Kin tutmak, bir kimsenin içinde yaşattığı düşmanlık ve nefret duygusu" olarak tanımlanır.

Bu durum başkalarına değil, aslında kin tutan kişiye zarar verir.

Bu kişinin zamanla psikolojisi bozulur. İçindeki nefret bir şekilde dışa vurur. Hem kendisi hem de çevresindeki insanlar bu durumdan olumsuz etkilenir.

Kin tutan kişi, kin tuttuğu kişiye zamanla zarar verme planları kurar ki, bu en tehlikeli olanıdır.

Özellikle kadın erkek ilişkilerinde bu durumun acı örnekleri oldukça fazladır.

Gazetelerin üçüncü sayfa haberleri kinine yenilen insanların trajik hikayelerini anlatır.

Öfkeyle birleşen kin, 'Ya benimsin ya toprağın' sahiplenme içgüdüsüyle birtakım kötü hadiselerin de yaşanmasına neden olur. Kin tutmanın zararları hem tutanın kendisine, hem de karşısın­da olana ve dolayısıyla da aslında toplumadır.

Çünkü kin besleyen insan, öç almak için, uygun anı kollar.

Eğer bu anı bulamazsa, hayatını kötü kuruntular ve fena düşüncelerle huzursuzluk içinde kıvranmakla geçirir.

Eğer eline fırsat geçerse de, karşısındakine zarar vermekten bir an bile çekinmez.

Çünkü burada amaç vicdanını bir şekilde kendince rahatlatmaktır.

Bunu sağlamak için Makyavel felsefesiyle her yolu kendine mübah sayar. Kalıcı kin, psikolojik bir rahatsızlığın da en belirgin işaretidir.

Deve kini, Arap kini gibi dilimize yerleşmiş kalıcı kin anlayışı toplumsal yaşamı da zehir eder.

Bu anlayışa tevessül edenler, hem kendi hayatını hem de karşı tarafın hayatını karartır, bununla da kalmaz, toplumsal sorunların da yaşanmasına neden olur.

İşin daha da ilginci, bu intikam duygusunu kendine verilmiş bir hak olarak görür.

Sürekli ben haklıyım söylemi, ona hep yanlış kararlar aldırır.

Böylece kişi kendi egosunu tatmin ederek vicdani bir rahatlığa kavuşma ihtiyacı duyar Bu kişiler olay örgüsünü kendi içinde sağlıklı kuramaz.

Düşünme ve değerlendirme yapma yetenekleri de giderek körelir.

Empati ve özeleştiriden de yoksundurlar. Ben merkezci bir anlayış güderler.

Bakış açıları da hep karşı tarafı suçlamaya yöneliktir.

Çünkü bu kin, kişiyi esir almakla kalmaz, haklı olan benim, anlayışıyla kişiye anlamsız bir özgüven de aşılar.

Yanlış yapıyorsun, iyi düşün, bu yaptığın doğru değil... gibi söylemlere kulak asmadıkları gibi, bu söylemlerde bulunanları da hayatlarından çıkarırlar.

Sürekli trans halinde yaşananları kendi akıl süzgeçlerinden geçirirler. '

Bu bana yapılır mı' söylemi olmazsa olmazlarındandır.

Dinimiz de kin tutan kimseyi asla hoş karşılamaz.

Sebebine ve haklılık durumuna bakılmaksızın uzun vadeye yayılan kin ve öç alma duygusunu dinimiz kesin bir dille yasaklar.

Hatta Allah kişiyi tövbe edip bu duygusundan arınıncaya kadar lanetler ve ibadetleri de Allah katında kabul görmez.

Kan davaları neden uzun yıllar devam eder ve barışma girişimleri neden kolay kolay sonuç vermez hiç düşündünüz mü?

İnsanoğlu bu hayattaki en tuhaf canlıdır.

İyiyi de kötüyü de içinde barındırır.

Bazen bir melek kadar iyi olurken, bazen de korkunç bir şeytana dönüşür.

Hayatı birbirinize zehir etmeyin.Dünya kimse için kalıcı bir yer değildir.

Mezarlıklar ve hapishaneler öfkesine, kinine yenilen insanlarla doludur.

Özür dilemek, affetmek, sevmek, herşeye rağmen ve her durumda gülümseyebilmek gerekir...

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol