“Kendisi iyi ama etrafı bozuk…” Ya da; “Kendisi iyi ama kadrosu yetersiz…”

Bu cümlelere Allah selamet versin; eski Belediye Başkanlarından Sayın Süleyman Selmanoğlu döneminde aşına olmuştuk.

36 bürokratı ile birlikte Ağır Ceza’da yargılanırken sevenleri, kendisini eleştirenlere bu cümleyi kullanırlardı; “Kendisi iyi ama etrafı bozuk.”

Kendisi iyiydi evet ama etrafı bozuk denilenlerle de yollarını dönem bitinceye kadar hiç ayırmadı.

Benzeri söylemler şimdilerde Fırat Üniversitesi Rektörü Sayın Prof.Dr. Fahrettin Göktaş için dillendiriliyor: “Kendisi iyi ama kadrosu yetersiz.”

Katılıyor musun buna derseniz; kuşkusuz evet derim.

Sayın Rektör gerek insani açıdan, gerekse bilimsel ve akademik açıdan bakıldığında iyinin üstünde iyi bir karakter.

Şahsına münhasır değerleri ve özellikleri var ve bu özellikleri olağanüstü müspet.

Her şeyden önce beyefendi, hümanist, inovatif düşünen, düşüncelerini eyleme geçiren biri.

Dolayısıyla Sayın Rektörümüz hakkında kendisi iyidir diyenlere fazlasıyla katılıyor ve ekliyorum; iyinin üzerinde iyi.

Etrafındakiler ile ilgili söylemlere gelince kısmen katılıyorum.

Birçoğunu yakinen tanıdığım için “İyilikte yarışın” Nebevi emrine riayet edenlerden olduklarına şehadet edebilirim.

Yani kendilerini tanıma şansı bulduklarım bana göre iyilerin iyisi şahsiyetler, asla diyeceğimiz bir şey yok, olamaz da.

Ancak yöneticilik ve liyakatli olma durumlarında eksiklik var.

Bu, kısmi olarak Sayın Rektörümüzü de ilgilendiriyor.

Dolayısıyla gerek Sayın Göktaş gerekse diğer kademe yöneticilerinin bu eksikliklerini tamamlamaları gerekmektedir.

Sayın Rektör bu şehrin değerlerinden biridir. Kısa sürede Fırat Üniversitesine büyük katma değerler kattığı da su götürmez bir gerçektir ve takdire şayandır.

Ancak kendisi de nihayetinde bir insan olduğu için hatalarının olması da normaldir, eksikliklerinin olması da.

Biz basın mensuplarının görevi de bu konularda kendilerini uyarmak veya gördüğümüz eksiklikleri hatırlatmaktır.

Geçtiğimiz günlerde yakından takip ettiğimiz refiklerimizden biri olan MANŞET 23, Fırat Üniversitesi ile ilgili bir konuyu sorularla pekiştirerek haber yapmıştı.

Haberin özünde Fırat Üniversitesi tarafından yapılacak olan bir festivalde yerli firmalar varken Kayserili bir firmaya işin neden verildiği soruluyordu.

Doğru ve aklıselim yapılan bir haberdi. Hakaret yok, itham yok, kötüleme yok, aşağılama ve küçük düşürme yok…

Sorgulayıcı bir haberdi ve tüm kamuoyunu ilgilendiriyor merak uyandırıyordu; neden Kayseri?

Hani, haberde denildiği gibi Elazığlı firmalardan da teklif alınsa sıkıntı yok ama, işin doğrudan Kayserili bir firmaya verilmesi ister istemez bazı konuların sorulmasını görev olarak yüklüyor basının üzerine.

Biz haberden sonra takip etmeye başladık Fırat Üniversitesinden ne gibi bir açıklama yapılacak diye.

Biz açıklama beklerken işin iptal edildiğini duyduk, demek ki haberin doğruluğu karşısında yapılacak bir yanlıştan dönülmüştü.

Takdir edilmesi gereken bir durum…

Ancak aynı arkadaşımızı takip ederken yeni bir video haberini izlerken üzüldüm.

Meğer Sayın Rektör Manşet23’ü sosyal medya hesabından engellemiş.

Şahsen ben Sayın Göktaş’ın sadece bu haberden dolayı bir meslektaşımızı engellediğini değil de aksine etrafındaki o yetersiz olarak atfedilen kişilerin bu arkadaşımız hakkında Sayın Rektörü doldurduğunu düşünüyorum.

Eğer öyleyse gerçekten yazık…

Hem Sayın Rektör adına yazık, hem de etrafındakiler adına yazık.

Sayın Rektör ilim irfan yuvası olarak bildiğimiz Cumhuriyetin en köklü eğitim kurumlarından biri olan Fırat Üniversitesinin tepe yöneticisi.

Yüksek rakımlı bir makamda otururken aşağı kattakilerin bu şekilde olumsuz yönlendirmeleriyle hareket etmesi o makama da kendisinin nevi şahsına münhasır değerlerine de halel getirir.

Bizlerin şehir olarak, Sayın Göktaş’tan beklentilerimiz büyük.

Bizler Sayın rektör ağzını açacağı zaman ne gibi bir bilimsel müjde verecek diye merakla beklerken bu tür reflekslerle gündem olmasına üzülürüz.

Buradaki sıkıntı etrafındaki insanların yetersizliği veya basiretsizliği ise Sayın Rektör tez elden etrafını regenere etmeli, değiştirmeli.

Basın mensubunu engellemek de ne demek!..

Sayın hocam siz bir gazeteyi engelleyince o gazetenin yazdıklarından kimsenin haberinin olmadığını mı düşünüyorsunuz acaba?

Ya da bu refleksinizle diğer gazetecilere de çaktırmadan parmak mı salladığınızı düşünüyorsunuz; hani sizi de engellerim falan der gibi.

Yapmayın, gözünüzü seveyim yapmayın. Bu şehirde gözünü budaktan esirgemeyip büyük risklerle görevlerini ifa eden değerlerimize itibar suikastinde bulunmayın.

Bizler sizlerden ilim ve bilim insanı olarak basının özgür davranışlarını takdir etmenizi beklerken bu sansürcü refleksleriniz sizleri çelişkiye sürükler.

Bakın yaklaşık iki ay sonra 24 Temmuz’da Basın büronuz sizin adınıza bir basın bülteni yayınlayarak Basın Bayramını kutlayarak basının özgürlüğünden bahsedecek.

Onun için lütfen Sayın Rektörüm lütfen.

Gerekirse şu görevlendirme yaptığınız kişilerin görevlerini yeniden bir gözden geçirin ama bu şehirde Rektör iyi ama etrafındakiler yetersiz söylemlerine prim vermeyin.

Bu şehir insanı kalenderdir, basını da kadirşinas ve iş bilendir rahat olun.

Bu şehrin gazetecileri iptal ettiğiniz o festivaldeki işleyişte kimlerin etkin görevli olduğunu da iyi bilir görevini kötüye kullananları da.

Gazeteci arkadaşımız işleyişin yanlışlığını hatırlatmışsa size düşen; kurumun da kurumsallığını düşünerek işleyişte yanlışlık yapanları engellemektir, yanlışlıkları dile getiren gazetecileri değil.

Bir iki cümle de Sayın rektörün kademe yöneticilerine…

Gelişen olaylar gösteriyor ki işinizin ehli değilsiniz, ifa etmekle yükümlü olduğunuz görevlerde kifayetsizsiniz, krizi fırsata çevirmek bir tarafa o krizi yönetemiyorsunuz.

Bunların toplamında ortaya çıkan sonuç: hedeflerinin büyük olduğunu düşündüğümüz Sayın Göktaş’ın yükünü almıyor aksine kendisine yük oluyorsunuz.

Lütfen kendinize gelin. 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol