Nitelik kalitedir, kalite de mevcut olduğu bünyede harikalar yaratır. Kalitenin peşinden koşan ve onu yakalamaya çalışan yaşamına da belli bir standart getirir ve mutlu olmaya çalışır.
Kitapların da iyisi kötüsü vardır tıpkı arkadaşlar gibi. Sizi iyiye, güzele ve doğruya sürükleyen kitaplar olduğu gibi tam aksine sürükleyenler de olur. Anne babaya itaatsizliği, argo ve küfrü, cinayeti, intiharı, değerlere karşı olmayı, bencilliği ve duyarsızlığı empoze eden kitapların mafya dizilerinden ve sabah programlarından farkı ne?
Kitap mekanlarının ve fuarlarının da pazar zihniyetinden çıkması ve kaliteli kitap sunumları yapması elzemdir. Kitap limon değildir, elma da domates de. “Dokunmayım bunlar seçmece değil.” de değildir. Kolunuzdan tutup da “Bunu al.” da değildir. Şunu anlatmak istiyorum. Kitap ticarileştirilmemelidir. Okur fuara gelecek; stanttaki kitaplara dokunacak, sayfalarını karıştıracak, inceleyecek ve uygun görürse alacak. Kitap sizi kendisine çekecek, kitabı satan değil!
Bildiğiniz yazarlar, yayınevleri ve kitapları olmalı… Adrese teslim olmalı fuarlarda kitap alışınız. Gideceği yönü bilmeyen bir gemiye hangi rüzgar yardımcı olsun! Burada iş ebeveynlere ve öğretmenlere düşüyor. Özellikle çocuklarımızın kalbi ve fikri gelişimlerine katkı sunacak, onların gelişimini sağlıklı yönde destekleyecek, kendilerini özgürce ifade etmelerine vesile olacak kitaplar almalarını sağlamamız gerekmektedir.
Okuma muazzam bir şey. Okumanın hayal gücüne, kalp güzelliğine, beyin aydınlığına ve kişinin ufkuna kattığı derinlik özelde okuyucuya genelde de o topluma kalite katar. Fuar alanına, ticari kaygıyla elindeki kitabı satmak isteyenlerin önüne avlanacak ceylan gibi getirilip bırakılan çocuklar bu ülkenin geleceğidir. Üç kuruş için ülkenin geleceğini karartmayalım. Onlara en kaliteli ve sağlıklı kitapları sunalım. Çocuk kitapları çok satıyor diye “Haydi çocuk kitabı yazalım.” anlayışı zihinlerde zehirli bir ur gibi çoğaldı. Bu yönde de bir kriterin getirilmesi ve acilen uygulanması gerektiğini düşünüyorum. Türkçesi bozuk, ifadesi kusurlu, içeriği bilinmeyen kitapların çocuklarımıza covid aşısı gibi enjekte edilmesi ve buna mecbur bırakılması ileride adını koyamadığımız ve sebebini anlayamadığımız sorunlara yol açacağını bilmemiz gerekiyor.
Bir kelime bir cümledir, bir cümle bir paragraftır, bir paragraf da bir metindir. Dolayısıyla kusurlu ya da küfürlü bir kelime dile dolanır oradan beyne yerleşir ve sizi yöneten bir mekanizmanın parçası olur. Kellime deyip geçmeyin, o kelimeyi zihinde tohum olarak düşünün. Nelere gebe olacağını hayal bile edemezsiniz.
Kalem ehlinin fuardaki konuşmaları, panelleri, kendi alanlarında yazdıkları, kitapları, imzaları aslında o toplumun yarınına attıkları imzadır. Bir şehrin kitap fuarı o şehrin kültür ve sanatına katkı sunar. Kitaba dokunan, erbabı kalemle istişare eden, o kitap kokusunu içine çeken, yazma ve okumayla iştigal eden insanlarımızın ilgisini gördükçe bu toplumun yarını için de ümit besliyoruz. Karanlığın her yere ve alana çöktüğü yerde aydınlığın da bu gibi yerlerden çıktığına inanıyoruz. Eşi ve çocuklarıyla fuarda dolaşan aileleri gördükçe mutlu oldum. Belediyenin taşımasıyla öğrencilerin cıvıl cıvıl bir şekilde fuar alanını doldurmasına keyifle baktım. Yazma heveslilerinin heyecanına ortak oldum ve okuma sevdalılarının merakını da hissettim.
Eleştiriler olacak ki bundan sonraki fuarların da şehrimize yansıması daha iyi olacak. Bu tür fuarları bizimle buluşturan herkese de teşekkür ediyorum.



