Bir spor bilimci olarak, büyük Atatürk’ün diğer bütün düşünce ve eylemlerinin yanı sıra Türk sporuna katkıları  ve düşünce eylemlerinden, dolayı kendisine minnettar ve müteşekkirim.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulma aşamasında bile Atatürk, beden eğitimi ve spora yönelik ilginin artmasına yönelik faaliyetler içerisinde yer almıştır. Atatürk özellikle ülkede izlenecek genel politikanın temel ögelerinden birinin beden terbiyesi olduğunu düşünerek bunu ahlak, sanat ve bilim ile beraber ele almaktadır: “Müspet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti arttırılmış ve yükselmiş olan erdemli, kuvvetli bir nesil yetiştirmek, ana siyasetimizin açık dileğidir.” Türk sporuna Atatürk’ün yapmış olduğu katkılar, onun çok yönlü kişiliğinin bir ürünüdür. Atatürk’ün gençlik döneminde spor yalnızca güreş, at yarışı gibi bireysel etkinlikler ile yörelerin kutlamaları, düğünleri ve panayırlarında düzenlenen yarışlarla sınırlıyken 1900’lü yıllara gelinmesiyle kulüpleşme sürecinin başladığı görülmüştür. Örgütlenme girişimleri Türk sporunun emekleme dönemi olarak nitelendirilebilir. Söz konusu dönemde savaştan savaşa koşan Atatürk, kürek, atıcılık, binicilik, yüzme, güreş ilgisi, at yarışları ve cirit uğraşları ile fiziksel gelişimini sürdürmüş ve bunları kişisel uğraş olmanın ötesine taşımıştır. Atatürk’ün Türk sporuna en önemli katkısı, sporun ülke çapında yaygınlaşması ve örgütlenmesini sağlamasıdır. Cumhuriyet’in kurulmasının ardından devrim süreçleri hız kazanmış ve bu süreçte Atatürk’ün Türk sporuna yönelik düşünceleri de gelişim göstermeye başlamıştır.

Kurtdereli, Yaşar Erkan ve Besim Koşalay gibi uluslararası yarışmalarda iyi neticeler alan sporcular, Atatürk tarafından desteklenmiş ve ödüllendirilmiştir

Atatürk, sporda başarı sağlanabilmesi açısından başta gelişmiş ülkelerin bu alandaki deneyimlerinden ve bilgi birikiminden faydalanmayı düşünmüştür.

Kurulan ilk hükûmetin programına dâhil edilen beden eğitimi öğretmeni yetiştirilmesi programı kapsamında yürütülen etkinlikleri ifade eden Atabe yoğlu (1989), Atatürk’ün bu hedefler kapsamında ülke dışına öğretmenler göndermenin dışında ülke dışından çeşitli uzmanlar getirttiğini ifade etmektedir:

“Atatürk, Türk sporunun ilk öğreticilerinin yetiştirilmesi konusunda da acele göstermişti.

Beden eğitimi öğretmeni yetiştirecek okul tesis edilmeden önde Çapa Muallim Mektebinde bir kurs açılmış ve bunun başına da Avrupa’da beden eğitimi öğrenimi yapmış bulunan Selim Sırrı Bey (Tarcan) getirilmişti.

Bu arada bayan beden eğitimi öğretmeni yetiştirmek üzere de İsveç’ten iki bayan öğretim üyesi getirtilmiş, bunlar da Çapa Muallim Mektebindeki özel kurslarda görev alarak kız öğrencileri yetiştirmişlerdi...”

Atatürk açısından spor ve beden eğitimi etkinlikleri başta gençlerin büyüme gelişme dönemleri açısından etkili olmakla birlikte onların pozitif tutum ve davranışlar sergilemesinde ve onların sosyalleşmesinde de etkilidir.

Bu bakımdan bu faaliyetlerin eğitimin bir parçası hâline getirilmesi gerekmektedir.

Bu yönüyle beden eğitimi, eğitimin ayrılmaz bir parçasıdır. Kültür, eğitim ve spor, gelişim kaydetmek isteyen ve gelişimini sürdürmek isteyen her ülkenin parçası olmak durumundadır.

Gençlere seslenirken şu dikkat çeken ifadelere yer vermiştir

“Sayın gençler, hayat mücadeleden ibarettir.

Bundan dolayı hayatta yalnız iki şey vardır: Galip olmak, mağlup olmak.

Size, Türk gençliğine terk edip bıraktığımız vicdani emanet, yalnız ve daima galip olmaktır ve eminim daima galip olacaksınız.

Milletin yükselme neden ve şartları için yapılacak şeylerde, atılacak adımlarda kesinlikle tereddüt etmeyin.

Milleti o yükselme noktasına götürmek için dikilecek engellere hep birlikte mani olacağız.

Bunun için beyinlerinize, irfanlarınıza, bilgilerinize, gerekirse bileklerinize, pazılarınıza, bacaklarınıza müracaat edecek fakat neticede mutlaka ve mutlaka o gayeye varacağız.”

Günümüzde spor alanında aldığımız uluslararası ödüller, hep Atatürk’ün 1920’li yıllarda attığı adımların bir sonucu olarak kazanılmıştır.

Atatürk’ün ileri görüşlülüğüne layık olabilmek ve onun Türk sporuna sağladığı olanaklarla başarılara kavuşabilmek, yeni nesillerin en büyük millî borcudur. Atatürk’ün Türk gençliğine ve sporuna yaptığı katkıların borcunu bir nebze ödeyebilmek ve ona layık olabilmek adına farklı aktiviteler düzenlemekteyiz.

Bunlar: 19 Mayıs Gençlik Spor Bayramı, Gazi Koşusu, Atatürk Koşusu ve Atatürk Kupası adı gibi etkinliklerdir. Aynı şekilde onun adına gençlerin spor yapmayı sürdürmesi ve ülkenin gelişim kaydedebilmesi açısından binlerce organizasyon ve tesis kurulmaya devam edilmektedir.

Spor, yalnız beden kabiliyetinin bir üstünlüğü sayılmaz.

İdrak ve ahlak da bu işe yardım eder.

Zeka ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler, zeka kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol