Harput- Elazığ, ABD’den bile tarihi daha eskiye dayanan çok yönlü, özellikleri, güzellikleri, farkındalıkları olan dünya tarihinin ilk gününden beri var olan önemli bir yerleşim; daha doğrusu hayat merkezidir.

Harput-Elazığ M.Ö önemli kayıtlar ile dört bin yıldan fazla tarihi geçmişi olan geçmişi olan devasa canlı bir tarihtir, kültürler mozaiğidir.

İşte Harput’ta hüküm sürmüş uygarlıklar: Hurriler (M.Ö.20.yy.), Hititler (M.Ö.14-13.yy.), Urartular (M.Ö.9.yy.), Romalılar (M.Ö.8. yy.), Bizanslılar (M.S.10.-11. yy.), Azeri Türkleri (M.S.11.yy.), Araplar (M.S.11.yy.), Çubukoğulları (M.S.12.yy.) 1087, Artukoğulları (M.S.12.yy.), Selçuklular (M.S.13.-14.yy.), Dulkadiroğulları (M.S.14.yy.), Akkoyunlular (M.S.15.yy.), Osmanlılar (M.S.16.yy.)

Harput eğitim ve kültür adına şahsiyetli olduğu kadar meziyetli insanlar yetiştiren bir medeniyet olgusudur. Öyle ki bu medeniyet değişik milletlerin, dinlerin, kültürlerin bile bir arada yaşadığı huzur adası olmuştur. Birçok alanda eğitim ve kültür uzun yıllar hayat bulmuştur bu bereketli topraklarda. Öyle ki Harput denince akla medeniyet, kültür, maarif ve daha nice özellikler, güzellikler gelmektedir.

Çok kültürlü medeniyetin, kültürün de yaşaması, yaşatılması elbette çok önemlidir. Harput çok şeyler söylüyor yaşayan tarihe. Suskunluğu bile farklıdır Harput’un.

Harput- Elazığ 9153,00 kilometre kare, 600 bine yakın nüfus, on ilçe ile sınır çizilemeyecek kadar fiziksel ve görsel sınır kadar, gönül dünyasına da sınır çizilemeyecek kadar geniş bir dünyadır.

Elazığ’a bir anlamda maddi sınır çizilse de tarih, kültür, inanç, eğitim, manevi, fikir dünyası gibi alanlarda sınır ötesi onlarca medeniyetin ayak izlerinin silinmediği koca bir çınardır.

Bu anlamda güzel ülkemizin, hatta dünyanın küçük, ama anlamlı bir coğrafyası olan Harput’a, Elazığ’a kim ölü diyebilir ki? Basılan yerin anlamlı olduğu bu güzel beldede hangi olaylar ve kişiler hafızalarda canlanmaz ki? Kim Harput’u gezerken kendini yalnız hisseder, Harput’u temaşada hazzın doruğuna ulaşmaz ki? İşte yıllara inat sırrı çözülemeyen Arap Baba! Bedenen bile çürüdüğünü söylemek mümkün değil Arap Babanın?

Harput her karesi kanla yoğrulmuş mukaddesat kokan topraklar, mekânlar, alemler, güzelliklerdir. Okumak, evet alfabeyi okur gibi Harput’u da okuyabilmek. Kim ölü acaba? Yaşayan canlılar mı, yoksa bedenen ölen hayatları ile ölümsüz olanlar mı?
Harput çok iyi okunmalı, anlaşılmalı, anlatılmalı, yaşamalı, yaşatılmalı. Bakın Harput ne zengin ne anlamlı, tarih kokuyor, insanlık kokuyor!

Tarihin başlangıcından itibaren onlarca medeniyetin ayak izlerinin zamana ve şartlara inat silinmeyen Harput ilim ve kültür merkezidir. Harput ilim ve kültürün başşehirlerinden bir tanesidir. Eğitim ve kültür adına bu medeniyet neler söylemez ki duyan kulaklara, hisseden kalplere ve gerçeği gören akıl ve gönül gözüne.

Harput keşfedilmiş ve keşfedilmeyi bekleyen hazine ve tılsımlarla doludur. Bunun yolu da tabii ki eski dönemlerde olduğu gibi eğitim ve kültüre verilen önemle mümkündür. Yoksa sadece belli zaman dilimlerine hapsedilen konular zihinlerin ve yatırımların ötesinde kendine yer bulur, belki zamanla unutulur. İşte Harput’u yaşamak, tanımak, mümtaz şahsiyetleri, öğretmenleri unutmamak, tarihin yolculuğunda aynı zamanda insanlığı bugünden yarına hazırlanmanın, eğitim ve kültürün yoludur Harput Üniversitesi.

Daha dün Türkiye’nin her ilinde üniversite açılması hususunda tartışmalar yaşanarak karşı görüşler öne sürülüyordu. Belki de eğitim kurumları eksik bir bakış açısı ile istihdam alanıyla değerlendiriliyordu. Ama bugün yeni açılan üniversiteler; değişik fakültelerin, farklı bölümlerin açılması isteniyor, dahası ikinci üniversite istiyor. Üstelik yeni açılan üniversitelerde o ilin dokusuna ve tarihine uygun isimlerden seçiliyor.

Bu bir isim saplantısı değildir. Harput Üniversitesi bölge statüsü konumunda olan Elazığ ve komşu iller başta olmak üzere bir ihtiyaçtır, hatta zorunluluktur. Harput Kültürü ve medeniyetine sınır çizilemez. Çünkü Harput ve Kültürü, Darende’dir, Muş'tur, Tokat'tır, Bayburt’tur, Urfa'dır, Kerkük'tür. Harput ve Kültürü Sarıkamış’tır, Yemen'dir, Çanakkale'dir. Dahası Harput ve kültürü dünyaya açılan penceredir. Mesela bir başka kıtada yer alan Amerika ve diğer batılı devletlerde bir kişi de olsa Harputlu yok mudur? Almanya ve Hollanda, Elazığlıların mahalleden öte binlerce kişinin bir arada yaşadığı bir şehir hükmünde yerlerdir. Gelen mailler ve iletişimler göstertiyor ki Harput Üniversitesi istekten öte bir ihtiyaçtır. Fırat ve Harput Üniversiteleri el ele vererek ihtiyaca binaen her ilçede açılacak fakülte veya bölümlerle neden hayat bulmasın ki?

Derken Fırat Üniversitesi bir başka değer katmış Elazığ'a. Sırada Fırat ışık olmuş Türkiye için. Ülkenin kaderini değiştiren Keban Barajının inşası ile ülke menfaatleri için verimli topraklar Keban Baraj Gölüne feda edilerek 56 köy tamamen, 104 köyün topraklarının sular altında kalarak nüfus ve nüfuz göçü zihinlere yerleşen bir kavram olmuş Elazığ için.

Harput Üniversitesi ve her ilçede açılacak yeni bölümler Elazığ'a aynı zamanda birçok açıdan katkı ve değer katacağı göz ardı edilmemelidir. İşte sosyal hizmetler alanı. Fırat Üniversitesi bu alanda branştaki meslek elemanı kontrolünde neler yapmaz ki Elazığ’da. Harput Üniversitesi ve her ilçede kurulacak yeni fakülte ve bölümlerin tartışılması bile çok önemli bir adımdır.

Harput'u ve kurumları tartışmasız hale getiren elbette ki insan unsurudur. Tabii ki bu insanların içerisinde de aile kadar önemli ve etkili olan sevginin, şefkatin, kardeşliğin, mutluluğun, barışın ve medeniyetin mimarı, belki toplumun harcı da muallimlerdir.

Harput Harput dedik. Harput’un maddi ve manevi anlamada havası ile ikliminin farklı olduğunu, tarihin canlı şahidi olan bu güzel mekanların eğitim, kültür, inanç şehri olduğunu, toprağın buralarda bir başka koktuğunu, Harput’ta bedenen ölenlerin diri insanlar kadar çok şeyler söylediğini, gelenekselleşmiş bir şekilde Harput ile ilgili etkinlikler haftasının düzenlenmesini, tozlanan kitapları hayata çıkarmak için Harput’ta bir üniversite kurulması gerektiğini acizane yazdık, anlatmaya çalıştık.

Harput’ta 1156 yılında Artukoğulları Döneminde kurulan ilk medresenin Cami-i Kebir olduğu, Harput’ta kurulan medreselerin zamanla yirmiye yükseldiği, Müslüman- Türk kültürünün Anadolu’ya yerleşmesi ile Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerinde Harput, ilim ve kültür yönünden Doğu Anadolu’nun başlıca merkezlerinden biri olduğu,

Coğrafi konumu itibariyle de Doğu ve Batı Anadolu arasında bir geçiş kapısı olduğundan yabancılar da kendi kültür ve dinlerini Anadolu’ya yaymak ve yerleştirmek için değişik milletler Harput’u tercih ettikleri. Sadece Müslümanların değil; Gregorion, Protestan, Katolik, Ermeni, Latin ve Amerikalıların değişik dillerde ve kültürlerde Harput’ta eğitim verdiklerini,
Tarihin derinliklerine inildiğinde 1900’lü yıllara kadar birçok alanla beraber eğitimden de kendisinden söz ettiren Harput, 1900’lü yıllardan itibaren de eğitim ve öğretim alanında kendisinden söz ettirdiği,

Eğitim ve kültür adına “Harput’ta Bir Amerikalıyı, Amerika’da bir Harputluyu”, adının Fırat Koleji olduğunu bilmese de Harput’ta bir Kolej olduğunu belki de bilmeyenimiz yoktur herhalde.

İşte Cumhuriyet Dönemine kadar eğitim ve kültür adına kısa bir Harput yolculuğu. Tabii ki bu dönemin Cumhuriyet Dönemi de var. İnsanlık sarayına sevgi ve muhabbetin yolunu açmaktır kültürler yumağı Harput’u anlamak…

…Harput’u anlamanın en önemli yolu ve kapısı da Elazığ’da ikinci üniversitenin, Harput Üniversitesinin kurulmasıdır; haydi bismillah…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol