Hafta sonu marketlerde ciddi bir hareketlilik vardı.

Son bir buçuk aya yetecek kadar ayçiçek yağının kaldığı ve bu yağları ülkemize taşıyacak

Rus gemilerinin şavas nedeniyle limanlardan çıkış alamadığına dair haberler, halkın marketlere akın etmesine neden oldu.

Bir anda raflar boșaldı. Kalan ayçiçek yağları da market çalışanları tarafından depolara kaldırıldı.

Emir nerden gelmişti bilmiyoruz ama marketlerde özellikle beş kg'lık ayçiçek yağları bir süre sonra depolara taşınmaya başlandı.

Hatta bu depolara taşınma işlemlerini görüntüleyen bazı vatandaşlar oldu.

Görüntüler iki, üç gündür çok konuşuluyor.

Hatta bu görüntülerin Ukrayna - Rusya savaş haberlerini bile gölgede bıraktığını söyleyebiliriz.

Cumartesi ve pazar günü yaşananlar her anlamda kaygı vericiydi.

Benzer görüntüleri salgın sürecinde de yaşamıştık.

Biz halk olarak yaşananlardan ders çıkarmasını bilmiyoruz.

Hep 'ben' anlayışı, hastalık boyutuyla içimize sirayet etmiş...

Hafta sonundaki bu yağma görüntülerinin ardından yağ fiyatları bir anda katlandı.

Yüzde yüze yakın artışların yapıldığına dair etiket görüntüleri paylaşıldı sosyal medyada...

Hemen yanı bașımızda savaşın ağırlığı altında ezilen Ukrayna'da bile bu tarz görüntülere rastlayamadık.

Bu, sanırım bize özgü bir şey olsa gerek...

Bazı şeyleri değiştirmek sanıldığı kadar kolay olmuyor.

Yastık altı hastalığı ve zor günler kavramı bizim künyemize kazınmıș, ne yapsak nafile...

"Komşusu açken tok yatan bizden değildir" "Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için" "Komşu komşunun külüne muhtaç olur" gibi söylemlere ne oldu?

Zor zamanlarda fırsatçılık, stokçuluk, 'ben' hastalığı olmazsa olmazımız haline geliyor.

Bu çok acı. Akaryakıta son bir haftada peșpeșe gelen zamların gıda sektörüne de bu denli ağır yansıması, șu zorlu süreçte herkesi tedirgin etti.

Her ne kadar halkın sağduyulu davranmadığı, fırsatçılığı tetiklediği eleştirileri yapsak da bu işte tek suçlu halk değildi elbette...

Hükümet de bu süreci iyi yönetemedi.

Zamanında gerekli açıklamaları yapıp tansiyonu düșürmeliydi.

Olan biteni seyretmekle yetindi.

Ne bu haberlerin doğru olmadığına dair yetkili bir ağızdan somut bir açıklama yapıldı ne de devlet ağırlığı ortaya kondu. Haliyle tedirginlik arttı, kaos derinlești.

İș ișten geçtikten sonra yapılan açıklamaların da bir kıymeti harbiyesi olmadı...

Bugün bakan Nebati'nin yıl sonu enflasyon hedeflerinde düşüş öngörmediği, yükselişin devam edeceğine dair açıklamalar yapması da bu yılın her anlamda çok zor geçeceğinin habercisi... Oysa daha birkaç hafta önce yaz için iyimser tahminleri vardı...

Kendi kendine yeten bir tarım ülkesinin ithalat sarmalına bu denli bulaşmış olduğuna tanık olmak hakikaten de insanın içini acıtıyor...

Ülkede yeniden hortlayan kuyruklarsa, daha zor günlerin yakın olduğunun habercisi.

Oysa iktidar, bu kuyruklardan halkı kurtardık, argümanıyla yola çıkmıştı...

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol