Geçtiğimiz günlerde “KEBAN’DA 14 YILLIK MUAMMA” başlığıyla birkaç cümleden müteşekkil bir pasaj paylaşmıştım.

Fragman nitelikli paylaşımdan amacım farklı iddiaların bulunduğu konu ile alakalı yapılacak yorumları süzgeçten geçirip doğru olanı yansıtmaktı.

Aradan birkaç gün geçti konuyla ilgili tabiri caizse aramayan kalmadı.

Kimileri hazretin masum olduğu yönünde beyanlarda bulunurlarken kimileri karanlık biri olduğundan bahisle şahıs hakkında günyüzü görmemiş iddialarda bulundular.

Şahsı yakinen tanıyan birçok Kebanlı da şahsın kendine gizem katarak toplumda oluşturduğu algıyla olağanüstü erkleri elinde bulundurduğunu topluma kabulendirdiğini salık verdiler.

Aslında şahıs hakkında konuşulanlar şehir efsanesi olmaktan ziyade hakkında çıkan iddialar şahsı bizzat efsane haline getirmiş.

Sıddık Erikli…

Nam-ı değer yüksek rakımlı yerlerin adamı…

Elinde kriptolu telsiz olduğu iddia ediliyor.

En can alıcı iddia ise sahip olduğu telsizden koskoca Türkiye’de kendisiyle birlikte 3 kişide olduğu iddiası.

Deniliyor ki hazret bu telsizlerle çok kozmik kişilerle çok kozmik bilgi paylaşımında bulunuyor, Sayın Cumhurbaşkanının dünürleriyle yakın temaslı ve Kardeş kal Türkiye isimli bir STK’nın da sözüm ona temsilcisi.

Güya olası bir darbede Sayın Cumhurbaşkanını korumak için anında vaziyet alma misyonları varmış.

15 Temmuz hain darbe girişimin yapıldığı günlerde nerelerdemişlerse artık.

Tabi bütün bunları duyunca Türkiye’de yaşamış ve ülke gerçeklerini bilen biri olarak bıyık altından gülmemek elde değil.

Yaşadığımız bu 20’nci asırda hala eşiyle arasında esen soğuk rüzgarları ısıtmak adına softa ve yobaz hoca kırıntılarının önüne yatarak baldır bacaklarını, göbeklerini şuursuzca açıp üfürükçülerin önünde sere serpe uzanan cahilleri görünce bu Erikli hazretlerinin halka yutturduklarını anlamakta zorlanmıyoruz aslında.

İddialara göre adam kendisine küçücük bir ilçede öylesine güzel bir saltanat kurmuş, o coğrafyada öylesine isim yapmış ki anlatılır gibi değil.

Siyasetçisinden bürokratına, sıradan vatandaşından şehrin en önemli eğitim kurumlarından biri olan Fırat üniversitesini yönetmek için namzet-i Rektör olan Profesörlere kadar kapısında el pençe divan durmayan yokmuş.

Güler misin ağlar mısın türünden bir trajedi yaşanıyor yıllardır Keban’da…

Ne kaymakamlar gelip geçmiş, ne belediye başkanları ne hukukçular kapısına gidip medet ummuş bu şahıstan aklınız hafsalanız durur.

Sadece bunlar mı, bu şehri yönetmek için bizzat görevlendirilmiş devletin tepe noktasındaki yöneticinin, Vali’nin bile bu şahsın yanında arz-ı endam edip reveransta bulunduğu iddiaları var.

Diyorum ya bu arkadaş yıllardır kendine özgü bir iklim oluşturmuş Keban İlçesinde…

Bu kadar bahisten sonra tabi ki merak etmişsinizdir; bu adam Keban’da resmi olarak ne işle iştigal eder diye.

Peşinen söyleyeyim bana göre abesle iştigal ediyor.

Ama normalde EÜAŞ isimli kurumun Sosyal Tesislerinde görevli olan biri.

Size sıradan gelebilecek olan bu durum Kebanlılar nezdinde ön sıralardan…

Zira adam EÜAŞ müdürüne bile tahakkümde sınır tanımızken koskoca EÜAŞ Müdürü de adama karşı saygıda sınır tanımıyormuş.

Kurum müdürü, emrinin altındaki adama; “ABİ” diye hitap edecek kadar mütevazı ve hoşgörülü ender bürokratlarımızdan biri olarak bürokrasi literatüründeki yerini çoktan almış bile.

Gelelim sadede…

Yıllardır bu adam küçük bir ilçede böylesine hüküm sürerken Kebanlılar neden uyanamadı veya neden şimdi uyandılar.

Söyleyeyim…

Ne yazık ki yıllardır Kebanlı hemşehrilerimizin neredeyse tümü adamın halim selim biri, ilçenin kanaat önderliğini yapacak kadar emin ve güvenilir olarak benimsemişler.

Ta ki oğlunu EÜAŞ kurumuna sınavsız kurasız olarak paraşütle indirdiğini görünceye kadar.

Kıyamet, oğlunun işe alınmasıyla kopmuş Keban’da.

Bize gelen ihbarlar da zaten bu gelişmeden sonra geldi.

EÜAŞ Müdürü de abi dediği bu adamın oğlunu makam şoförü olarak yanına almış.

Yani abisinin oğlunu kazma kürek çalıştıracak hali de yok elektrik direklerine tırmandıracak hali de yok…

Derken konu Sayın Cumhurbaşkanının Elazığ seyahatlerinde Cumhurbaşkanına iletildi.

Sayın Cumhurbaşkanı da notları arasına almakla kalmadı yanındaki Sayın Valiye, Enerji Bakanına kadar iletip gerekli talimatları verdi.

Bu aşamadan sonra bütün tasarruf Sayın Bakanın kendisinde.

Sayın Bakan da Sayın Cumhurbaşkanının talimatlarına rağmen bu şahsa iltimas geçer, her hangi bir müeyyide ve tasarrufta bulunmazsa yapılacak şey bellidir.

Kebanlılarla birlikte tüm Elazığlıların bu adama biat etmesidir.

Biat kültürünün had safhada yaşandığı bir dönemde de bundan daha normal bir durum olmasa gerek.

Bürokrasiye gelince özellikle EÜAŞ gibi köklü bir geçmişe sahip olan ve şehrin en önemli değerlerinden biri konumunda bulunan, kurum müdürünün kurum kültürünü ayaklar altına alması abesle iştigalden öte bir şey değildir, ivedilikle cezai karşılığının olması gerekmektedir.

Çok daha detaylara girilebilecek bir konudur ama şimdilik bu kadarla iktifa ediyorum.

Zira bu şehrin bu yazıları ihbar olarak kabul edecek kurumlarının olduğu inancını taşıyorum.

İhbarımızı değerlendirip gereğini yapmak zorunda olanlara küçük bir tüyo: şahısla ilgili Sayın Cumhurbaşkanına bilgi notu verenler; ‘Kurum müdürü bile bu adama ABİ diye hitap ediyor’ deyince Sayın Cumhurbaşkanı; ‘Ya öyle mi, biz bu abilik kültürünü iyi biliriz’ diyerek tepki göstermişti.

Bilmem anlatabildim mi?

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol