Herkesin izlediği ve etkisinde kaldığı bir film vardı “Selvi Boylum Al Yazmalım” Filmin bir sahnesinde onu izleyenlerin zihnin bir köşesinde asılı kalan meşhur replik vardı,
Bu cümle, filmin en can alıcı noktasıydı belki de… Bu soruyu günümüzde insanlara sorduğumuzda alacağımız cevaplar bizleri pek de mutlu etmeyebilir. Çünkü insanların sevgiye baktığı pencere ve yüklediği anlam fazlasıyla değişmiş durumda. Onu bir eşya gibi görüp tüketmekteler. Aşkı da sevgiyi de tüketilen, zamanı gelince de buruşturulup çöpe atılan bir nesneye dönüştürdüler oysa ne demişti asırlar öncesinden bizim Yunus,
“Kıymetli nesnedir aşk.”
Kıymet bilmez bir döneme denk gelse de kıymet bilenlerin yüreğinde anlamını yaşatmaya devam edecektir…
Ancak etrafımızdaki onca olumsuz örneklere rağmen yakın zamanda okuduğum bir haberde insanın içini ısıtan ve gerçek sevginin, vefanın ne olduğunu gösteren bir hikâye ile karşılaştım.
Müzeyyen Teyze…
Henüz 25 yaşındayken eşi elim bir trafik kazası geçirmiş. Geçirdiği ağır kazadan sonra doktorlar ümidini kesmişlerdi. Hayata dönmesi ve gözlerini tekrardan gökyüzüne açması onlar için adeta bir mucizeydi. Hayatta mucizelerin olmasını görmek güzel ancak bu güzellikler bazıları için ağır birer imtihana dönüşebiliyor.
Yatalak kalan eşine bakmak da Müzeyyen Teyze’nin omuzlarına yüklenmişti. Almanya’da yaşayan kardeşleri “Eşini boşa, biz sana bakarız.” demişler. Aklını da kısmen çelmişler ve eve gelip kimliğini alıp, kapıyı ardınca kapatıp, bir daha dönmemecesine gidecekken eşinin yatakta çaresizce uzandığını, üzerini kirlettiğini, yanında kimsesinin olmadığını ve bakıma muhtaç halde kaldığını görünce gitmekten vazgeçmiş. Ailesinin devam eden baskısına rağmen eşini o yatakta yapayalnız bırakmayıp tam 46 yıl boyunca bakmış. Dile kolay gelse de bir ömür tüketmiş eşi uğruna. Kendi elleriyle karnını doyurmuş, banyosunu yaptırmış, altını temizlemiş… Çoğu insanın ardınca çarpıp gideceği kapıyı açık tutup, vefa örneği göstererek ve hepsinden de önemli olan Allah rızasını gözeterek böylesi bir fedakârlık ortaya koymuş.
“Herhangi bir gelirimiz yoktu ama aç da kalmadık.” diye bir cümle dökülüyor dilinden. Sen merhamet edersen sana bu duyguyu veren Rabbin seni merhametinden yoksun bırakır mı?.. Bakıma muhtaç birine bakınca Rabbin seni kimseye muhtaç eder mi?..
Müzeyyen Teyze, bu yalan dünyanın gerçek sınavından alnının akıyla geçti. Peki, bizler içinde bulunduğumuz ve tabii tutulduğumuz gerçek sınavı hakkıyla geçebilecek miyiz?..



