Bugün o mel’un ve meş’um 15 Temmuz’un yıldönümü…

O geceyi çok iyi hatırlıyorum, hatırlıyoruz.

Kalkışmanın olduğu andan itibaren gerçek vatanperver Elazığlılar akın akın sokaklara akmış, darbeye kalkışan itlere haddini bildirecek toplumsal mesajlarını vermişlerdi.

Yüreklice, erkekçe…

Tam bir Elazığlıca…

O geceyi unutmuyorum, unutamam da…

Kalkışmanın başladığı andan itibaren ne silahını, silahı yoksa satırını, bıçağını alıp da sokağa fırlayan şehrin mert insanlarını, ne meyhanelerde kafa çekerken söz konusu vatan deyip de PTT Meydanına gelerek milletvekilinin elinden mikrofonu kapanları, ne de konum belli oluncaya kadar sinsice saklanıp taraflarını belli etmeyenleri unutmadım, unutmayacağım.

Hele şehrin yönetiminde olup da kalkışmanın olduğu gün şehirde olmadığı gibi de 2 gün sonra Elazığ’a gelenleri, gelir gelmez de meydanın hemen karşısında İzzetpaşa Camii olduğu halde meydanda cemaat kurup imamlık yapanları asla unutmadım, unutmayacağım.

Bir de millet meydanlara akın etmiş, yapılan konuşmaları dinleyip sabah olacak mı diye tedirgin beklerken hiçbir şey olmamış gibi SGK Müdürünün odasını açtırıp kurum binasında şuursuzca uyuyanları da unutmadım unutmayacağım.

Hatırlayın o geceyi, sinirler gergin, hissiyatlar yoğun, şerefsiz haysiyetsiz vatan hainlerine karşı insanlar tek yürek, yekvücut olmuş kendilerine verilecek küçük bir emir bekliyor, şehir yöneticilerinden kimse yok.

Dönemin Valisi Sayın Murat Zorluoğlu izinde ancak kalkışmadan haberdar olur olmaz özel aracıyla Karadeniz’den yola çıkmak bir tarafa yolda seyir halinde iken gerekli tasarruflarda bulunarak devlet kurumlarını harekete geçiriyor ve vatan hainlerine göz açtırmıyordu.

Dirliğimiz için birlik ve beraberliğe ihtiyacımızın en çok olduğu bir geceydi, o melanetli mendebur gece…

Sayın Vali yoldaydı, gözler Belediye Başkanını arıyordu ama hak getire…

Telefonları bile kapalı kimse ulaşamıyordu.

Ak Parti İl Başkanı Sayın Ramazan Gürgöze an itibariyle önce partisine, ardından yönetimini alarak Valilik önüne, oradan da halkla beraber PTT Meydanına gelmişti.

Anın kahramanlık hikayesini Sayın Gürgöze, Ak Parti eski Milletvekillerinden Sayın Ejder Açıkkapı ve Sayın Zülfü Demirbağ yazmaya başlamış, saniyeler itibariyle dönemin Saadet Partisi İl Başkanı, HÜDAPAR İl Başkanı ve Yönetimindekiler, diğer parti ve yönetimlerindekiler, ETSO Başkanı Sayın İdris Alan, Sayın Rektör Prof.Dr. Kutbettin Demirdağ ve yanındakiler hikayeyi derinleştirmiş geçen her dakika ise PTT Meydanı, STK Temsilcileri ve şehir halkıyla da hınca hınç dolup taşmıştı.

İşte bugün kahramanlık destanının yazıldığı o günün yıldönümü…

Etkinlikler yapılacak, kahramanlık öyküleri okunacak, 15 Temmuz’un lanetli aktörleri tel’in edilip lanetlenecek, şehitlerimizin ruhu şad edilecek ama olanlar yine 4 yıldan beridir ihmal edilen 15 Temmuz şehitlerinin yakınlarına olacak.

Çünkü onların yürekleri bir kez daha yanacak…

Çünkü onlar vatan uğruna toprağa verdikleri çocukları üzerinden ne edebiyatların yapıldığını bir kez daha müşahede edip bir kez daha kahrolacaklar.

Çünkü onlar kriptoların dışarıda birçok garibanın içeride olduklarını hatırlayarak bir kez daha iç geçirecekler.

Çünkü onlar ibadetçilerin kodeslerde ihanetçilerin dışarıda cirit attığını hatırladıkça bir kez daha yürekleri dağlanacak.

Çünkü onlar FETÖ’nün siyasi ayağına hala dokunulmadığını görünce bir kez daha yıkılacaklar.

Bugün ağzı olan herkes konuşacak…

O geceyi kendisine dert edinip kalkışmanın başladığı saniye itibariyle aksiyon alanlar da konuşacak, kalkışma itibariyle konum belirlemek için günlerce bekledikten sonra ortaya çıkanlar da konuşacak.

Tıpkı o gece gibi…

Hatırlar mısınız bilmem; o gece caddelerde, sokaklarda dolaşan araba markaları Tofaş ve Reno serileri iken 3 gün sonrasında gayet lüks ve konforlu araçlardan geçilmez oldu sokaklar.

Yani demem o ki bugün herkes konuşacak.

Kimileri içi yandığı ve o geceyi gerçekten idrak ettiği için konuşacak, kimileri o geceki ayıplarını örtüp komplekslerini gidermek için konuşacak.

Herkes konuşacak ama 15 Temmuz’un esas konuşanı sessizlik olacak.

Başta 15 Temmuz darbe sürecinin sembol ismi Ömer Halisdemir olmak üzere; Esenler Topkule Kışlasında şehit düşen Piyade Kurmay Albay Sait Ertrük, Özel Hareket Daire Başkanlığında şehit düşen hemşerimiz Hüseyin Göral, Eyyüp Oğuz, ve Faruk Demir, İstanbul Borsa binası önünde şehit düşen Mehmet Şevket Uzun, Cumhurbaşkanımızın kaldığı Otel önünde şehit düşen Polis Memuru Nedip Cengiz Eker ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde elinde Türk Bayrağıyla şehit düşen hemşehrimiz; Mühendis Cuma Dağ’ın sessizliği…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol