Elektrik faturaları halkın bir numaralı gündem maddesi...

Bu ay gelen yüklü faturalar halkı canından bezdirmiș durumda. Geçen ay 200, 300 lira arasında gelen faturalar, bu ay 500 lira psikolojik sınırını geçmiş durumda.

Özellikle 150 kwat sonrasına %127 zamlı tarifenin uygulanması, faturaları ikiye, üçe katladı. Sorun da haliyle içinden çıkılmaz bir noktaya doğru gitmeye başladı.

Hükümet bu anormalliğe bir çözüm bulamazsa, bu kış aylarında binlerce abone, borcunu ödeyemeyecek duruma düşecek ve elektrik kesintileri baş gösterecek ki, asıl korkulan da, bu toplu kesintilerin yaşanacak olması...

Hafta sonu markete gittiğimde, market ışıklarının büyük bir bölümünün kapalı olduğunu gördüm.

Esnaf, fazla ışıkları kapatıyor, elektrik sobasını da açmak yerine, içeride palto ve atkıyla oturmayı tercih ediyordu mecburen, hem de ısının eksiye düştüğü bu soğuk pandemi günlerinde...

Zira aynı şeyleri biz de evlerimizde yapmaya başladık.

Çünkü hayat zor ve bu ülkede geçinebilmek, hakikaten de hiç kolay değil...

Size bir kaç küçük örnek vereyim: Kardeşimle birlikte yaşayan annemin elektrik faturası bu ay, 680 lira, kız kardeşimin faturası 960 lira, erkek kardeşimin faturası ise 1150 lira geldi...

Yani bir aylık elektrik faturasına bu tutarları ödeyen biri, ay sonunu nasıl getirecek, diye düşünmeden edemiyor insan?

Üstelik ülkedeki zam furyası hız kesmeden tüm şiddetiyle devam ediyorken...

Doğalgaz konusunda da benzer sorunlar var. İran ve Rusya'nın doğalgaz anlaşmalarını yenilememesi ve vanaları kısacaklarını açıklamaları, sıkıntılı bir sürecin yaşanacağının da habercisi olacağa benziyor...

Özellikle organize sanayi bölgelerinde bu sebeple geçen hafta 3 - 4 gün üretime ara verilmesi de bu sıkıntıyı doğrular nitelikte...

Hükümetin bu konuda bazı telafi açıklamaları yaparak, sorunun çözüldüğünü açıklaması da halkın kaygılarını gidermeye yetmedi.

E devlet üzerinden faturalarını ödeyemeyecek durumda olan dar gelirli halka yardım edileceğinin açıklanması, yüreklere bir nebze su serpse de, sıkıntıyı bütünüyle çözmeye yetmedi.

Kimlerin bu yardımdan yararlanacaklarının tam olarak netlik kazanamaması, belirsiz bir sürecin de yaşanacağının habercisi olacağa benziyor.

Zira ssk'lı olanlar ve belirli bir aylık geliri olanlar sanırım bu kapsamın dışında tutulacaklar. Bu da çok az insanın bu yardımdan yararlanacağı anlamına geliyor...

Geçenlerde Fransa'da enflasyondaki artış yüzünden alım gücü düşen emekli, memur ve işçiler sokaklara indi.

Oysa Fransa'da asgari ücretle çalıșanların oranı %11.6 Yani bizdekinden çok daha az.

Ve ülkedeki asgari ücret de (2022 itibariyle) 1603 Euro.

Yani yaklaşık 24.000 TL Buna rağmen enflasyondaki bir kaç puanlık artışla birlikte, alım gücü düşen çalışanlar, yurdun neredeyse tamamında sokaklara döküldüler.

Elbette aynı gösteriler bizde de olsun, olmalı demeye çalışmıyorum. Ülkesine bağlı hiç kimsenin böyle bir kaosu istediğine de ihtimal vermiyorum.

Daha yaşanabilir bir hayat hakkının, herkes kadar, orta direğin de hakkı olduğu gerçeğine vurgu yapmaya çalışıyorum...

Hükümet, yaşananlardan gerekli dersleri çıkarma konusunda üzerine düşeni yapmalı.

Halkını bu kış kıyamette mağdur etmemeli, sorunu çözme konusunda da üretken ve yapıcı olmalı...

Ve sokaklardan yükselen bu acı çığlığa artık kulak vermeli. Kalıcı ve somut çözümler üretmeli.

Aksi halde 2023 seçimleri Ak Parti için bir dönemin sonu olacak.

Bu gerçeği görebilmek için alim olmaya gerek yok...

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol