Uğru Mumcunun siyasi literatüre kazandırdığı bu kavram genellikle yanlış kullanılır.

Liberalin yavşağı diyenler de vardır, ishal olmuş Liberal diyenlerde, sol düşüncenin yol düşkünleri için de kullanılır liboş yakıştırması.

Düşünce Dünyasını terk eden farklı düşünmeye başlayan insanlar için kullanılması ise tam bir faciadır.

İnsan düşüncelerinden vazgeçip farklı düşünebilir, Dünyayı farklı yorumlamaya başlayabilir, buna saygı duyulur.

Peki, Liboş nedir o zaman.

Kısaca tarif edip, tanıtıma devam edelim

‘’Liboşluk vicdani değil, cüzdani bir duruştur’’

‘’Liboş kiralık smokin gibidir, parayı veren alıp istediği gibi kullanır’’

Liboşların sahne aldığı ilk yıllar Özallı yıllardır.

Özal bu tipleri kapısına bağlamayı çok severdi, uygulamaya başladığı Neo-Liberal politikaları, sol maskeli liboşların ağzı ile anlattırır, gariban, yoksul halkı bu sisteme taraftar etmeye çalışırdı.

Doksanlı yıllarda Liboşlara daha önemli bir görev verildi, hemen, hemen tüm iletişim organlarında boy göstermeye başladılar, Kürt sorunu belasını, federe devlet kavramını allayıp, pullayıp satmaya başladılar.

İkinci Cumhuriyet safsatası ile Atatürk Cumhuriyetine savaş ilan ettiler.

Çoğu ateist olmasına rağmen Siyasal İslam’ın en hararetli savunucusu rolünü oynamaktan çekinmediler.

1997 de 28 Şubat darbecisi oldular.

Ak Parti döneminde 28 Şubatçıların karşına geçmekte bir an bile tereddüt etmediler.

FETÖ kumpaslarının muhbiri ve tetikçisi olmakta bir beis görmediler.

Çeyrek asra yaklaşan Ak Parti iktidarı döneminde bu tipler ayrık otu gibi çoğalmaya başladı.

Birkaç sefer kullandım turnusol ifadesin, tekrarlamakta fayda görüyorum, Ak Parti bir turnusol kağıdıdır, saklı kişilikleri açığa çıkaran bir turnusol kâğıdı.

Bu tipleri iyi tanırım, birkaçı bir ara bana da bulaşmış, gerekli cevabı en sert şekilde almışlardı.

Yazımın konusu şahıslar değil, zaten bu liboş tipler muhatap alınacak mahluklar da değil.

Mahluk dedim, mahluklar kusura bakmaz umarım, mahluk halk edilmiş varlık demektir, onların da bir kişiliği bir misyonu vardır.

Liboşlar ne bir kişiliğe sahiptir ne de belirli bir duruşları vardır, omurgası felç, alil karakterli tiplerdir liboşlar.

Pusulaları her zaman güç odaklarını gösterir.

Burunları, paranın kokusunu bir köpek burnundan daha iyi algılar.

Dün kahraman ilan ettiklerini bir anda hain ilan edebilirler.

Kim önlerine kemik atarsa onun tetikçiliğini yapar, yem kesilince yemcisinin paçasını yırtmaktan çekinmezler.

Kalabalıkları çok severler, buralarda avlayacakları yeni efendileri takip eder, bir akrep sessizliği ile yaklaşır, kedi gibi mırıldanarak dostluk gösterisine başlarlar.

Bu günler Liboşların en sıkıntılı günleri, seçim dönemine girildi, her açıdan sonucu kestirilemeyen bir seçim yaşanacak.

Ülke iki kampa ayrılmış durunda, her iki kampın da seçimden galip ayrılması ihtimal dahilinde, geçmiş dönemlerdeki gibi kimse banko Ak Parti diyemiyor.

Liboşların hiç sevmediği bu belirsizlik ortamı, şaşkın ördek gibi dolaşmalarına, yemci bulmakta zorlanmalarına yol açıyor.

Bir işaret bulurum umudu ile girip çıkmadıkları siyasi kulis yok gibi.

Liboşlar; omurgası felç kişiliksiz mahluklar, endişe etmeyin, sizi kapısına bağlayacak bir efendiyi, bir güç odağını her zaman bulabilirsiniz bu Ülkede.

Akıllı hiçbir siyasetçi siz liboşları karşısına almak istemez bu Ülkede, sizin oynak zekânız ile, O zehirli dilinizle uğraşmak istemez.

Rahmetli Süleyman Demirel siz şerli mahluklara en kestirme çözümü bularak siyaset dünyasına önemli bir katkı yaptı.

Demirel’e her ortamda atıp, tutan bir liboşu Demirel partisine alır, bunu duyanlar, sen ne yaptın, bu adam size demediği lafı bırakmıyordu, partiye nasıl alırsınız diye karşı çıkar.

Demirel dışarıda kalsaydı bana havlayacaktı, kapıma bağladım bundan sonra karşı tarafa havlar diye cevap veriri.

Hadi yine iyisiniz, bağlanacağınız kapı eksik olmayacak bu Ülkede, boşuna kaygılanmayın, Ak Parti gitse de yemleneceğiniz bir kapı her zaman var olacak bu Ülkede.

Çok mu sevindiniz liboşlar? Fazla sevinmeyin, size bir fıkra ile veda edeyim.

Meşhur bir liboş, sağcı ile sağcı, solcu ile solcu, İslamcı ile İslamcı, ülkücü ile ülkücü, komünist ile komünist olmayı kimseye kaptırmaz, fırıldak gibi dönermiş, girdiği her yerde aşırmadığı pasta, yemediği halt kalmamış.

Liboş tövbe etmeye fırsat bulamadan aniden ölmüş.

Liboşun ne halt olduğunu bilen bacanağı, musalla taşının etrafında bu bacanağın hali ne olacak öbür tarafta ne yapacak diye ah, vah etmeye başlamış.

Günlerden Cuma imiş, bacanak Cuma günü ölenlerin sorguya çekilmeyeceğini bir yerlerden duymuşmuş, cenaze başında bekleyen imamın kulağına eğilip, imam efendi Cuma günü ölenler sorguya çekilmeyecek değil mi diye birkaç sefer sormuş, imam her seferinde ıh, mıh, diyerek bacanağı savuşturmuş, cenaze mezara konmuş, üstü örtülmüş, imam görevini bitirip rahatlamış.

Bacanak bir daha umutla imama yaklaşmış, aynı soruyu sormuş.

İmam ıh, mıh etmeden gayet rahat bir şekilde, evet Cuma günü sorguya çekilmeyecek, rahat edecek ama cumartesi günü anasını ağlatacaklar merak etme bacanak demiş.

Dua edin Cumalar bitmesin Liboşlar, Cumartesileri işiniz çok zor.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol