Refiklerimizden TEK MEDYA’nın açılışındaydık.

Teknolojik donatılarıyla göz dolduran mekanın açılışı da şehrin önemli dinamiklerinin iştirakleriyle göz doldurup gönüllerin hoş olmasına vesile olmuştu.

“Adım Adım 2023, İl İl Anadolu” programı kapsamında ilimizde bulunan Milliyetçi Hareket Partisinin çatı yöneticilerinden yerel siyasetin duayen isimlerine, STK temsilcilerinden muhtarlarımıza kadar bir çok kesimin renklendirdiği açılış meslektaşımız sevgili Zülfü Bal’ın şahsi maneviyesine yaraşır türdendi.

Köklü bir basın ve medya geçmişi olan ancak son zamanlarda merdiven altı gazeteciliğin had safhada olmasıyla ünlenen şehrimizde bir taraftan istihdama katkı, diğer taraftan basın ilke ve ahlaki kurallarına riayet ederek mesleğini icra etmek için gövdesini taşın altına koyan sevgili kardeşim Zülfü Bal ve ekibini yürekten kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.

Açılış sonrasında tutulan mikrofona gazeteciler cemiyet başkanı olarak mini bir mülakat verirken merdiven altı gazeteciliğe dikkat çekmem, çiçeği burnunda bazı gazeteci arkadaşlarımızın da dikkatini çekmiş olacak ki; “Merdiven altı Gazeteciler kimler?” diye bir soru yönelttiler.

Net bir şekilde izah ettim…

Süreleri önemli değil, haftalık veya günlük istikrarlı olmak kaydıyla devletin ilgili kurumlarının onayı ve aldıkları yetki belgeleriyle neşriyatta bulunup kazancını vergilendirenler hariç…

Geçmişten günümüze gazetecilik mesleğiyle iştigal edip her hangi bir yazılı mevkutesi olmayan ama kamuoyunda gazeteci olarak bilinenlerin yürüttüğü internet haber siteleri de hariç…

Devlet kurumlarında resmi statüde çalışıp da 3 – 5 bin liraya kurdukları sözde haber sitelerine; haber ajanslarına verdikleri 3 – 5 yüz liralık ücretlerle haberler alıp yayınlayan ama kendi kendilerine verdikleri gazetecilik unvanlarıyla şehrin protokolünde arz-ı endam edenlerin tümünü merdiven altı gazeteler ve gazeteciler olarak değerlendirmekten gocunmuyorum.

Çünkü mesleğini hakkiyle idrak eden meslektaşlarımıza saygısızlık ve haksızlık etmiş oluruz.

Gazetecilik, cazibesi olan bir meslek kolu…

Cazibesinden kaynaklı olsa gerek ki bu şehirde sayısız sözde haber siteleri var…

Bu haber sitelerinden dolayı da ne yazık ki bilinçsiz bir halk kitlesi ve bilinçsiz siyasetçiler bu haber sitelerini bir şeyler zannedip hak etmedikleri değeri bunlara verirken gerçek gazetecileri ve gerçek haber sitelerini istemeyerek de olsa görmezden gelmek onlara saygısızlık etmekteler.

Bundan dolayıdır ki TEK MEDYA’nın açılışında bunlara dikkat çekmek zorunda kaldık.

Bundan sonra da dikkat çekmek zorundayız…

Düşünün mesleki yaşı önemli değil, bir tarafta büyük emekler ve büyük harcamalar yaparak haberler toplayıp köşe yazılarını ve yazarlarını bir araya getirerek dünyanın baskı paralarını vermek suretiyle gazete çıkaranlar, diğer tarafta devletin kurumlarında işçi ve memur statüsünde çalışıp devletten aldıkları maaşın küçük bir kısmını abone oldukları haber ajanslarına vererek haber toplayıp gazetecilik yaptığını zannedenler var.

Her ikisinin de aynı kefede değerlendirilmesine müsaade etmek en hafif tabirle işgüzarlıktır ve mesleğe hakarettir.

Tek Medyanın açılışında Sevgili Zülfü Bal’a sordular kaç kişi çalışıyor diye…

Kendisiyle birlikte 10 kişilik bir ekip olduğunu öğrendik.

Ee düşünün bir tarafta 10 aileye ekmek kapısı olan ve ekmeğinin bu meslekten çıkaran biri var diğer tarafta işin havasında olup da devlete vergi dahi ödemeden kendisini gazeteci olarak kabul ettirip bunları gazeteci zannedenler var bu şehirde; gerek bürokraside gerekse siyaset dünyasında…

Bir de bazı ilginçlikler var ki gördüğünüzde akıl tutulması yaşayacağınız türden.

Kişi bir kurumda görevli ama o kurum müdürüyle bir arada gördüğünüzde kimin amir kimin memur olduğunu anlayamıyorsunuz.

Neden çünkü onun gözünde o bir gazeteci!

Ekranlarda da bu tipleri görmek mümkün…

Kişi bir kurumda memur ama mesai saatleri içerisinde kurumda değil ekranlarda…

Yaptığı programlara bakıyorsunuz branşının dışında her konuda konuşabiliyor, sorgulayabiliyor…

Eskiden öyle değildi, bir şahıs yazılı ve görsel medyada bir tasarrufta bulunacaksa görevli olduğu kuruma dilekçeyle başvurur; “Ben kendi branşım ve mesleğimle alakalı falan kanalda program yapmak veya falan gazetede yazmak istiyorum” derdi kurumlar da uygun görürlerse ilin Valisinin oluruyla kendi branşında ekranlarda olur veya gazetelerde yazarlardı.

Bu meslekte bir an önce fabrika ayarlarına dönülmeli…

Bu şehirde meslek ölmesin diye şehrin neredeyse asırlık gazetesi Turan Gazetesi yeniden yayına geçerken yıllardan beri aynı istikrarla yayın hayatına devam eden Haber Ayrıntı gazetesi, Harput Gazetesi yayınını sürdürürken, yayın hayatına yeni başlayan ama gerçekten gazetecilik yaptığına inandığımız haftalık gazeteler varken, uzun soluğuyla yayın hayatında kendini ispatlamış Detay isimli dergi varken, yayına başladığı günden bu yana istikrarını sürdüren Elazığ Sonsöz Gazetesi varken, bu vasıflara sahip adını hatırlayamadığımız diğer süreli yayınlar varken…

Bunların haricinde yukarıda bahsettiğim gibi gazeteci olup da internet haberciliği yapanlar varken…

Bu yayın organlarının sahipleri ve yöneticileriyle birlikte çalışanları merdiven altı gazeteciler kadar rağbet görmüyorlarsa şehirde bir şeylerin düzelmesi için işe medyadan başlamak gerek.

Bizim itirazımız ekranlarda olan herkese değil tabi ki…

Ekranlarda sık görmeye alışık olduğumuz çeşitli meslek gruplarından olanlar var…

Avukatı var, doktoru var, mühendisi var, var da var…

Bunlara asla itirazımız yok çünkü bu insanlar devlet kurumlarında görevli olmayıp devletin mesaisinden çalarak bu görevi ifa etmiyor kendi zamanlarından tasarrufta bulunuyorlar.

Dolayısıyla meslekte fabrika ayarlarına dönülmesi elzemdir.

Aksi takdirde bu şehirde önüne gelen herkes kendini gazeteci yayına sürdüğü her internet sayfasını da gazete olarak yutturacak bu millete…

     

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol