Okullar açıldı.

Ama sorunlar, sıkıntılar, eksiklikler bitmek bilmiyor.

Arka arkaya şehrin yaşadığı depremler okulları da vurdu.

Birçok okulda tadilatlar devam ediyor.

Bu sebeple de binlerce öğrenci başka okullarda eğitim öğretime alındı.

Bu da sıkıntıları beraberinde getiriyor.

Okulların kapasitesi yeterli olmadığı için, sabah ve öğle uygulamasına zorunlu olarak geçiş yapıldı.

Sabahçılar günün en erken saatinde uykusuz okula gelmeyi kabullenmek istemezken, öğleciler için ise durum daha da zor görünüyor.

Çünkü çıkış saatleri törenle birleşince 19'u buluyor.

Bu da özellikle kız öğrencilerin ailelerine hayli sıkıntılı bir süreç yaşatıyor.

Kışın gündüzler daha da kısalacağı için karanlığa kalacak olan öğrencilerin 19'dan sonra eve gelecek olmaları aileleri şimdiden kara kara düşündürüyor.

Özellikle lisede okuyan genç kızları olan aileler diken üzerinde.

Aileler bu konuda yetkililerden köklü bir çözüm bekliyor.

Ders saatlerinin düşürülmesi ya da günlük ders sayısının azaltılması üzerinde bir çalışma yapılmasını bekliyorlar.

Oysa Elazığ sonradan da olsa Afet Bölgesi ilan edilmişti. Buna rağmen diğer on ile tanınan bazı haklardan mahrum edildi.

Ders saatinde kısıtlama uygulamasına Elazığ'ın dahil edilmemesi de bunlardan biri...

Kız öğrenci babası olan bir arkadaşım benim de söylemek istediklerimi özetliyordu bir bakıma: "Kızım, Şehit Oktay Bulun Anadolu Lisesinde okuyor.

Okul, depremde ağır hasar gördü.

Dolaysıyla geçen yılın ikinci döneminden beri Harput Anadolu Lisesine zorunlu geçiş yapıldı. 13.15 - 18.35 okula giriş ve çıkış saatleri..." dedi ve devam etti: "Mazota gelen son zamlardan sonra servis ücretleri katlanınca kızımı servise yazdıramadım.

Açıkçası ev de okula çok uzak değildi. Kızım da okula yürüyerek gidip gelebileceğini söyleyince, servisten vazgeçtim ama böylesi de hiç içime sinmedi, sinmiyor.

Her akşam aklım, acaba kızım eve bu akşam da geldi mi, sorusunu sormakla geçiyor.

Bu psikolojiyi size ne yapsam yeterince anlatamam.

Ne hayat pahalılığının varlığı ne sınıfta kalmanın geri getirilmesi ne de devamsızlıktan kalmanın yeniden hayata geçirilmesi bu konu kadar önemli değil nazarımda.

Hiç birşey kızımdan, çocuklarımdan daha değerli değil.

Ayrıca Ulukent mahallesi sicili temiz bir mahalle değil maalesef. Tinerciler, serseriler eksik olmuyor.

Hele akşam belirli bir saatten sonra caddede değil genç bir kızın, bir erkeğin bile yalnız başına yürümesi oldukça zor olabiliyor..." diye ekledi. Benzer şikayetler diğer kız babaları tarafından da dile getiriliyor.

Velilerin okul yönetimine de ilettikleri bu sıkıntılar şimdilik yanıt bulmadı ama inşallah bu yazıyla birlikte konu gündeme gelir ve gerekli adımlar atılır.

Bozulan insan ilişkileri, ekonomik sıkıntıların getirdiği öfke ve gazetelerin üçüncü sayfa haberlerindeki artışlar haliyle velileri endişelendiriyor.

Unutmayalım ki, bu çocuklar bizim geleceğimiz, yarınlarımız...

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol