiz savurganlığın sonucunda ekonomin çökertildiğini dile getirdi…

RÖPORTAJ: GÜLÇİN TURGUT

Seçim sonrası Türkiye ekonomisini değerlendiren İyi Parti İl Başkanı Servet Gürgözeler’le sohbet tadında söyleşi gerçekleştirdik. Seçim sonrası sorunların artarak devam ettiğini söyleyen Başkan Gürgözeler, üretimi artıracak, israfı önleyecek bir çalışmanın yapılmadığını belirtti. Gürgözeler, yılsonuna kadar enflasyon  %38,23 oranında artarak, %58 olacağını işaret ederek, hayatın daha da pahalılaşacağını kaydetti. Ülkenin içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtulması için parlamenter sisteme dönmek gerektiğini belirten Başkan Gürgözeler, Cumhurbaşkanı hükümet sisteminde ise AK Parti ve MHP milletvekillerinin hür iradelerinin olmadığını Cumhurbaşkanı ne derse onu yaptıklarına vurgu yaptılar.

İYİ PARTİ İL BAŞKANI SERVET GÜRGÖZELER İLE YAPTIĞIMIZ RÖPORTAJ ŞÖYLE…

Sayın Servet Gürgözeler, seçimlerin üzerinden yaklaşık 3 ay geçti, seçim sonrası Türk ekonomisini değerlendirir misiniz?

SEÇİM ÖNCESİ OLUMSUZLUKLAR KATLANARAK DEVAM EDİYOR

 “Görünen köy kılavuz istemez”, demiş atalarımız. Ne söyleyeyim şimdi her şey ortada değil mi? Seçim öncesi olumsuzluklar katlanarak devam ediyor. Türkiye’mizin tek adam iktidarıyla, bu kafa ve mevcut bu kamu yönetimiyle düzlüğe çıkması, halkın rahat nefes alması mümkün değil. Yaşıyor ve görüyorsunuz seçim öncesi neler söylendi şimdi neler yapılıyor. Devlet adamı vatandaşına yalan söyler mi? Vatandaşını aldatır mı? Her alanda maalesef çöküntü devam ediyor. Ekonomik alanda, siyasi alanda, ahlaki, eğitim ve kültür alanlarında… Özellikle ekonomi alanında… Ekonominin dümeninde dün başka telden çalan bir kadro vardı onlar gitti şimdi ayrı bir telden çalan kadro var. Dün hayallerle ekonomiyi rayına sokulacağına inanan bir kadro vardı bugün halkı ezmeye çalışan bir kadro… Ne değişti Allah aşkına? Dün halk ekonomin dişlileri arasında eziliyordu bugün yine ezilen bu ülkenin insanları… Siz üretimi artıracak, israfı önleyecek bir çalışmanın yapıldığını görüyor musunuz? Yine milletin sırtından hükümete yakın 3-5 şirkete milyar liralık ihaleler, yine enflasyonu artırıcı kararlar, yine halkın iliğini emen zamlar, yine hükümete hizmette kusur göstermeyen bürokratlara üç dört maaş; yine denetimsizlik yine plansızlık…

Merkez Bankası Başkanı yılsonu enflasyonun %58 olacağını söylüyor. Bu konuda hakkında ne söylemek istersiniz?

HAYAT DAHA DA PAHALLILAŞACAK

Başkan açık açık beyan etmiş. Halkta gerçek hayat pahalılığını gizleyen ve halkı fakirleştiren TÜİK’in ilk 6 aylık enflasyon oranı ne kadardı %19,77. Yılsonu için verilen rakam ne? %58 bu demektir ki yılsonuna kadar enflasyon  %38,23 oranında artacak. Yani bu bizim iyi günlerimiz. Kısaca hayat daha da pahallılaşacak. Vatandaş daha da ezilecek. Yıllarca har vurup harman savurmanın sonucu bütün bunlar. Hatırlayın 2002-2008 yıllarında bir Maliye Bakanı vardı. Unakıtan: “Ne banka bırakacağız ne fabrika ne de işletme… Liman da bırakmayacağız hepsini satacağız. Neymiş yabancıya satmayalım yerliye sataymışız. Kimmiş yerli? Parayı veren düdüğü çalar.”Tüpraşı Ruslara satar mısınız?”, diyorlar. Satarım arkadaş! Stratejik yer imiş, e stratejisi! Önemli olan müşteri bulmak… Müşteri gece gelsin pijama ile çıkarım karşılarına” bugünlerin sıkıntısının temelleri işte bu sözlerle atılmıştı. Sonra sattılar durmaksızın. Fabrikaları, işletmeleri, madenleri, limanları… Babalarının malıymış gibi Cumhuriyetin 70 yıllık kazanımların bir bir satılar. Bir tarafta uygulanan KDV ve ÖTV ile halktan toplanan dolaylı, dolaysız vergiler diğer yanda borçlar.

TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN DIŞ İÇ BORCU, 459 MİLYAR DOLAR

Biliyor musunuz bugün itibarı ile Türkiye Cumhuriyetinin dış iç borcu, 459 milyar dolar…  Sonra bir furya ile başlatılan devlet garantili yap işlet devret modası. İyi hoş da geçilmeyen köprüler, sahasına uçak inmeyen hava alanları. Bir takım firmaları maliyetini onlarca katı bedelle ve döviz karşılığı yaptırılan bu hizmetler karşılığı ödenen döviz, devlet bütçesini adeta silip süpürdü. Bitmedi Hazine ve Maliye Bakanı Damat Berat Albayrak’ın kifayetsiz yönetimi ile hazinenin dibi delindi. Sonra, bakın size bir gecede olanları anlatayım. Tarih 20 Aralık’ı 21 Aralık’a bağlayan gece Dolar güne 16.50 TL ile başlıyor, akşam saatlerinde bir dolar 18, 36 TL’ye yükselerek yeni bir rekor kırıyor. Birileri külliyatlı miktarda dolar satıyor. Sonra gece yarısı “Dövize Endeksli Mevduat” kararı ile dolar ani düşüşe geçiyor. Sabah dolar 11 lira. Dövizini 18,16’dan bozduran birileri köşe oluyor. Bir büyük vurgun vuran kim? Belli değil. Vurulan hazine… Şimdi bana “Dövize Endeksli Mevduat” ne demek, diye soracaksın, değil mi? Ben, iktisatçıyım, şunu rahatlıkla söyleyeyim ki bu; parası olanı, zengini devlet eliyle daha zengin etme uygulamasıdır. Elbette yalnızca dövizle, faizle, para oyunları ile devlet çökertilmedi.

PLANSIZ PROGRAMSIZ VE DENETİMSİZ SAVURGANLIĞA DAĞ DAYANIR MI?

Yaptırılan saraylar, özel uçak filoları, lüks makam otoları, ihdas edilen bakan yardımcılıkları, bir kişiye üç beş maaş modası… Dedim ya bu günlere hovarda evladın baba parasını plansız, programsız har vurup harman savurması sonucunda gelindi. Yaşanan doğal afetler, depremler ve sel baskınları da tuzu biberi oldu bütün bunların. Eh bütün bu plansız programsız ve denetimsiz savurganlığa dağ dayanır mı? Dayanmadı işte. Sonuç, sonuç ortada… Hazinesi tamtakır bir merkez bankası, yıllık olarak üç rakama ulaşan enflasyon… Türkiye’nin en büyük parası ne? İki yüz lira değil mi? Ederi ne kadar 7,43 dolar ya da 6.74 EURO diğer bir deyişle yarım kilo kıyma yahut iki karpuz… 1 Mart 2012’de Merkez Bankası'nda düzenlenen Türk Lirası Simge Tanıtım Programında yaptığı konuşmada, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ne demişti: “Para, tıpkı bayrak gibi, tıpkı milli marş gibi, bir ülkenin gücünü, itibarını, bağımsızlığını simgeler. Paranın itibarı, ülkenin itibarıdır, milletin itibarıdır.” Şimdi siz hesap edin ülkenin ekonomik olarak düştüğü durumu ve itibarını…

Hükümet zamanında güzel işler de yaptı. Yapılan yatırımlar var. Ulaşımda, sağlık alanında, savunmada. Hayata geçirilen projeler hakkında neler söylemek istersiniz?

FAHİŞ FİYATLARLA YAPILAN YATIRIMLARDIR

  Ben inkâr etmiyorum ki 23 senedir AKP iktidarda elbette bir şeyler yapacaktı. AKP iktidara geldiğinden bugüne dek toplanan toplam vergi tutarı 2 trilyon 700 milyar dolar, yurt dışından alınan kredi 460 milyar dolar, sattığı fabrika işletme liman ve madenlerin getirisi 71 milyar dolar, hazinenin son durumu eksi 60 milyar dolar. Kısaca AKP’nin iktidar olduğu 23 yıl içerisinde toplam olarak 3 trilyon 390 milyar para harcanmış.  Bu parayla biliyor musunuz 41 Keban barajı yapılır. Kaldı ki AKP iktidarının hizmet diye milletin gözüne gözüne soktuğu yatırımlar, yani sizin dediğiniz yollar, köprüler, şehir hastaneleri, hava limanları hazineden beş kuruş çıkmadan, vatandaşı 10-20 yıl arası borçlandırarak üstelikte fahiş fiyatlarla yapılan yatırımlardır. Şunu yaptı bunu etti diyorsunuz. Yapılanlar ile tahrip edilenleri ve ülke zararlarını terazilersek zararın, kârdan çok çok fazla olduğunu görürüz. Yapılanlar planlı programlı, açık şeffaf ve denetlenebilir bir biçimde yapılsaydı ülke bu durumda gelmezdi.

Planlı, programlı, açık şeffaf denetlenebilir, diyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız?

DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI OLSAYDI ÖNCELİK OVALARIMIZIN OLURDU

Elbette! Hatırlayın AKP iktidarından önce Devlet Planlama Teşkilatı vardı. Devlet Planlama Teşkilatı, 5 Ekim 1960 tarihinde kurulmuştu. Amaç; devletin ekonomik, sosyal ve kültürel amaçlarının belirlenmesinde hükümete danışmanlık yapmaktı. Bu kuruluş ülkenin ihtiyaçlarını önceleyerek üç, beş yıllık kalkınma planları yapardı. 2011 Devlet Planlama Teşkilatı kapatıldı. Hükümetten emir almayan bu bağımsız kuruluşun yerine Kalkınma Bakanlığı kuruldu. 2018’de de Kalkınma Bakanlığı ile Maliye Bakanlığının Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü birleştirilerek Cumhurbaşkanlığı bünyesinde Strateji ve Bütçe Başkanlığı oluşturuldu. Bu yeni oluşumların önceliği ne olur elbette ki siyasi kazanç getiren yatırımlar olur.  Bakın size ilimizle ilgili bir örnek vereyim. Biliyorsunuz Elazığ’ın iki büyük ovası var: Uluova, Kuzova… Her iki ova da yanı başlarında akan Fırat’ın suyuna hasret… Bir de Elazığ’ı Malatya’ya bağlayan karayolu ve Kömürhan köprüsü var. Malatya yolu ve Kömürhan köprüsü…  Şimdi, DPT olsa ovaların sulanmasına mı öncelik verir yoksa var olan yol ve köprünün yenilenmesine mi? Elazığ Malatya yolu yaklaşık 850 milyon liraya yaptırıldı. Aynı parayla Uluova ve Kuzova sulanabiliyordu. Ovalar sulanırsa 40 bin kişi ekmek yiyecek, iş sahibi olacak, ekonomiye katkıda bulunacaktı. Ancak hükümet önceliği nereye verdi: Kömürhan köprüsüne. Niçin verdi? Onuda çözmüş değilim. Ha ben yol yapılmasın köprü/ tünel inşa edilmesin demiyorum. Yapılsın ancak öncelik ovaların sulanması olmalıydı. İşte Devlet Planlama teşkilatı olsaydı öncelik ovalarımızın olurdu. Denetime gelince hangi hükümet olursa olsun halktan topladığı vergilerin hesabını halkına vermek zorundadır. Vatandaşa hükümet nasıl hesap verir? TBMM ve Sayıştay vasıtası ile… Şimdi ben soruyorum size TBMM’si devre dışı bırakılmış, Sayıştay’ı işlevsiz hale getirilmiş bir hükümet vatandaşına nasıl hesap verecek. Yahut vatandaş bu hükümeti nasıl denetleyecek?

Peki, başkanım çare?

Çare, Yeniden millet iradesini en üst düzeyde temsil eden parlamenter sisteme dönmek.

Cumhurbaşkanı da millet iradesi ile seçiliyor?

CUMHURBAŞKANININ PARTİLER ÜSTÜ OLMASI VE BÜTÜN MİLLETİ KUCAKLAMASI GEREKİR

Peki, ben size sorayım Cumhurbaşkanı tarafsız mı? Hayır, Mevcut duruma göre Cumhurbaşkanı aynı zamanda bir partinin de genel başkanı değil mi? Bir parti başkanının önceliği nedir? İktidara gelmek veya iktidarda kalmak… Oysa Cumhurbaşkanının partiler üstü olması ve bütün milleti kucaklaması gerekir. Şimdiki uygulama nasıl? Bakın size açık bir örnek vereyim. Biliyorsunuz verdiği kararlarla çalışanları mağdur eden TÜİK’in verilerine göre 2023 yılının altı aylık enflasyonu % 19,77 imiş. Bu rakam da ayrı bir konu ya neyse!  Bu farka %5’lik refah payı da eklendi ve emeklilerin aylıklarına %25 zam verilmesi kararlaştırıldı değil mi. İyi de uygulama? Maaşı 7500 liranın üstünde olanlar bu haktan yararlandı. Ya 7500 liranın altında olanlar?  Efendim kök maaş yok gövde maaş derken 7500TL maaş alan yaklaşık 7 milyon emeklinin maaşı yine 7500 TL’de kaldı. Bir büyük haksızlık değil mi? TBMM üyelerinden 200’ü yapılan bu haksızlığı düzeltmek için TBMM’sinin toplanmasını istedi mi istedi. Meclis muhalefet partililerin iştiraki ile toplandı mı toplandı. İktidar Partisi ve onun koşulsuz destekçisi MHP mecliste hazır kıta meclis koridorlarında bekledi mi? Bekledi. Başkan yoklama yaptı çoğunluğun sağlandığını beyan etti. Sonra birden hurra meclis dışında bekleyen AKP ve MHP milletvekilleri duvarında egemenlik kayıtsız şartsız milletindir yazılı salona bir hücum girdiler mi?  Ne görüşülecekti? Emekliye yapılan bu açık haksızlık. Görüşüldü mü?  Hayır! Alınan emir doğrultusunda meclis oy çoğunluğu ile tekrar tatile girdi. Şimdi siz söyleyin bu meclisin iradesi var mı? Yani şimdi siz Türk milletini TBMM’si temsil ediyor. Milletin seçtiği milletvekilleri kendi hür iradeleri ile hareket ediyorlar diyebiliyor musunuz? Yani AKP ve MHP milletvekillerinden hiç birinin bu açık ve haksız uygulamaya karşı vicdanı sızlamadı. Ben inanmıyorum. İşte Partili Cumhurbaşkanı hükümet sistemi bu! Vekillerin hür iradeleri yok. Onlar Partili Cumhurbaşkanı ne derse onu yapıyorlar.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol