Üstad’ım,
“Bayram gelmiş neyime
Kan damlar yüreğime” dedim. O da başını önüne eğdi ve büyük bir mahcubiyetle “Haklısın.” dedi.

Zulme duçar olan Müslümanlar, yoksulluğa demir atan ve kuru ekmeğe muhtaç olan yiğitler çok.

Yerinden yurdundan edilenler, denizlerde boğulanlar…
Kaybolan on binlerce çocuk…
Kaçırılan ve tecavüz edilen nice kadın…
Katledilen ve sahipsiz olarak defnedilen yüz binler…

Üstad’ım,
Yaz günü…
Sıcaklık had safhada ve dudaklar susuzluk imtihanında.

Ya ilahi aşka teşne gönüller?

Abıhayat olacak ve canları ihya edecek manevi şaraplar nerede?

İlahi aşkla sarhoş olan ve dünyevi her şeyi bir kalemde silen kalender meşrepler hani?

Üstad’ım,
Bir bayrama daha vasıl olduk.
Kardeşliğin tescillendiği, yardımlaşmanın tavan yaptığı, hesapsız ve samimi sarılmaların
çoğaldığı, merhem olan ellerin şifa olan dillerin kahir ekseriyetle baskın olduğu vakitlere erişmemizi rabbim tüm iyi ve güzel kullarına nasip etsin.

Cahit Zarifoğlu ne güzel ifade etmiş bayram ruhunu:

Üstadım” dedim:
“Bayrama ne alayım?” dedi:
“Birkaç piri fâniden gönül, birkaç çocuktan gülücük, alabilirsen birkaç fakirden de duâ al.”
Asıl hizmetin gönüle girmek ve  asıl bayramın kalbe dokunmak olduğunu unuttuk.

Gönlü kırık, kalbi yaralı o kadar çok insan var ki hangi birine yetişecek ve  şifa olacağız?

Üstad’ım,
Bayram gelmiş, hoş gelmiş. Sadra şifa verecek gönüllere selam olsun: Yetime sahip çıkana, öksüze kol kanat gerene, muhtaca el olana, hastaya şifa dileyene, yaşlıya ahde vefa gösterene, insanı sevene, insanlığı yüceltene…

Üstad’ım,
Gönül, gülücük ve dua üçlü paketi bütün iyi insanlara gelsin.

Başka da bir dileğimiz yok nefsimiz için.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol