Nasıl bir dünyada yaşıyoruz?

Bir tarafta etkisi azalsa da devam eden salgın süreci, diğer tarafta salgın ve savaş süreciyle yaşanan ekonomik kriz...

Moral anlamında dibi görmüş bir haleti ruhiye...

Bu sıkıntılar aile kavramını da olabildiğince olumsuz etkiliyor.

Aile içi geçimsizlik hiç olmadığı kadar arttı.

Boşanma oranlarındaki %90'lık artış bunun en somut göstergesi.

Okullarda ve sokaklarda artan şiddet görüntüleri ve gazetelerin üçüncü sayfa haberlerindeki artışlar her anlamda kaygı verici...

Gülmeye hasret psikolojik bir yapılanma yüzlere ve bedenlere sirayet etmiş durumda.

"Sen de tüm yaşam şevkini kaybedenlerdensin" söylemine maruz kalanların sayısı her geçen gün giderek artıyor.

Bir sokak röportajında bir delikanlının söyledikleri çok düşündürücüydü: "Șöyle bi etrafınıza bakın, gülen yüzler görebiliyor musunuz?

İnsanlar ne kadar mutsuz, görmüyor musunuz?"

Hakikaten de insanlar mutsuz.

Yaşam enerjileri düșmüș, umutsuzlukları artmış, yarın denen bilinmezin kendilerine daha neler hazırlayabileceklerinden habersiz yaşamaya çalışıyorlar.

Antidepresan ilaç tüketimindeki artış oranları, halkın içinde bulunduğu durumu özetliyor...

Bir Çin Atasözü: "Gülmediğiniz günler kaybolmuş demektir" der.

Bizim kazanç hanemizde neler var peki?

Heybemizde umutsuzluk ve mutsuzluktan başka ne biriktirebildik ki?

Yirmi yılı aşkın süredir mizah yapan Cem Yılmaz'ın her gösterisi kapalı gişe oynanıyordu ve beklenti bu anlamda çok yüksekti.

Ama bu yıl yaptığı gösteri büyük bir kesim üzerinde hayal kırıklığı yarattı.

Ciddi eleştirirler aldı. "Cem de bitmiş, gösteride espri namına hiçbir şey yoktu, yazık..." türünden eleştirilere maruz kaldı.

Yaşanan sıkıntının büyüklüğü, mizah gücünüzü, donanımınızı ve üretkenliğinizi de ciddi anlamda olumsuz etkiliyor haliyle...

Bir babanın bebeğini severken söyledikleri can yakıcıydı: "Keşke senin gibi ben de her șeye gülebilseydim.

Dert yok, tasa yok, yarın kaygısı yok..."

Bir annenin çocuğunu uyutmak için söyledikleri daha da ilginçti: "Keşke biri bana uyu deseydi..."

Para, artık düne göre bugün daha da önemli bir güç haline geldi.

Parasız hayatın ne kadar zor olduğunu artık herkes biliyor.

Bu sebeple helal haram kavramı ve inancın manevi etkisi her geçen gün önemini kaybediyor.

Parayı bir şekilde elde etme uğraşı her şeyin önüne geçmeye başladı.

Varlığı bir dert değil artık, yokluğu ciddi yara, hem de asla kapanmayacak türden bir yara...

Sahi, biz ne ara bu hale geldik?

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol