Yılın günlerinde birçok günler kutlanılır. Şaşırdığınız, anlam veremediğiniz, ilk defa duyduğunuz günler kutlanır.  Üstelik bu günler çok rağbet görür. Öyle ki bazen bir günde birkaç gün kutlanır.

Milli, dini. Mesleki günler dışında dikkat çeken, ilginç denilebilecek günler ve haftalar kutlanır. Varsın kutlasınlar; kutlansın.

Önemli günler, önemli haftalarla birlikte değerlendirildiğinde yanlış duymadınız 365 gün de dolu; 7/365 için yeni bir gün kutlamak için boş bir gün yok yani! Haftalar, günlerden daha çok günleri kapsıyor haliyle. 49 adet önemli gün ve haftalar, 60 üzeri de önemli günler var.

Bazı günler bir güne yetecekken hafta olmuş, bazı günler de hafta olacakken gün olmuş; İstanbul’un Fethi, Gaziler Günü gibi…

Bizim hayatımızda, gönlümüzde, yaşantımızda, tarihimizde, mukaddesatımızda, ecdada- şühedaya-gazilere hürmeten, varlığımızın sebebi olan çok anlamlı ve önemli gün var; maalesef herkes tarafından bilinen ve yazılan bir halde de değil; 18 Mart Çanakkale Zaferi, 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitler Günü, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi…

Bugüne nasıl gelindi? Adeta dünyaya, düşmana, kafire, kandırılmışlara, hainlere, işbirlikçilere karşı var olma ve yok olma mücadelesinde iki yüz elli bin kişiyi şehit verdik, yarınımız; Kınalı kuzularımız gitti, öyle kolay mı?

Çanakkale Savaşı sadece bir zafer değil; aynı zamanda bir destandır. Yediden yetmişe değil, bütün insanlığın, alemlerin kıyamıdır.

Çanakkale Savaşı ve Zaferi, Malazgirt Savaşı ve Zaferinden bugüne kadar Türklerin yaptığı 254 savaşın en büyüğüdür. Dahası kurtuluş Savaşının beraatı, nişanıdır.

Lloyd George her ne kadar Çanakkale Savaşı ile Türklerin gençlerini öldürerek tehlikeyi beri taraf ettik, bir nesli yok ettik dese de kendisinin sonu olmuş; istifa etmiştir. Hem şu iyi bilinsin ki onların dediği olsa dahi yüz yılı geçeli yedi yıl oldu; yani 107 yıl. Yeni zaferler, destanlar kaçınılmazdır hazır olun. Türk de ölürse şehit, kalırsa gazidir anlayana…

 Peki bize düşen nedir öyleyse?

Çanakkale Savaşı geçmiş yüzü ile İstanbul’un Fethi’ne, Kudüs’e, Malazgirt’e, Bedir’e; geleceğe dönük yüzü de 15 Temmuz’a, Fırat Kalkan’ına, Zeytin Dalı’na, Barış Pınarına, Mazlumun-mağdurun umudu; İttihadı İslam’ın başı olacak Türkiye’ye, bugüne bakar. Bize düşen bugünü ecdada ve nesli atiye, gelece hazırlamaktır. Bunun için de Kalem ve İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneği vatan ve mukaddesat için hizmetçidir, hizmetkardır ve üzerine düşeni yapıyor, yapmaktadır, yapacaktır.

İşte İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneği der ki gelin ölümsüz bir hizmete imza atalım. Bugünü bugüne, 18 Mart’ta unutmayalım. Ne mi yapalım?

İlk adım olarak, bu sese, nefese, hakikate sahip çıkalım, devletimiz adına, Büyük Türkiye adına bugünü resmi bayram ilan edelim. Haydi tam zamanı şimdi!

    

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol