Edebiyat, bu hayatı sorgulama, anlama ve yorumlama çabasının bir ürünüdür.

Onunla uğraşanların çoğu önce çevresinden yani yerelden beslenip daha sonra evrenselliğe doğru yol alır ancak bunu herkes bunu başaramaz.

Ancak edebiyatın herhangi bir dalıyla uğraşmak kişiyi ruhsal olarak rahatlatıp onarma gücü vardır. 

Bunların en önemlilerinden biri de şiirdir...

Öyle ki şiirin sadece kendi coğrafyasında hükmü geçer çünkü başka bir dile çevrilen şiirin kendi lisanında taşıdığı anlamın çoğunu kaybettiği söylenir. Kendi dilinde faklı anlamı barındıran bir sözcüğün birebir karşılığı olmayabilir başka bir dilde.

Bundan dolayı şiir, ortaya konduğu coğrafyada daha derin anlamlar içerir ki hükmünün geçtiği topraklarda dahi okunanlar tarafından farklı farklı anlamlar yüklenebilir. 

Ahmet Haşim şöyle demişti,

“ Şiirde anlam aramak, bülbülü eti için öldürmeye benzer.

Şiiri okuyan herkes ondan farklı anlamlar çıkarabilir.

Şiir o zaman gerçek şiirdir.”

Şiir, her ruhta barınmaz ayrıca.

O, ince ruhların yoldaşıdır bir ömür boyunca.

O ruhların anlam denizinden çıkıp beyaz kağıda dökülür kıyılara vuran dalgalarla.

Yazanın ruh izlerini taşısa da dediğim gibi her okuyan ondan kendinden bir parça bulabilir.

Yani bir şair sizin veya bir başkasının duygularını ondan daha iyi ifade etmiş olabilir.

Şiirle uğraşanlar aslında hiçbir canlıya da eziyet etmez tam aksine onun da bir yaşam alanının olduğunu bilir ve bu hayatın birer parçası olduğunu bilerek yaşar.

Yani hem yaşayan hem de yaşatan birer varlıktır edebiyatla ve özellikle şiirle uğraşanlar.

“Keşke bir şiir okumuş,

Bir kedi sevmiş olsaydınız.

Belki bu kadar kirletmezdiniz dünyayı.”

Turgut Uyar’a ait bu dizeler yukarıda anlatmaya çalıştığım düşünceyi birkaç satırla anlatıvermiş.

İşte şiirin böyle bir gücü de var.

Sayfalar dolusu ifade edilmeye çalışılan düşüceyi, fikri birkaç satırda biraraya getirdiği sözcüklerle o manayı ifade edebilir.

Zaten şiirle uğraşan o ruhlar kırmaktan ve kırılmaktan kaçınırlar.

Şiir, bir ruh dökümüdür.

Öyle şiir yazayım diye oturulmaz masa başına.

O bir ruh devinimidir.

O ilham gelmedikçe oturup oturup kalkarsın masadan.

Kapını çaldığındaysa zamanın nasıl geçtiğini anlamazsın orada.

O yüzden ya şiir yazan bir ruha sahip olun ya da şiir okuyan bir ruha.

Çünkü onunla haşır neşir olanlar hiçbir zarar vermez bu dünyaya!

Kuşu dalında, bülbülü aşıkta, bulutu semada, yağmuru avuçlarında, sevgiliyi çalabın tahtında arar.

Yani her şey nerede güzelse orada arar ve ruhunda harmanlar.

Şiir lazım bazı ruhlara hem de çok...

YanıtlaYönlendir

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol