Kadın-erkek ilişkileri sosyal hayatımızın en önemli konularından biri..

iki farklı cinsin bir çatı altında birlikte yaşama çabası pek çok sorunu da beraberinde getiriyor.

Yapı farklı, anlayış farklı, hayattan beklentiler farklı, tarz farklı, üslup farklı, beğeniler farklı, düşünme yetisi farklı, olaylara yaklaşım tarzları farklı, içerik farklı, estetik farklı...

Bu kadar farklılığın olduğu iki farklı türden bir bütün ortaya çıkarmaya çalışmak, hakikaten de hiç kolay değildir.

Hele meseleye aileler de dahil olunca, çok bilinmeyenli bir denklemin içinde bulursunuz kendinizi.

Sen-ben, sizinkiler-bizimkiler mevzusu da işin içine girince iş, içinden çıkılması imkansız bir hale dönüşür.

İki taraf da birbirlerini anlamadıkları konusunda ısrarcıdırlar.

'Biz' yerine 'Ben' olgusuna tevessül edilmesi sorunları da bir kartopu gibi büyütür.

Yapıcılık yerini gururun kibirine bırakır.

Ben haklıyım modu, gerçekleri görmeye engel olurken, sağlıklı düşünmeyi de yok eder.

Araya giren hatırlı kişilerin söylemleri ve uzlaşı çabaları da çoğu zaman görmezden gelinir.

Hatta bu hatırlı kişiler taraf tutuyor suçlamasıyla karşı karşıya kalıp dışlanırlar.

Peki, sen ağa ben ağa bu inekleri kim sağa, gerçekliği ne olacak, sorusu ise koca bir soru işareti olarak ortada öylece kalır.

Eşinden ayrılma kararı alan bir kadının eşine attığı son mesaja birlikte bakalım: "Ne yaptıysam ne ettiysem seni düzeltemeyi başaramadım.

O pis inadın ilişkimizi de hayatımızı da mahfetti.

Oysa çok şey istemedim senden.

Bana ayak uydursaydın, beni önemseseydin, sevseydin, değer verseydin kıyamet mi kopardı?

Herkes gibi bizim de mutlu bir yuvamız olabilirdi.

İstedim ki, hayatımız daha yaşanabilir olsun ama sen buna her seferinde taş koydun.

Şimdi mutlu musun?"

Erkeği kendi istediği kalıba sokma çabasının neredeyse bütün kadınlarda var olduğunu görüyoruz.

Amaç, birlikte mutlu olmak değil, kadının mutlu olması.

Bu aslında oldukça tehlikeli bir çaba.

Bazı erkekler bu gerçeği bildiği halde, aile huzuru bozulmasın diye buna boyun eğiyor.

Ama aynı özveriyi, çabayı, iyi niyeti ve yapıcılığı günümüz kadınlarında nedense pek göremiyoruz.

Gelişen teknolojiyle birlikte kadınlara tanınan haklar, onları bu anlamda güçlü kıldı.

Sosyal medyada ve özellikle Tik tok'ta ilişkiler konusu da kadınları erkeklerin bir tık önüne geçirdi.

Peki, ne vardı o videolarda?

Aslında çok şey...

Yeni bir oluşum inşaa etme çabası, kalıplaşmış algıları kırma ve kadını yeni baştan yaratma girişimi...

Kadının temel görevleri olan yemek, bulaşık, çamaşır, ev temizliği gibi görevlerin (ki, bunları zaten çeşitli makinalar yapıyor) boynuna geçirdiği önlüklerle erkeğe havale edilmesi, sanki bir mesaj verme çabası izlenimi veriyor insana.

Bu oluşumun varlığına sıklıkla tanık olmak, bunların basit bir komedi videosu olmaktan çok daha fazlası olduğunun da ispatı gibi...

Erkeğin evden çıkıp sosyal hayatına zaman ayıramaması, paranın kadın eliyle idame edilme çabası, kadının her istediğinin koşulsuz kabulü, modern kadın olma estetiği karşısındaki çaresizlik...

vs Ayrıca bu videolarda kadının kendi ailesi, erkeğin ailesinin önüne geçirilirken, erkek hassasiyetleri hep görmezden gelinir.

Kadının kırmızı çizgileri, erkeklerin uyması gereken kurallar bütününü oluşturur.

Türlü şaklabanlıklara ve alay konusuna malzeme edilenler de yine erkekler olur...

Bu da sanki rutin bir gerçeklikmiş algısıyla videolarda işlenip yeni nesile sunulur.

Gelin kaynana ilişkisi de bu bağlamda ele alınır.

Bu videolarda da zafer hep gelinlerin olur...

Kaynana cahil, eski kafalı, anlayıştan ve hoşgörüden yoksun bir profille resmedilir.

Bakın, bu fıkra da bu anlamda oldukça manidardır: "İki otobüs yola çıkar.

Otobüsün birinde gelinler, diğerinde kaynanalar vardır.

Kaynanaların yer aldığı otobüs kaza yapar ve bütün kaynanalar vefat eder.

Gelinler bu durumu göbek atarak kutlarlar.

Sadece bir gelin dövünüp ağlar.

Bu durumun sebebini soranlara da: 'Ben kaynanamı evde bıraktım' der..."

Burda elbette hemcinslerimi korumaya çalışmıyorum.

Sadece bir durum tespiti yapmaya çalışıyorum.

Aslolan elbette insan olmaktır.

Kadın da erkek de ailenin temel taşıdır.

Birinin aksaması, aile kavramının yara almasına neden olur ki, bu da önemli bir gerçekliği temsil eder.

Kuran'da kadın ve erkek için zevc ve zevce kelimeleri kullanılır.

Peki, hiç merak ettiniz mi nedir zevc ve zevce?

Ayakkabının sağ ve sol teki...

Yani her bir ayakkabının teki, diğerinin zevc'idir

. Birbirlerinden temelde farklı olsalar da yürümek için, ayakta kalmak için birbirlerinin varlığına ihtiyaçları olan, iki farklı ama aynı amaç için mücadele eden iki önemli gerçeklik...

Erkek de kadın da bu bağlamda ele alınmalı ve cinsiyetçi bir yaklaşımla değil, geleceğimizi şekillendirecek bir anlayışla değerlendirilmelidirler...

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol