Türkiye’de insanı, sistemi etkileyen kararlar, olağanüstü kararların açıklanması, durumların tercih zamanı, uygulamalar genellikle cuma akşamı mesai bitimi sonrası, hatta cumayı cumartesine bağlayan gecenin ilerleyen saatleri, tatil; mesai dışı zamandır. Neredeyse bu durum mükerrerdir, rutindir. Aslında bunların araştırmaları yapılmış, değerlendirmeleri bir karara bağlanmış, kim bilir belki de provaları da yapılmıştır.

15 Temmuz 2016’da Türkiye’de çok yönlü destekle Fetö-cülerin darbeye kalkışması da bu kapsamda değerlendirilmesi gereken, uzun süre üzerinde çalışılmış, altyapısı oluşturulmuş, provası yapılmış hain bir kalkışmadır.

Hiç hesapta yok iken, hem de yaz mevsimi ve tatile giden günde; üstelik gece-takriben saat 22.00 civarı bu da nereden çıktı?

Bir de neden 15 Temmuz, Cuma… Bu bir tesadüf, ya da tevafuk muydu?

Gelin tarihin sayfalarına bir bakalım. Çünkü tarih canlı bir hafıza ve arşivdir.

1071 Cuma günü Malazgirt ile Anadolu’ya açılan kapı.

5 Temmuz 1099’da Birinci Haçlı Seferi'nde Haçlı ordusu Kudüs'ü ele geçirerek atmış bin Müslümanı öldürmüş.

Türkiye’de PKK, Daeş gibi birçok terör örgütünün beli kırılmış, huzur içerisinde insanlar bir arada yaşıyorken, birçok alanda Türkiye’de yatırımlar yapılıyorken, demokrasi giderek oturuyorken insanlara fütursuzca sıkılan kurşunlar, Genel kurmay başta olmak üzere askeri, emniyet, istihbarat ve bağımsızlığın sembolü olan Gazi Meclise, İstanbul, daha Türkiye’nin birçok yerinde alçakça, haince yapılan saldırı, kiralık katil kanlı el; neden?

Çok geçmeden TRT’ye yapılan hain müdahale işin ne olduğunu, olayın boyutunu gözler önüne seriyordu; hain ve kirli darbe girişimi…

Bu milleti kandıran dindar(mışcasına) kisve ile taraftar topladınız, İslami üslupla insanların dini duygularıyla oynayıp günahkar, Allah’ın sevgili kulu numaralarına girip ağlama seansları ile yayıldıkça yayıldınız, başta gençler olmak üzere taraftar toplayarak   öğrenci evleri, dershaneler, yurtlar açtınız, iyi insan yetiştiriyoruz diye milletin paralarını da aldınız, girmediğiniz alan-makam- rakam- idare-ihale kalmadı, en ihtişamlı ve lüks hayat yaşadınız, toplumun her kesimine; sivil, resmi, adli, askeri. Emniyet, siyasi, sivil toplum kuruluşlarına girdiniz… gruplaştınız, örgütleştiniz, büyüdünüz, ur gibi yayıldınız. Fazlanız da vardı, neyiniz eksikti?

İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneği ve Başkanı 15 Temmuz’un şahidi, bir fiil yaşayanı; hatta 15 Temmuz’a karşı birçok ilde darbecilere direniş gösteren, yurt dışı temsilciliklerle ortak hareket eden vatanperver, fedakar, samimane, yürekli, şehadet şerbetini içmeye susamış darbeye direnen asker, milli ruh ve iradedir.  

15 Temmuz zaferi sadece bir güne sığdırılamaz, bu tarih aynı zamanda yeniden büyük Türkiye’nin doğmasıdır. 15 Temmuz yeniden teröristlere, darbecilere, düşmanlara, işbirlikçilere karşı milli ve manevi duruştur, inşallah son istiklal harbidir.

15 Temmuz Çanakkale Destanına, İstanbul’un Fethine, Malazgirt’e, Bedir’e uzanan şehitlerin ve gazilerin yolu ve yurdudur.

15 Temmuz aynı zamanda dünü Fırat Kalkanına, Zeytin Dalına, Afrin’e, Cerablus’a, geleceğe karşı Türkiye’nin bayraktarlığında kahramane bir duruştur.

Kim ne derse desin yaşananlar, tarih gösteriyor ki bu çok yönlü bir alçak, kanlı, kirli, sinsi, düşman bir eldir ve bu elin geçmişi ta Haçlılara dayanır. Bu darbenin hamisi ABD ve Batı olmak üzere birçok düşman ülke iken işbirlikçileri, kullanılan baş örgütler de Fetö, Pkk, Ypg, Ermeni Örgütleri … gibi bunların arkasında olanlardır.

Fetö ve Fetöcüler nerede yaşıyor ve kullanılıp kollanılıyorlarsa destekçileri de hamileri de onlardır.

Evet maalesef bu tür nahoş durumlar da yaşanıyor böyle güzel zaferlerde. Hiçbir beklentiye girmeyip vatan için şehadet şerbetini içmek için koşanlar, hayatını hiçe sayarak gazi olup da hastanelere gitmeyen acizane standımızda yirmi sekiz gün nöbet tutup vatana feda olsun diyenlerin yanında belki o gece gizlenerek hastanelerde rapor alıp kendilerini gazi yazdırıp makam ve rakamlardan ısrarlı bir şekilde nemalanalar açıyor insanı.

Aslında geçmiş dönemlerde darbe, terörle mücadele ve siyasi mücadelelerde bazılarının gelenekselleşen bu tür nemalanmaları samimi, sadık ve hasbi insanları gerçekten rencide ediyor.

Vatan sevgisi imandandır. Vatan, bayrak adına bir beklenti, talep, endişe, makam ve rakam talebi ve beklentisi ve bu beklentiye tekrarlı cevap verilmesi şehitlerimizi, gazilerimizi incitir. Dahası hala kamuda kendini gizleyerek darbeye karşı direnen vatanperverlerin acısı da hepimizin acısıdır.

Darbe sonrası kırka yakın STK arasında İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneği ama şimdi bu sayılar yüzleri geçti. Vatan için arı, duru, saf, samimi duygular olmalı.ve bu muhafaza edilmelidir.

Tehlike boyutunda değil ama, hala Fetöcü’lerin çok renge büründükleri de unutulmamalıdır.

Ebediyete irtihal eden 15 Temmuz Şehitlerimizi ve bütün Şehitlerimizi rahmet ve dua ile anarak bütün gazilerimize de şükranlarımızı arz ederiz.

Başka Türkiye yok. Biz Birlikte güçlüyüz.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol