Rabbim ben sana küstüm.

Neden beni bırakıp gitmesine engel olmadın?

İçimde garip bir hüzün var bu akşam, geceyi bir şişeye doldurmuş ve bir nefeste içmiş gibiyim. İçim dışım kapkaranlık… Çiçeklerim boynunu bükmüş saksımda. Göğümün yıldızları sönük kalmış bu gece. Perdeler çekilmiş pencereme kalın ve koyu mu koyu perdeler… Tül perde değil patiskadan ağır perdeler, kat kat… Ziftten ağır ve ayrılık kokan perdeler… Duvardan beter kalpsiz mi kalpsiz ve asık mı asık perdeler. Hani sevdiklerim diye sormak istiyorum, neredeler diye haykırmak? Beni bir başıma koyup giden… Kahrımı göze alan… Ahıma razı olan… Benden çekip aldığın baharla yaza mı erdin? Bahtiyar mı oldun ben hüzne bağdaş kurmuşken ve zılgıtlar içinde sağır olurken sen huzura mı kondun?

Ayrılık feribotu her saat başı kalkıyor yüreğimde yeniden. Hiç mi rötar yapmaz, hiç mi kalmaz bende? Her kalkış düdüğü yüreğimin kıyametidir. Canım çıkıyor her saat başı. Yüreğimden kalkan feribotlar boğuyor dalgasıyla beni. Üstümden defalarca geçiyor ah dumanıyla ve ağır hasretiyle ayrılık feribotu.

Dalım kırık, bahçem tarumar edilmiş. Kuşlar göçmüş, baharım tehir edilmiş. Canım çekiliyor bu gece.  Sahi ay nerede? Göğüm mavisine çekilen simsiyah perde de ne? Güneşimi silen kim ufkumda? Çiçeklerimi söküp atan ve baharımı çalan? Canıma kast eyleyen kim? Ömrümü yel eden… Beni el gören… Göğüs kafesimi kırıp da yüreğimi eline alıp beni cansız bırakan kim? Bu ne zulümdür bana reva gördüğün? Bu ne hasrettir yüreğimi tıka basa doldurduğun? Döktüğüm gözyaşları yeterli değil mi? Canımı yaktığın hasret ateşi sönmez mi daha?

Rabbim ben sana küstüm.

O cana ben dünyevi en güzel süstüm.

Ektiğim tohumları söktüm yüreğimden, diktiğim fideleri çektim, baktığım hayvanları saldım. Koyuverdim kendimi, pejmürde bir yalnızlığın koynunda zifafa girdim yokluğunla.

İnsan sevdiğini gözü yaşlı koyar mı? Onun mutluluğunu çekip alır mı? Gülüşünü siler mi dudağından, bakışını kör eder mi? Yaşama sevincini bozuk para gibi harcar mı? Söylenmemiş nice sevda sözünü insan tıkar mı ağzına sevdiğinin? Hapseder mi yarına dair umutlarını seven bir kalbin?

Rabbim ben sana küstüm bu gece. Canım çekiliyor inceden inceye. Ruhum son bulmaz bir işkencede… Giden toz kondurmaz gidişine, mükemmel bulur gidişini, haklı ve bir o kadar güzel… Geride koyduğunun parçalanışını ve perişanlığını duymaz bile. Hissetmez kirpiklerinin mevsimsiz nemliliğini. Yüreğinin ölüme atışını; nabzının ağırlığını ve ritminin düzensizliğini aklına getirmez sevdiğinin.

Yeryüzü en büyük ve şaşaalı meyhanedir bugün harap ve bitap gönlüme. Akan bütün sular şaraptır derdime, bir yudum içip sonsuza değin sarhoş olmak istiyorum acıların sahnesinde. Uyuşsun ellerim, göz kapaklarım kapansın, kalbim dursun ve aklım varsa eğer birazcık da olsa gitsin istiyorum bu gece.  His kaybı yaşıyorum, milim milim ölüyorum ardından kıymet bilmez, yüreği yanmaz, kalbi benim için atmaz birinin. Hangi ayrılık şarkısını dilime pelesenk edeyim de söyleyeyim? Hangi kapıyı çalayım da derime şifa bulayım? Hangi merhemi süreyim kalbime ki ağrımı azaltayım?

Rabbim şaka falan değil ben sana küstüm bu gece.

Ben onu çok sevdim şahitsin, gitmesine müsaade etmeseydin!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol