Batı bu türden eylemleri genellikle kendi vatandaşı ırkçı, faşist tiplere ve örgütlere yaptırır.

Batı medeniyetinin dinden, imandan, kitaptan bağı asırlar önce koptu.

Batı medeniyeti için Kuran Da Vinci yapıtlarından farklı bir kitap değildir.

Batı bizim gibi aydınlanma sürecini tamamlayamamış toplumlara kendini uygar bir toplum olarak tanıtır.

Bizim gibi toplumlar da bu tanıtımı hemen satın alır, Batı gibi olmak ister.

Oysa Batı, makyajlı bir medeniyettir.

Batı medeniyetinin makyajı dökülse kan, zulüm, sömürü ve barbarlık yüzü hemen ortaya çıkar.

Kuran yakma meselesinde Rusya faktörü ve NATO meselesini de göz ardı etmeden bu edepsiz eylemi şimdilik çöpe atıp kendimize dönelim.

Şimdilik çöpe atalım cümlesi yanlış anlaşılmasın, bu işlerin arkasında genellikle uluslararası istihbarat örgütlerinin parmağı vardır, bir kafatasçının psikopatça yapılmış eylemi olarak görmemek lazım.

Esas sorun bizde yani Müslümanlarda, KURAN sayfalarını yakmak, O muazzez kitabın nurunu söndürmez, bunu biz de biliyoruz, yakanlar da çok iyi biliyor.

Sorun bizde, evet bizde, biz Kuran yakmıyoruz, yakanlara nefret duyuyoruz, elimize geçseler, parça parça ederiz O sapıkları.

Ederiz ama, uğruna kafir parçaladığımız Kuran Duvarda asılı duruyor, kanaviçe işlemeli kılıflarda, tozlu raflarda.

Her Ramazan kılıfından çıkarıp parayla tuttuğumuz okuyucular ile ölülerimize okutuyoruz O muhteşem mesajı.

Sanki Kuran Ölüler için gelmiş gibi, sanki anlamadığımız O Arapça lafızlar ile Kuran okuyor anlıyormuş gibi.

Göz yaşı dökerek kendi dilimiz ile dualar ediyor, Ondan rahmet, kurtuluş, feyiz bekliyoruz.

Hayır, hayır bin sefer hayır O muazzez mesaj anlamadan okunur ise, bize ne feyz, ne de kurtuluş ne de rahmet nasip eder.

O okunup, anlaşılmak istiyor, O Okunup anlaşıldıktan sonra hayatımıza hâkim olmak istiyor.

O hayatımıza hâkim olmak isterken, biz Onu asırlardır hayatımızdan kovuyoruz.

Kovarken yakmıyoruz ama, yakmaktan daha vahim bir iş yapıyoruz, anlamını gizliyoruz, O muhteşem ayetler yerine hadisleri, hikayeleri menkıbeleri yerleştiriyoruz.

Anlaşılmaz diyerek, anladığını sandığımız aracıları, ruhbanları kendimize rehber ediniyoruz, O ruhbanların, O aracıların her sözünü Vahiy zannediyoruz.

Girdiğimiz bu dikenli ve tuzaklarla dolu yol, her gün her saniye bizi ondan uzaklaştırıyor.

Uzaklaşıyoruz, uzaklaştıkça;

Onun yapma dediğini her an her saniye yapar duruma geliyoruz.

Faiz alıp veriyoruz,

Zina yapmakta bir beis görmüyoruz.

Hırsızlık yapmayı, kamu malını talan etmeyi Cihat zannediyoruz.

Tekbir getirerek, birbirimizi katlediyoruz.

Hizipleşme diye bizi uyaran Kurana inat, her biri birer hizip olan mezheplere bölünmeyi imandan bir cüz görüyoruz.

İslam birlik, dirlik dinidir diyen Kurana inat, yetmiş iki parçaya bölünüp dirliğimizi, birliğimizi yok ediyoruz.

Gönüllü olarak, Müslümanların ortak malı olan varlıklarımızı Kuran yakan Emperyalist Batıya talan ettiriyoruz.

Biz sefalet ve yoksullukla inim inim inlerken, saltanat sahiplerini başımıza emir tayin ediyoruz.

Saltanat sahibi emirleri memnun etmek için fetva uyduran fetvacıları baş tacı edip, hakkı hakikati tebliğ eden Kuranın kendisini hayatımızdan çıkarıyoruz.

Yazmakla bitiremediğimiz sapmalar ile Kurandan uzaklaşan bizler, bir sapkının Kuran yakması ile meydanlara dökülüp ‘’Kuranın Nurunu Söndüremeyeceksiniz’’ diye bağırarak kendimizi parçalıyoruz.

Kuran yakmakla, Kuran hakikatlerinden uzaklaşmak, Kuran hakikatlerinin üstünü örtmek, O hakikatlere ilgisiz anlamlar yüklemek arasında bir fark olmadığı gibi, bizim yaptığımızın Kurana çok daha büyük bir saygısızlık, haksızlık ve saldırı olduğunun farkında bile değiliz.

Sapkın batıya, Vahiy düşmanı kafirlere, Kuranı Kitap dahi kabul etmeyen Vatikan’a, Vahiyden saparak biz yardım ediyoruz, belki onlar Kuran ile savaşlarında mağlup olacaklar ama biz?

Biz, O muazzez ayetlerin manasını örterek, gizleyerek, hayatımızdan uzaklaştırarak ateşin yaptığından daha vahim bir iş yapıyoruz.

Yaptığımız bu affedilmez işler, Kuran düşmanlarının işini kolaylaştırıyor, cesaret veriyor, cüretkâr yapıyor.

Vatikan asırlardır başaramadığını bizdeki, Müslüman kanı döken cihat orduları, tarikat şeyhleri, mezhep baronları, hizip liderleri eli ile başarmaya çalışıyor, amacına da ulaşıyor.

İsveç de Kuran yakan Rasmus Paludan, Hollanda da Kuran Yırtan Wagensveldin yaptığı ile, bizdeki Kuran hakikatlerini örten, saklayan, gizleyen İslam kimlikli Rasmus Paludanlar, Wegensveldlerin bir farkının olmadığını kavramak, bunlara karşı mücadele yürütmek, sokaklarda gösteri yapıp bayrak yakarak Kurana sahip çıkmaktan çok daha anlamlı ve faydalı bir davranış olacaktır.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol