Toplum olarak sıkıntılı günlerin artarak devam ettiği bir süreç yaşamaktayız.

Bu süreçte bazı kelimeler fazlaca kullanılmaktadır.                                                            

Bunlardan bazıları;  Pandemi, Salgın,Zam gibi birtane daha var ki bütün Televizyonlarda sabah akşam bolca reklamı yapılan “Taş” kavramı bu kavramın hayatımızı nasıl etkilediği ve hayatımızdaki yerine bir göz atalım.

Tektaş, üçtaş beştaş yüzükler;                                                                                       

Bazı bayanların zevkten dört köşe olduğu, akıl tutulmasına neden olan uyuşturucu krizine sokar gibi kendinden geçiren, bu taşlardan birini almayan karşı cinsin olumlu olmayacağı görüşüne varmasına neden olmuştur.

İlginç olanda aldıkları zaman örneğin 5 liraya alınan tek taş bir yüzüğü sattıkları zaman 1 lira etmemesi.

Bu evlilikler değerlerden uzak taş üzerine bina edilmek istenmekte oysaki taş soğuktur hiçbir sıcaklığı yoktur.

Bu işin birde erkek tarafı var burası daha sıkıntılı, erkekliğini küçük düşürmüş duyguları içerisinde diz çöküp aşkını ilan etmiştir.

Buraya kadar normal gibi görünüyor olsa da ilk düşündüğü Rövanşı nasıl alırım planıdır.  

Böbrek taşı…

Safra taşı;

Bu taşlar insana sancı sıkıntı veren verdiği acılar kesin çözüm bulununcaya kadar devam eden, tedavisi yapıldıktan sonra kişiye rahat bir nefes aldıran belki de en masum taşlardır.

Bir deli bir kuyuya bir taş atmış kırk akıllı çıkaramamış;

Şu anda yaşadığımız Pandemi sürecinde yapılan ipe sapa gelmez açıklamalar, hiçbir bilgisi olmadığı halde ukalalık boyutunda konuşanlar, korku Pompalayanlar geldiğimiz noktada 50 yaş üstünün büyük kısmı hastalıklarla boğuşmaktadır. Bu hastalıklar özellikle şeker tansiyon veya psikolojik sorunlar.

Mezar taşı; şehrimizde veya başka şehirlerde olsun hayata taşınamayan sözler mezar taşlarına taşınmıştır.

Hayattayken ölü olan en büyük zevki mezar taşlarına zarar vermek olan bazıları da sırf siyasi hıncından dolayı şehit mezar taşlarına zarar verebilmektedir.

Onların kalbi taş gibidir(kuran’i ifade);                                                                           

Hepimizin etrafında bu hasta tiplerden yeterince vardır. İnsan hayatını zorlaştıran yaşamı sıkıntılı bir hale getiren bu kişiler en büyük zararı kendilerine verdiklerinin farkına varamamaktadır.

Taş ekmeği..

Taş gibisin..                                                                                                                                                                

Taş çatlasa..

Taş kesilmek..

Şeytan taşlamak..

Taş yerinde ağırdır..v.b

İlk taşı kim atsın? ; Günümüze kadar gelen bir rivayette şöyle anlatılmaktadır. Hz İsa Peygamberlikle görevlendirilince İsrailoğulları tüm peygamberlere yaptıkları gibi bu peygambere de karşı çıkmışlardır.

Yahudi din adamlarının Hz Süleyman tapınağında oluşturdukları ruhban sınıfı kendi aralarında karar alıp gelen Peygamberin Peygamberliğini halk önünde test etmek istemişler.

Dinde yeri olmadığı halde bir kadın getirip bu kadın zina yapmıştır suçu sabittir, Peygamberden bu kadının cezasını uygulamasını istemişler.

Kadın omuzlarına kadar toprağa gömülmüş ilk taşın atılması beklenmektedir.

Hz İsa orada bulunanlara dönerek içinizde bu işi hiç yapmayan biri varsa ilk taşı o atsın demiş.

Vicdanlara ve akla hitap eden bu sözden sonra ilk taş bir türlü atılamamış.

Biri veya birilerini taşlatmak isteyenlere duyurulur.

Yaşadığımız şu sıkıntılı günlerde bazıları hayatın her alanında sorgusuz sualsiz gaz vererek birilerine taş attırmak istiyorlar.

Cesaretleri olmadığından ilk taşı kendi atamamaktadır.

Unutmayalım Mamoş’un camına da ilk taşı birileri atmıştı yıllardır ağıt şeklinde söylenmeye devam etmektedir.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol