Depremin olası sonuçlarının çok boyutlu ele alınması mecburiyeti, bana bu yazıyı yazdırmıştır.

Depremler, yer kürenin bir gerçekliği olarak meydana gelen doğa olaylarıdır.

Can ve mal kayıplarına neden olan yıkımlar felakettir .

Depremlerin, deprem kuşağında yer alan ülkelerdeki etkisi büyüktür.

Bu ülkelerden olan Türkiye’de on binlerce insan depremlerden hayatını kaybetmiş ve kentler yıkıma uğramıştır.

Türkiye’nin özellikle yoğun konut yapılaşmasının ve sanayi işletmelerin olduğu metropol kentlerinin bir deprem gerçekliği olduğu bilinmektedir.

Uzmanlarca ve yerel yöneticilerce, metropol kentler için bir deprem beklentisi dile getirilmekte ve de olası bir depreme hazırlık konusu üzerinde önemle durulmaktadır.

Deprem öncesi hazırlık süreci son derece önemli olup, bu durum bazı ülkeler için adeta bir yaşam kültürüne dönüşmüştür.

Deprem olmadan hazırlıklar yapmak önemli olmakla birlikte, deprem felaketi sonrasında da hazırlıklı olmak son derece kritik bir önem taşımaktadır.

Dayanışma kavramı, toplumdaki bireylerin, grupların, kurumların etkileşim ve iş birliği içerisinde olmasıyla yakından ilişkili bir kavramdır.

Gordon Marshall’a göre dayanışma bir güç ve direniş kaynağı olduğu, dolayısıyla bir amaca yönelik birlik oluşturmayı kapsadığı için değer verilir.

"Spor dünyayı değiştirme gücüne sahiptir" İyilik, bireyin kendine, yakın çevresine ve tüm topluma iyilik ve güzellik sunması ve paylaşmasıdır.

Bireyin kendine ve topluma sunacağı sosyal olgulardan biride spordur.

Spor etkinlikleri tüm toplumlarda çeşitli amaçları gerçekleştirmek için yapılmaktadır.

Spor etkinlikleri tüm Dünya’da halkın konuştuğu, tartıştığı ve sosyal medya da gündeme getirdiği bir konudur.

Spor bir iyilik ve iyilik halini devam ettiren bir olgudur.

Bu nedenle spor kulüpleri ve taraftarlar böyle zamanlarda dayanışmanın bir faktörü olabilirler. AFAD, 2013 yılından başlayarak felaketler konusunda bilinçlendirmek ve Türk toplumunda "felaketlere duyarlı bir yaşam kültürü" yaratmak için "Afete Hazırlanan Türkiye" kampanyasını başlatmıştır.

Deprem Bilimci Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, yaptığı bir açıklamada “Depremde fakirler ölür, zenginler ölmez.

Bir ülkede ekonomi ne kadar bozuksa, deprem de o kadar öldürücü olur” demiştir.

Aslında bunu söyleyerek hem zarar görebilirlik konusuna değinmekte hem de depremde dezavantajlı olan grupların varlığını kabul etmektedir.

Bu bağlamda insanlar Yaşadıkları şehirlerden başka yeri yurt edinemeyen insanımız başka bölgelere göç etmek zorunda kaldı.

Aileleri, akrabaları, arkadaşları, komşuları, geçmişi ve yaşanacak geleceği bir birinden ayırdı…

Milyonlarca insanın evinden, barkından, toprağından kopmasına neden oldu…

Depremler en büyük kırığı insanın içinde oluşturur…

Sonuç olarak, Türkiye gibi özellikle deprem gibi yıkıcı afetlerin yaşandığı bir ülkede, depremin sadece fiziksel yaralar açmadığı, ayrıca toplumsal boyutta da önemli değişikliklere yol açtığı görülmektedir

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol