24 Ocak günü şehrimiz depremle sarsılmıştır, geçen 20 günlük sürede ortaya çıkan depremin şiddetine göre can kaybının çok olmadığı,Ekonomik kaybın beklenenin çok üstünde olduğu ortaya çıkmıştır.

Kayıtlara göre şehrimiz böyle bir olayı 1870 yıllarında yaşamıştır o yıllarda bu olayı yaşayan hiç kimsenin şu an hayatta olmadığı bilinmektedir. Şehir Harputan ovaya taşındığından beri bu şiddete bir depremi şehir ilk defa yaşamış görünüyor.

  

"Varoluşundan bu yana insanoğlunu en çok etkileyen birçok doğal afet olayının başında önlenemez nitelikte ve en korkulanı depremler olmuştur… Bu türden doğa olaylarına önce kutsallık atfedilerek, kurbanlar adanarak doğa olaylarından korunmaya çalışılmıştır. Tarihsel süreç içerisinde Antik ve Orta Çağ filozoflarınca jeolojik kökenli bir afet olan depremler hep merak edilmiş ve bunu anlamak için sorgulanmaya başlanmıştır..."

Günümüze gelindiğinde depremin artık şimşeğin çakması,hortumun oluşması,kasırganın esmesi gibi bir doğa olayı olduğu anlaşılmıştır. 

                     

 Allahın doğanın işlemesine koyduğu bir yasa olduğunu kabul edilmiştir,yani doğal afetin içinde rahmette bulunmaktadır.

   

Depremin doğaya veya İnsana faydası nedir? Sorusuna sadece bir tanesini söyleyerek geçmek istiyorum. 

Bu gün için Anadolu da ki verimli ova topraklarının tamamı Depremlerden sonra oluşmuştur. 

Deprem bir Sünnetullahtır diğer ismiyle Allahın yasasıdır, İnsana düşen doğayı katledip kendi istediği şekle çevirmek değil doğanın yasalarına uymaktır. 

Doğanın yasaları belli değilmi;

-Ovaya bina yapmayacaksın.                                                                                                                     

-Ağaçları kesmeyeceksin.                                                                                                   

 –Çevreyi kirletmeyeceksin.                                                                                                             

– İnsan hayvan ve bitkilere zarar vermeyeceksin(v.b). 

Bunları yaparsanız bedelini ödersiniz ve kendi kendinize zulmetmiş olursunuz. Dünyada yaşanan süreçte budur. Allah doğaya koyduğu tabiat ayetleri ile bizi uyarıyor. 

Yaşanan afetle birlikte sosyal yapıda bir kırılma yaşandığı gözlemleniyor. Kadim şehir efsanesi çökmüş,Elazığ Türkiyedir anlayışı askıda kalmış,sekiz köşe şapkaya yüklenen anlamlar hayatta karşılığını bulamamıştır. Afet krizini ekonomik olarak kazanca ranta çevirmek gibi saçma sapan bir sözü sahiplenenler,devreye çok çabuk girmişlerdir. 

Tefecilik sadece parayla olmuyor,günlük hayatta neyin sıkıntısı çekiliyorsa, sıkıntısı çekileni bu bir fırsattır diye düşünüp fahiş fiyata kim çekiyorsa bu da tefeciliktir. 

Afet sonrası ev ve kira fiyatlarını iki katına çıkarıp fahiş bir şekilde artıranlar seccade parçalasalar da tefecidirler. Nakliye fiyatlarını fahiş bir şekilde artıranlar tefecidirler.

Yardım malzemesini şehrimize gelip buradaki esnaftan yapmak isteyen yardım severlere bazı esnafımızın tavrı hiç iyi olmamıştır. Afet bölgesi ilan edilsin tartışmalarında, Milletvekillerimiz parti disiplinini veya partilerini Şehirden üstün tutup gereken tavrı ortaya koyamamışlardır.

Asıl kırılması gereken ön yargılarımızı zihnimizde çok sağlam kaleler içinde tuttuğumuz için bir kırılma yaşandığını düşünmüyorum.

Yaşadığımız Depremde hayatlarını kaybedenlere Allahtan rahmet diliyorum.

Acılı İnsanımıza dua ediyorum dua ve sabretmekten başka bir şeyde elimizden şu an için gelmiyor.

İnanıyorum bu acılar bize çok şey öğretecektir.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol