Öne Çıkanlar Vali Yırık ve Şerifogullarından Elazığspora Ziyaret Bina işleri yaptırılacaktır Gakgoya Prim Dopingi BALIK: YARALARIMIZIN BÜYÜK KISMINI SARDIK KORSANLA MÜCADELEDE TAVİZ VERMEYECEĞİZ

Bu haber kez okundu.

KÜLTÜR VE EĞİTİM ŞART  TİYATRO İYİLEŞTİRİR!

Hayatını sanata adayan Ayşegül Yalçıner, yeni nesil oyuncu adaylarına tavsiyelerde bulunarak; “Oyuncu olmak için en başta eğitim ve çok çalışmak geliyor.” dedi.

Tiyatronun insanların düşüncelerine ve toplumun bilinçlenmesine büyük katkı sunduğunu aktaran Yalçıner, tiyatro iyileştirir.

Eğer tiyatro okular da zorunlu ders olarak verilirse, tiyatro ülkede daha güzel yerlere gelir.” ifadelerini kullandı.

9. Uluslararası Emek ve Başarı Ödüllerinde “Yılın En başarılı Kadın Performansı” ödülünün de sahibi olan Ayşegül Yalçıner’le yaptığımız röportaj şöyle;

Günışığı ve Yeni Ufuk okurları için kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

KENDİMİZE AİT YERLİ, YENİ METİNLER ÜRETİYORUZ

“1999 yılından beri tiyatro yapıyorum. Yeditepe Üniversitesi tiyatro bölümü mezunuyum. Özel tiyatro yapıyorum. Haldun Dormen’le, Dilek Türker’le, Emre Kınayla, bir sürü değerli isimlerle çalıştım. 7 senedir de Kadıköy Halk Tiyatrosu’nu eşim Ali Yalçıner’le birlikte kurduk. Hem sanat yönetmenliğini yürütüyorum, hem de oyunculuk yapıyorum. Kendimize ait yerli, yeni metinler üretiyoruz. ‘Mor’ isimli kadına şiddeti anlatan bir kadın oyunumuz vardı. Bu oyunu 4 sezon oynadık. ‘Tebeşir İzi’ adlı bir oyunumuz vardı. Çok değerli oyuncu Gazanfer Özcan’ın kızı Fulya Özcan’la ben oynuyordum. 4 kişilik de bir koromuz vardı 6 kişilik bir oyundu. Hayata dair derdi olan bir hikâye, toplumsal bakıya karşı gelen, bir taratanda da toplumsal baskıya uyan anne kızın çatışması. Komedi oyunlarımız var. ‘Aman ne komik’, ‘Kusurlu Fırtına’ gibi oyunlarımız var.”

Yeni projeniz Celile’den biraz bahseder misiniz?

 “PANDEMİ DE YASAKLARIN OLDUĞU DÖNEM YAZDIK  "

"Pandemi ile beraber ilk başlarda ne yapacağımızı bilemedik evlere kapandık ve önümüzü göremiyorduk. Biz özel tiyatro olduğumuz için seyirciyle buluştukça para kazana biliyoruz. İşin maddi boyutundan öte, birde manevi boyutu vardı. Bir daha hiç sahneye çıkamayacak mıyım diye düşünüyordum.  Çok büyük bir umutsuzluk vardı. Sonra vazgeçmemiz gerektiğini düşündük, yeni bir proje üretmeye karar verdik. Kalabalık kadroyla prova yapmamız mümkün değildi, bizde tek kişilik bir kadın oyunu olsun istedik. Evin içinde koltukları kaldırarak, salonda çıkardığımız bir oyun Celile.  Prömiyer yaptık. Prömiyer’den sonra aylık bir kapanma daha oldu. 7 ay dana sahneye çıkamadım. 13 ay sahneye çıkmadık zor bir süreçti.”

TARİHTE ÖNEMLİ BİR KADIN

“Celile Nazım Hikmet’in annesi. Ama biz Nâzım Hikmet’in annesi olduğu için değil, cesur bir kadın olduğu için tarihte önemli bir kadın olduğu için Celile’nin hayatını sahnelemeye karar verdik. İlk ünlü kadın ressam. O dönemde çok cesur hareketler yapıyor. Paris’e gidiyor resim dersleri alıyor.  Bir takım kurallara başkaldıran bir kadın. O dönemde kadınlar peçe takar örtünürken, Celile ise eve misafir geldiğinde özellikle acıyor örtüyü. Ben sacımı göstermekten utanmıyorum, bu ayıp, günah bir şey değil diyerek toplumsal baskıya başkaldıran bir kadın. Ailesinde önemli insanlar paşalarla büyüyor. Bence bu yüzden de Nazım bu kadar cesur.”

CELİLE’Yİ SEYİRCİ ÇOK SEVDİ

“Celile Nazım Hikmet’in babası Hikmet Bey’le sorunlu giden bir evliliği var. Hikmet Bey çok çapkın bir adam. Celile kadınlığını düşünülmediği için başka bir adama âşık oluyor. Âşık olduğu kişide Yahya Kemal Beyatlı.  Celile kocasından boşanıyor, Yahya Kemal’le aşk yaşıyor. Bu bile o dönemde çok cesur bir hareket. Özel ve anlamlı bir hikâye. Seyirci çok sevdi Celile’yi. Yaklaşık 105 oyun oynadık. Türkiye’nin her yerine gidiyoruz. Ayda 10-15 defa Celile’yi oynuyorum.”

Dijital çağın sanata, tiyatroya etkileri ne yönde ve ne şekilde oluyor? İzleyicilerin geri dönüşleri nasıl?

ESKİDEN KÜLTÜR SANATA DAHA ÇOK ÖNEM VERİYORLARMIŞ

“Eskiden tiyatro çok önemliymiş. Televizyonun popüler olmadığı dönemde. Kütür sanata daha çok önem veriyorlarmış. Haftada 6 gün oyuyorlarmış. Şimdiye bakınca özel tiyatrolar ayda 2 ya da 3 akşam oynayabildiği zaman kendini şanslı hissediyor.”

TELEVİZYON YAPILAN PROGRAMLAR TİYATRO DEĞİL

“Televizyon da yapılan programların bir kısmı tiyatro olarak algılanıyor. Skeç programları onlar eğlence için yapılan programlar. Tiyatronun başı, sonu, ortası vardır, bir hikâye vardır, bir karakterin çalışması vardır.  Serim, düğüm, çözüm vardır. Ama televizyonda izlenen popüler kültürün getirdiği programlar tiyatro değil. Televizyonda tiyatro sahnesini görünce, tiyatro diye algılanır ama değil.”

TÜRKİYE’DE Kİ SEYİRCİ PROFİLİ ÇOK KARIŞIK

“Oyuncu olmayan bir dizi ünlüsünün rol aldığı bir piyes ilgi çekebiliyor. Hâlbuki o bir tiyatrocu değil, oyunculuk kariyeri yok. Hasbel kader bir ilişki vesilesiyle o dizeye girmiş ve rol kapmış. Sonra başka oyunlarda yer alamıyorlar. Tonlamayı bilmiyor, aynı şeyi tiyatroda da yapıyorlar. Ünlü göreyim diye seyirci gidiyor, oyuncu iyi değilse, karşılığı yoksa, izletmiyorsa, devamı gelmiyor. Sonrasında ise hiçbir oyunda yeralamıyorlar. Türkiye’de ki seyirci profili çok karışık, bilinçli seyirci de var, bilinçsiz de seyircide.  Sadece kendini gösterme amaçlı ben şuraya gittim diyen seyirciler var maalesef.”

İlerleyen süreçte neler yapmak istersiniz?

KASABA, KASABA DOLAŞMAK GİBİ BİR HAYALİM VAR

“Ben sahnedeyken hep olmak istediğim yerdeyim. Seyirci varsa en mutlu olduğum yerdeyim. Her zaman daha çok oynamalıyım, daha çok insana ulaşmalıyım diyorum. Kasaba, kasaba dolaşmak gibi bir hayalim var. Çok mümkün değil eskiden öyle yapılıyormuş. 5 Gün oyun oynamadığımda üzülüyorum.”

ÜLKEMİZİN TİYATROSUNU, BAŞKA ÜLKELERE TAŞIYABİLMEYİZ

“Yurt dışına gitmeyi de istiyorum. Neden Türk tiyatrosu, yurt dışında çok yok. Ya ünlüler gidiyor, ya da orayla bağlantısı olanlar gidiyor. Nasıl ki yurt dışında ki bazı ekipler ülkemize geldiğinde falanca ekip geldi diyorlarsa bizde ülkemizin tiyatrosunu, başka ülkelere taşıyabilmeyiz.” 

Peki, sizin için tiyatro ne ifade eder?

TİYATRO İYİLEŞTİRİR

“İnsan var oldukça tiyatro var olacaktır. İnsanların kalbine, beynine ulaşıyorsun. Bir şeyleri değiştiren bir gücü vardır, bu sanatın. Tiyatro iyileştirir. Biz sosyal varlıklarız yalnız yaşamayayız, bahsettiğim şey evlilik ya da sevgililik değil. Arkadaşlık, bir ilişki kurmak, temas etmek, birbirimizin gözünün içine bakmak, bunlar önemli şeyeler. Tiyatro bunların hepsine fayda sağlıyor.”

TİYATRO OKULLARDA DERS OLARAK VERİLMELİ

“Bence tiyatro okullarda ders olarak verilmeli. Tiyatro yapan insan kendini daha iyi ifade eder. Toplumun gelişme içinde çok önemli, daha çok araştırır, okur, daha çok empati kurar. Eğer tiyatro okular da zorunlu ders olarak verilirse, ülkede daha güzel yerlere gelir.”

KÖTÜ OYUN İZLEYİCİYİ SOĞUTUR

“Ülkemizde maalesef denetleme yok. Eğitim almadan ben yazarım, oyuncuyum, yönetmenim diyor. Özel tiyatro yapıyorlar. Sahneye çıkma cesareti buluyorlar ama yaptıkları tiyatro olmağı için izleyici bir gidiyor, bir daha gitmiyor.  Kötü oyun izleyeceği soğutur. Hep iyiyi seyirciye vermek gerekir. Eğitim şart.”

Peki, son olarak yeni projelerinizden bahseder misiniz?

“SİVAS’A AĞIT’IN PRÖMİYERİNİ ŞUBAT’TA YAPACAĞIZ!

Devlet Tiyatrosu devlet bütçesinden her yıl milyonlarca lira harcandığını, Özel tiyatroların ise her şeyi kendi imkânlarıyla yaptığını ve ekonomik zorluklarla baş başa kaldığını belirten Yalçıner, “ Özel tiyatroların bilet fiyatları pahalı geliyor. Devlet tiyatroları, şehir tiyatroları ile kıyaslıyorlar. Bunların inanılmaz bütçeleri var. Yüzlerce personel var. Bunların bütçelerini şehir tiyatroları ise belediye, devlet tiyatroları ise devlet karşılıyor. Özel tiyatrolar her şeyi kendi karşılıyor. Biz kendi imkanlarımız ile yapıyoruz. Yeni çıkaracağımız bir oyun var mesela “ Sivas’a Ağıt’ Şubat’ta yapacağız prömiyerini. Şuan sadece prova aşamasında maliyeti 60 bin TL. Henüz kontağı çevirmedik, çevirince daha çok çıkacak maliyeti. Ama işimizi severek yaptığımız için her türlü zorluğu rağmen yapmaya devam edeceğiz.” dedi.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol