Kime yanalım bugün?

Küle dönen ormanlara mı, yangında ölen canlara mı, kavrulan hayvanlara mı, katledilen 7 kişilik aileye mi, Antalya’da katledilip beş parçaya bölünen Azra Gülendam’a mı?

Şaşırdık ve bir o kadar da kahrolduk kaldık.

Çok şey yapmak ve söylemek istiyorum ama hiçbir şey de yapamıyor ve söyleyemiyorum.

Darağacı kurulmadığı müddetçe bu tür cinayetlerin önüne geçemeyeceğiz.

Şehrin ortasında  Katil Mustafa Murat Ayhan’ı sallandıracaksın ibretiâlem diye.

Bak yanan yürekler birazcık da olsa nasıl serinleyecek.

Nefes almak bile haramdır katile.

Cehennemin dibine gitsin.

Tecavüz ediyor yetmiyor, boğuyor o da yetmiyor, adını kazıyor vücuduna Azra’nın o da yetmiyor, beş parçaya bölüyor o da yetmiyor, valize koyup ormana götürüp gömüyor.

Ulan adi yaratık!

Evladın yok mu senin ya da eşin, anan?

Nasıl bir merhametsizlikle vaftiz edilmişsin?

Mayanda vicdan nasıl da eksik kalmış?

Lanet olsun anne rahmine düştüğün geceye.

Azra’nın vücuduna jiletle attığın imza “Ben yaptım.” demektir.

Bu nasıl bir psikopatlıktır?

Sana da iyi bir imza atılmalı, kalemin kırılmalı, ipin çekilmelidir.

Seni de jiletle lime lime yapıp tuzlamalı…

Gerçi sen tuzu da kokutursun.

Cana kıyan canıyla bedel ödemelidir, bunun lamı cimi yok.

Hiçbir şey söndürmez yüreğe düşen acının ateşini. Katleden de katledilmelidir.

Kadın olmak zor.

Çocuk olmak zor.

Ağaç olmak zor.

Hayvan olmak zor.

İnsan olmak daha da zor.

Zorluklar ülkesinde yaşıyoruz. İnsafın namı kalmamış, canın bir ehemmiyeti de aklın bir geçerliliği de yok, kalbin yanması hiç yok.

Bu ülkede herhangi bir kadının sokağa çıktığında, işe gittiğinde, evinde oturduğunda, yolda yürüdüğünde neden öldürülme ihtimali var ki? Burası kadınları öldürmek isteyenlerin ülkesi mi?

Cinayetler sokağı mı? Kâbus mu tüm bunlar?

Katiller neden idam edilmiyor, tecavüzcüler neden hadım edilmiyor?

Asıl kâbus gibi onların üstüne çökmesi gerekmez mi kanunların?

Güzel olan her şey nasıl da çarçabuk yok oluyor ülkemde.

Ormandaki ağaç, ağaçtaki çiçek, çiçekteki kuş.

Evdeki kadın, kadındaki çocuk, çocuktaki masumiyet…

Gülüşlerimiz rafa kalktı, sevinçlerimiz yarıda kaldı.

Kendimizi bahtiyar saydığımız günler yalan oldu.

Katiller sağımızda solumuzda, önümüzde ardımızda.

Vicdanlı, merhametli insanların ayak izleri dahi yok bugün.

 Katillerin nefesi ensemizde.

Ey cani, sen öldür diye mi büyüttü annesi Azra’yı?

Kahrol emi!  Söz bitti, can gitti.

Artık hiçbir şey yüreklerdeki yangını soğutamaz.

Nasıl bir zamana denk geldik rabbim?

Dışarısı manyak dolu, psikopatlar sarmış dört bir yanımızı.

Herkes dost gülücüklü güya, dünya iyisi önde, muhteşem ötesi sözde.

Lakin içleri lağım, ruhları karanlık, elleri kanlı…

Toplum vicdanı yaralı, merhamet kapıları ardına kadar kapalı…

Hiç mi yanmadın, elin titremedi mi, aklın kavramadı mı, kalbin engellemedi mi seni?

O kanlı ellerin “yapma” demedi mi?

Gözlerindeki kan, kalbini de mi bürüdü?  

Önce tecavüz et, sonra boğ, yetmedi  jiletle ismini yaz Azra’nın vücuduna, daha sonra beş parçaya böl 21 yaşındaki Azra’nın bedenini, valize koy ve ormana götürüp  göm.

Ya seni nereye gömmeli ey cani?

Ateşlere atmalı seni, kazıklara oturtmalı, öyle bir nefeste can vermemelisin.

Ruhun kanaya kanaya ölmelisin, canın defaeten çıka çıka.

Küfretmek de yetmiyor o caniye lanet okumak da. İdam da yetmiyor bugün bu ateşi söndürmeye, hadım da.

Bela okuyoruz hiç durmadan katile, dua ediyoruz Azra Gülendam’a.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol