Okulda derste öğrencilerimize edep kavramının ne olduğu ve öneminden bahsediyordum. Onlara: Edep kelime anlamı olarak hayâ utanma anlamına gelir. Temelde davranışla ilgili olup insan kişiliğini yansıtan kavramdır.

Toplumun temelini teşkil edecek kadar öneme sahiptir. Onaylanmayan ve toplum tarafından onaylanmayan davranış stilleri edep dışı olarak nitelendirilir ve bu tarz davranışlar edep kavramıyla bağdaşmaz.

Efendimiz sav hadiste ‘’Utanmadıktan sonra dilediğini yap’’ buyurarak edep kavramının önemini ortaya koymuştur.

Ayette ise: Peygamberimiz beni rabbim edeplendirdi o en güzel terbiye edendir buyurmuştur.

Açıkladıktan sonra Ayşe adında vakur ağırbaşlı öğrencim hocam rahatsız etmeyeceksem bir soru sorabilir miyim diye söz almak istedi. Ben de buyur Ayşe sor dedim.

Arka sıradan biri araya girerek Ayşe'nin soru sormasını engelledi.

Hocam siz beni dinleyin bırakın Ayşe'yi demez mi?

Araya girmek zorunda kaldım.

Adnan da ders boyunca çok konuşmasından dolayı epeyi canımı sıkmış Ceyhun söze karıştı.

Ve bağırarak Arkadaşımız Ayşe sorusunu sormadan izin almadan soru sorup boş ver Ayşe’yi diyerek den arkadaşına hakaret ettiğini ders akışını bozduğunun farkında mısın diye çıkıştım.

Buna rağmen özür dileyecek yerde homurdanarak sırasına oturdu.

Bu zamanda derse katılmak ta suç diye hayıflandı.

Eğitimci olarak kendi kendime düşünmeye başladım.

Her ikisi de öğrenci olmasına rağmen bu farklı edep davranışları neden?

Derslerimizde tüm öğrencilerimize hitap edemiyor muyuz?

Yoksa öğrenciler aile ya da çevre de gördüklerini sınıf ortamına mı taşıyorlar?

Ya da bencil duygularının esiri olup hakkaniyete uygun edep davranışları önemsemiyorlar mı?

Diye düşünürken birden Ayşen'in hala sorusunu sormadığını fark ettim.

Hemen Ayşe'ye dönerek kızım sizin bir sorunuz vardı alamamıştık. Ayşe çekingen bir eda ile sorusunu sordu: Hocam kime sorsanız edep önemlidir, diye belirtir.

Buna rağmen toplumda bir sürü utanılacak davranış stillerinin meydana gelmesini nasıl izah edebiliriz diye sordu.

Ben de bu güzel sorusu için Ayşe'ye teşekkür edip cevaplamaya başladım.

Dedim bu söylediğiniz toplumsal zaafiyetimiz.Başkalarına karşı nazikmiş gibi davranırız.

Kişi ayrıldıktan sonra farklı davranırız.

Yani ikiyüzlülüğümüzü ortaya koruz.

Aynanın yansıttığı gibi objektif bir şekilde davranabilmiş olsak edepli bir toplum kendiliğinden meydana gelir.

Ayşe ve Ceyhun birbirine daha saygılı davranır.

Edep sınırları içinde kişiliğini yansıtmış olurlar diye düşündüm.

Edepten mahrum olan insanlar başkalarının haklarına bunun yanı sıra emeklerine saygılı davranamazlar.

Bencil duygularını tatmin etme adına her türlü haksızlığı rahatlıkla işlerler.

Yakın zamanda KPSS nin iptal edilmesine sebep olanlar edepsizliğin örneğini teşkil ediyor.

Edep olmayınca emeğin ve alın terinin değeri anlaşılmıyor.

Beni en fazla üzen durum da edepsizliği her yönüyle toplumsal yapıda belli olanların, edep dersi vermeye kalkışmalarıdır.

Bunlara bir de beyefendi hanımefendi demezler mi o zaman sinirimden ayağım elim birbirine dolaşır.

Hâlbuki ki bizim İslam inancında güzel bir ifade var: ''Bi edep mahrum, ez Lutfi rab'' Yani edepten mahrum olanlar rabbin lütfundan mahrum olur.

Sağlıklı bir toplumda bir ve beraber yaşamak istiyorsak toplumsal normları önemseyen kişisel haklara saygılı edepli insanlara çok ihtiyacımız var.

Laf değil davranışlarıyla örnek edep timsali şahısları kastediyorum.

Yoksa dilin kemiği yok en edepsizi dahi ben edepsizim demez.

Bu yüzdendir ki bizi ilgilendiren her davranışı EN GÜZEL AYNA, EDEP AYNASIDIR süzgecinden geçirerek, davranmış olsak toplum açısından bilinçli bir birey olur. İnsan yeryüzünün halifesi olması nedeniyle şerefli bir yapıya sahiptir.

Evrendeki tüm varlıklar insana hizmet için vardır. İnsan olmazsa tüm kâinat anlamsız kalır.

Dünya insanla şenleniyor. Yaratıcı kudret insana bu kadar değer verirken insana düşen vazife kul olduğunu hatırlayarak teşekkür etmesi gerekmez mi? 

Kalın sağlıkla..

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol