Eric Fromm sevgiyi şöyle tanımlar: “Sevmek bir eylemdir, edilgen bir duygu değil. Bir şeyin ‘içinde olmaktır’ bir şeye ‘kapılmak’ değil. En genel biçimiyle sevmenin etkin yapısı, sevmenin almak değil öncelikle vermek olduğu biçiminde tanımlanabilir.”

Hepimiz günlük hayatta iletişim kurduğumuz ve bize yakın aile üyeleri, iş arkadaşlarımıza, dostluk kurduğumuz kişilere defalarca “seni seviyorum” demişizdir. Onların bize karşı yaptıkları iyi hissettirme gibi eylemleri sonrasında dile getiririz. Dilimizle ifade ettiğimiz ve sözcüklerle anlamlandırdığımız sevgi nedir?

Doğduğumuz an dünyaya ilişkin hiçbir bilgiye sahip olmadan geliyoruz. Dünyaya ait ilk öğretimiz ise akciğerlerimize çektiğimiz “ilk nefes” ile ciğerlerimizin yanma hissine karşı verdiğimiz tepkimiz ağlamak.

Sevgi ise bütün yaşamımız boyunca sürekli öğrendiğimiz farklılıkları barındırır. İlk sevgi öğretisini annemizden öğreniriz. Anne sevgisi bir güven ilişki çatısı altında oluşan farklılıklarımızdır. İlk dokunsal duyularımızı annemizde tadarız. İlk bakışlarımız da yine onunladır. Anne sevgisinde karşılılık ilişkisi yükümlülüğünde her zaman çocuk sayesinde annelik statüsünü kazanır. Anne sevgisine benzer duygu Fromm’un tanımıyla: “Sevmek kendini karşılıksız olarak adamak, sevgimizin sevilen kişide de sevgi oluşturacağı ümidini taşımak demektir. Sevgi bir inanç eylemidir. İnancı az olanın sevgisi de azdır.” Anne sevgisi inançsal bir süreci içerir. Yaşımız kaç olursa olsun, hep korunmaya ihtiyacımız olduğunu annemizin sevgisiyle öğreniriz. Anne sevgisiyle kaybetme korkumuzu da öğreniriz.

Annemiz bizi nasıl bir sevgi dili ile büyütülmüşse hayata bakış açımızda da sevgi dilimiz o yönde baskın olacaktır. Sürekli onaylanma ile sevgi sunusu yapılmış birey için sevgi dili çevresinden alacağı ve vereceği “onay”lanma ve “onay”lama sunusu içinde döngüde akış gösterme ihtimali yüksektir. Sevgi dili maddesel olarak (hediye) gibi nesne ilişkisi içinde öğrenilmişse sevgiyi verirken ve alırken nesne üzerinden tanımlama yolunu benimseriz.

Öğrendiğimiz sevgi midir?

Sevgi maddesel bir eylemdir?

Bireyi, bir şeye ya da bir kişi/lere karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönlendiren duyguya sevgi denilmektedir.

Öğrendiğimiz şeyler sevgi duygusunun edimi yani yan ürünleri gibidir.

Sevgi, kendimizi anlamadan gerçekleşmez.

Kendimizi anlamak yaşam boyu süren bir süreçtir.

Bilinen şeyler (tanınan) sevilir.

Sevgi, canlı ve anlayışa sahip öz-öğreti özelliğidir.

İçseldir.

Dışsal bir motivasyonla sevgi edimdir, yani öğrenmedir.

İnsanlar anladıkları şeyleri sevdikleri gibi onları anlayan kişileri veya şeyleri de sevebilir.

Sevgi, istem duyduğumuz her şey, duygularımıza seslenen; acı ise duygularımız da nefret yönünü ortaya çıkaran sevginin tam zıttı olan her şeydir.

Her duyu, ancak anladığı şeyden zevk alır ve ona ilgi duyar ve sever.

Görme duyumuz güzel bulduğumuz gördüğümüz şeyler karşısında hoşlanmadır.

İşitme duyumuz ise duyduğu güzel sesler ve sözcüklerden hoşlanır.

Koklama duyumuz güzel kokuları kokladığında hoş duygular yaşar.

Tatma duyumuz hoşumuza giden şeylerin hoşlanmasıdır.

Dokunma duyumuz, hoşumuza giden şeylere dokunma istemidir.

Duyularımızla anladığımız şeyler, hoşumuza gittikleri için sevdiğimizi düşünürüz.

Beş duyumuzun hiçbiri ile anlaşılmayan sevgi vardır.

“Tatminine ulaşılması ve anlaşılması en zor şey ne deseler?”

Hepimiz “sevgi” cevabını veririz.

Sevgi nedir? Kimimize göre sevgi bir hediye biçiminde sunulmuş nesnedir.

Kimimize göre ise duygularımıza seslenen duyusal organlarımızdan kaynaklı tutkular ve hoşlanma duygularımızdır.

Sevgi, kişinin kendiyle barışık olma hali ve yalnızlık duygusundan kurtaran içsel bir güdüdür.

Kendi bütünlüğünü ve bireyselliğini kaybetmeden diğerlerinin de bir bütünlük içinde kabul edebilmesidir.

Sevgi, bütünsel olmayı mümkün hale getirir.

Biz olma duygusu verir.

Sevgi, sevilen şeye karşı değer ve emektir.

Bir insan bir şeye sevgi ile yaklaşırsa ona önem verir.

“Haset, kıskançlık, hırs, her çeşit açlık, bunların tümü tutkudur.

Sevme ise zorlama olmadan, sadece özgür olunduğunda yaşanabilen, insan gücünü somutlayan bir eylemdir.”

Sevgi, ilk nefesimizin acısı sonrası attığımız çığlığın saflığı gibidir.

Sevgi öğrenilmez.

Yaşanılarak deneyimlerle anlamayı sürdürdüğümüz hayat süreçle ilgili yolcunun yoludur.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol